Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Antakya’nın Tarihi ve Kültürel Dokusu İçin Uluslarası İş Birliği

6 Şubat depremi sonrasında Antakya’nın tarihi ve kültürel dokusunun korunarak yeniden inşa edilmesi amacıyla Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) ve Mukogawa Üniversitesi (MWU) arasında önemli bir işbirliği başladı. “Afetlerde Zarar Gören Kentlerin Tarihi ve Kültürel Dokusunun İhyası” başlıklı projede, Japon akademisyenler Antakya’nın yeniden inşasında tarihi dokuya uygun yapıların önemine dikkat çekiyor.

6 Şubat depremi sonrasında

6 Şubat 2023‘te yaşanan büyük felaketten sonra, Antakya‘nın tarihi ve kültürel dokusunun korunarak yeniden inşa edilmesi için önemli bir adım atıldı. Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) ve Mukogawa Üniversitesi (MWU), Antakya’nın eski görkemli yapılarının zarar görmesinin ardından, tarihi yapıları hem yeniden inşa etmeyi hem de doğal çevreyle uyumlu hale getirmeyi hedefleyen bir proje başlattılar. Proje, özellikle Asi Nehri ve Habib-i Neccar Dağı gibi yerel unsurların göz önünde bulundurulmasını vurguluyor.

“Afetlerde Zarar Gören Kentlerin Tarihi ve Kültürel Dokusunun İhyası” Projesi

Bahçeşehir Üniversitesi ve Mukogawa Üniversitesi iş birliğiyle yürütülen projede, Japon akademisyenler tarafından, Antakya’daki tarihi yapıların yeniden inşasında kullanılacak malzemeler ve yöntemler üzerine bir dizi çalışma yapılmıştır. Proje, Japonya’nın Kültür Bakanlığı’na bağlı Kültür İşleri Ajansı tarafından sağlanan hibe desteğiyle hayata geçirildi. Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Dündar’ın öncülüğünde başlatılan akademik çalışmanın amacı, depremin ardından kenti yeniden ayağa kaldırırken, kültürel mirası korumak ve eski yapılarla uyumlu yeni yapılar tasarlamaktı.

Projenin ilk bulguları, 1.5 yıl süren akademik çalışmalar sonunda açıklandı. Bahçeşehir Üniversitesi‘nin Beşiktaş Kampüsü‘nde düzenlenen seminerde, Japonya İstanbul Başkonsolosu Kenichi Kasahara ve her iki üniversitenin akademisyen ve öğrencilerinin katılımıyla yapılan sunumda, afetlere hazırlık konusunda ciddi bir uyarı yapıldı. Etkinlikte, afetlere hazırlığın bir “beka meselesi” olduğu vurgulandı.

Japon Akademisyenlerden Tarihi Yapılar İçin Önemli Tavsiyeler

Projeye katılan Japon akademisyenler, Antakya’daki inşa sürecinde tarihî yapıları sadece görsel değil, kent kimliği olarak görmek gerektiğini belirttiler. MWU Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kazuhiko Yanagisawa, tarihi kentlerin yeniden inşasında geleneksel malzemelere, özellikle kesme taş gibi dayanıklı ve estetik yapı malzemelerine öncelik verilmesi gerektiğini söyledi. Yanagisawa, ucuz maliyetli beton gibi modern malzemelerin, tarihi yapılarla uyumsuzluk yaratabileceğini belirterek, “Tarihi yapılar sadece görsellik değil, kimliktir. Bu kimlik, şehrin doğal coğrafi unsurları olan Asi Nehri ve Habib-i Neccar Dağı ile uyumlu bir yapılaşma ile korunmalıdır,” dedi.

Proje Sonuçları ve Gelecek Perspektifi

“Afetlerde Zarar Gören Kentlerin Tarihi ve Kültürel Dokusunun İhyası” başlıklı proje, Antakya‘nın geleceğini şekillendirecek önemli bir adım olarak kayıtlara geçti. Japon ve Türk akademisyenlerin işbirliği ile elde edilen bulgular, sadece Antakya‘nın değil, tüm afet bölgelerinin tarihi ve kültürel mirasını koruma yolunda bir rehber niteliği taşımaktadır. Projenin sonuçları, Hatay‘ın yeniden inşasında önemli bir referans kaynağı olacaktır.

Antakya’nın tarihi ve kültürel dokusunun korunması için gerçekleştirilen bu işbirliği, Bahçeşehir Üniversitesi ve Mukogawa Üniversitesi‘nin katkılarıyla tarihi mirası hem görsel hem de yapısal açıdan yeniden yapılandırmayı amaçlamaktadır. Bu işbirliği, afet sonrası kentleşme ve doğal coğrafi unsurlar ile uyumlu bir yapılaşma için önemli bir model oluşturuyor.