Türkiye Yazarlar Sendikası “14 Şubat Dünya Öykü Günü” bildirisini bu yıl Antakyalı değerli yazar Ayla Kutlu kaleme aldı. Her yıl 14 Şubat Dünya Öykü gününde ülkemizin en değerli yazarlarından birinin kaleme aldığı bildiri bu yıl 6 Şubat depremlerinden sonra Hatay’da yaşanan büyük yıkım ve kayıplardan derin bir üzüntü duyan, acı çeken Antakyalı yazar Ayla Kutlu tarafından hazırlandı. Yazar Ayla Kutlu’nun bildiride yer alan “ Doğmak ve yaşıyor olmak tükenmeyen bir öyküdür.” İfadeleri depremzede Hatay’lıları derinden etkiledi.
TYS’nin yazar Ayla Kutlu tarafından kaleme alınan Dünya Öykü Günü bildirisi şöyle:
“İnsan, doğduğu anda aldığı ilk soluğun ardından attığı çığlıkla “yaşıyorum” mesajını iletir: Dünyanın en yalın, en kişiye özgü, çevresine umut dağıtan ilk öyküsüdür bu. Doğmak ve yaşıyor olmak tükenmeyen bir öyküdür. Zaman, doğa, toplumsal değerler, yakınlarımız, içimizde köklenen ilişkiler, inançlar, sorunlar… Dahası, duyguların bağlaşmasından gelen olumlu, olumsuz birikimler, içsel çelişkiler… Ve eklenebilecek daha pek çok şey, öykünün kaynakları olabilir. İnsanlık hallerini düşünsel ve duygusal algı sınırlarının sonuna kadar yorumlayan öykücü; yansıtma yeteneğiyle birlikte, özenli dil, farklı anlatım biçimleri, inandırıcı kurgu ile öykü sanatının emekçisi olarak kendi farklı dünyasını yaratır. Öyküyü; anlatı konularıyla, sınırları en geniş yazın türü olarak niteleyebiliriz. En oylumlu metin olarak nitelendirilen roman, teknik kurgusu yönünden öykülerden oluşan bir bileşimdir. Bu sanat, insanlığın her çağında var olan şeylerle; varsayılan kurgusallıkları kapsadığı gibi; canlı cansız, gerçeküstü, yalın gerçekleri de duygusal yönden derinleştirir. Yalnız yazarını değil, gözüne ve oradan içsel dünyasına ulaştığı okuru da sıradanlıktan çıkarır. Genellikle küçük oylumlu sayılan bu yazın türünün yaşamımızdaki yerini senede bir gün toplumsal etkinlikle onurlandırmayı, anlamlı bir değerbilirlik olarak nitelendiriyor, bu yolda harcanan emeklerin sahiplerine saygılarımı sunuyorum. Metinlerin gözümüzün önünde sıradan işaretlermiş, harflermiş, sözcüklermiş gibi sessiz ve onurlu duruşlarından; yaşam boyu yorumlanacak duygulanımlar yaratanlara, yazının içerdiği “saklı cevher”i üreten sanatçılara ve okurlara ne mutlu. Gün bizlerin… Yüreğin bir ince dalı var ki, Öyküler sürgit titretecektir. Yazarın emeği, yeni olay, algı, yorum ve anlatımla bütünleştiğinde; bilinen şeylerin başka yüzlerini keşfetmenin coşkusu, okura bir armağan olarak yansır. Dahası… Öyküde insanları tiryaki kılmak gibi bir özellik de vardır. Bu yüzden öykücüler, kuşaklar boyunca yeni anlatımları sanat dünyamıza sunarak, algımızı yüceltir, derinliğimizi artırırlar. Her yaştaki insanı etkileyen bu dal, onu daha duyarlı olmaya yönlendiren içerikleriyle; yaşamın her aşamasında okurun özlediği/ özleyeceği lezzeti sunarak; uzun- kısa, acı-tatlı, örseleyici yahut onurlandırıcı içerikleriyle… Ödüldürler. Paylaşıldıkça; bireyin, halkların, insanlığın ortak mirası olan dillerin sahipleneceği bu armağanlar kuşaktan kuşağa aktarılma onurunu kazanırlar. Söz denen yoğun cevher, kendini sürekli üretip renklendiren zihinsel güçle birleştiğinde, billur bir kaynak gibi canlı ve coşkulu yeni gönül şenlikleri oluşturur. Söz sanatının erken kanatlanmış yavrularıdır öyküler, Engin özgünlükler yaratan duygularla, Çatlayan tohumu, belleğimizin Şiirle roman arası bir yolda yürür. Bin bir kez çeşitlenir. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı ardından, 14 Şubat dünya öykü gününü var edenlerle yaşatanları kutluyorum. AYLA KUTLU”
Ayla Kutlu Kimdir?
