Çiçekler açtı, meyveler dallarında…
Kediler, köpekler, kuşlar… Onlar, her yerdeler! Koca kentin sokakları ise sessiz, caddelerse bomboş… İnsanların evlerine çekildiği bu zaman diliminde, başka bir zamanı yaşıyor, kadim kentin her adımında nefes alıp veren dün, bugün, yarın… Umut mu? Bekliyor, kapıların aralanacağı anın gülümseyen telaşını…
‘Evde Kal’ Türkiye’sinin milyonları bekliyor beklemesine de, çalışmak zorunda olanların Türkiye’si işe gidip gelmeyi sürdürüyor. Eldeki fotoğraflar ise, baharın sessizce geldiği Antakya’ya dair. Fotoğraflara yansıyan da buna dair, yıl boyunca bahar mevsiminde ve sadece 20 gün görülebilen, ancak faydaları saymakla bitmeyen çağla meyvesine dair.
Bu zamanları, evlerinden, pencerelerinden izleyenler mi? Evet, bugün, sizlerden gelen mesajlar sıralansın ve dışarıdaki baharı konuşalım beraberce…
Y.H. >> Çocuklarla ara ara pencere önünde oturup, açık pencereden içeriye dolan havayı içimize çekiyoruz, kuş cıvıltılarını dinliyoruz, bizsiz kalan dışarıdaki hayata dair planlarımızı paylaşıyoruz. Mesela ilk gideceğimiz sinema filmini seçiyoruz kendi aramızda. Tiyatro olursa, daha iyi olur diyor kızım. Eşim, büyük bir aile yemeği organizasyonu yapıyor. Anlayacağınız herkes, bir gün tüm bu kabusun biteceği ana dair düşlerini bekletiyor. Evet, bugünlerde pencereden baharı izliyoruz. Balkonda açan çiçeklerimizin bize verdiği ‘sabır’ fısıldayışı o yüzden çok değerli.
K.Ç. >> Antakya’nın en güzel zamanını, bahar zamanını kaçırıyoruz ya, buna çok üzülüyorum. Sabah erkenden kalkıp büyük parkta koşmanın nasıl bir şey olduğunu unuttum resmen. Hayat denen şey ne kadar değerliymiş, bunu öğrendik sanırım. Ama şunu da fark ettim! Kuş sesleri! Dışarıda yarattığımız gürültü olmadan, resmen ‘meydan bize kaldı’ dercesine şarkı söylüyorlar. Kanatlanıp, şehrin üzerinde uçabilmeyi isterdim ben de… -Tamer Yazar-