Ayla Kutlu, 14 Ağustos 1938 günü Antakya’da dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu ve tek kızı olarak dünyaya geldi. Babası Cumhuriyet’in ilk kuşak öğretmenlerinden Selahattin Kutlu, annesi Sabriye Kutlu idi.
İlk ve orta öğrenimini İskenderun’da tamamladıktan sonra, lise öğrenimi için Gaziantep’e gitti. Liseyi bitirmesinin ardından İçişleri Bakanlığından burs alarak Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde okudu; 1960 yılında mezun oldu. Mezuniyetin ardından İçişleri Bakanlığında zorunlu hizmet nedeniyle görev yaptı. Personel eğitimi, yöntem ve organizasyon gibi çeşitli uzmanlık alanlarında çalıştı. Yazar, 1964 yılında evlendi; 1965 yılında bir oğlu dünyaya geldi.
Ayla Kutlu, yazarlığa 35 yaşında iken başladı. İlk öykü ve yazıları Özgür İnsan dergisinde “Aygen Berel” adıyla yayımlandı. İlk romanı Kaçış’ı 1977’de tamamladı. 1980’de 20 yıllık hizmet süresi dolduktan sonra kamudaki görevinden ayrılarak tamamen yazarlığa yöneldi ve ardı ardına romanlar yayımladı. Romanlarındaki karakterleri toplumsal ve tarihi gelişmelerle iç içe anlattı.
1985 yılında Bir Göçmen Kuştu O adlı romanıyla Madaralı Roman Ödülü’nü kazanan Kutlu, artık eşinden ayrılmış, yaşamını sanata endekslemişti. Bu romanında bir Osmanlı aydınının yaşam öyküsünü daha çok kadınlara yansıyan bölümüyle anlattı. Bir Göçmen Kuştu O romanının devamı niteliğindeki Emir Bey’in Kızları’nı 1999 yılında yayımladı.
1990 yılında Sen de Gitme Triyandafilis adlı yapıtıyla Sait Faik Hikâye Ödülü’nü aldı. Bu öykü Sen de Gitme adıyla sinemaya uyarlandı. 1996’da Altın Portakal ve Altın Koza film festivallerinde, yazarın bizzat kazandığı En İyi Senaryo Altın Koza Ödülü de dahil, toplam 14 ödül toplayarak büyük bir başarı kazanmıştı. Hoşçakal Umut ile Solgun Sarı Bir Gül, Kutlu’nun filmi çekilen diğer yapıtlarıdır.
Ayla Kutlu, 1990’larda çocuk kitaplarına yöneldi ve yirmiye yakın çocuk kitabı yazdı. Aynı dönemde kadın sorunlarına eğilen yapıtlar da verdi. Kadın sorunlarını açıkça ortayan koyan yapıtlarından Kadın Destanı adlı manzumesini klasik destan yapısı ve koşuk biçiminde kaleme aldı. Bu yapıt, Gılgamış Destanı’na bir gönderme idi; Kutlu, Kadın Destanı’nda kadının mitolojik çağlardaki öyküsünü bugünkü hikâyesine bağlamıştı.
1992 yılında Türkistan’da resmi bir görevde bulundu, 1995’te Kadın Kurultayında üye olarak bulundu. 1995 yılında yazdığı Mekruh Kadınlar Mezarlığı, Yunus Nadi Roman Armağanı’na değer bulundu.
Ayla Kutlu, yaşamının ilk 22 yılını Zaman da Eskir adlı yapıtında anlatmıştır. Yaşamını Ankara’da profesyonel yazar olarak sürdürmektedir.