Peki, Antakya Ne İstiyor?
Ayakkabı üretiminde önemli üretim noktalarından biri olan Antakya, şu ana kadar ‘fason’ üretim başlığında Türkiye’nin her tarafına gönderdiği ayakkabıları konusunda artık yeni bir sayfa açmak zorunda! Çünkü benzer bir süreci yaşayan Antep, ‘artık markalaşmak istiyorum’ diyor!
Bir ayakkabı üretimi temel olarak 5 aşamada gerçekleşir. Bunlar; kesim, saya, montaj, taban, finisaj’dır. Ancak, üretim aşamasına geçmeden önce modelin (ıstampa) çıkartılması da gerekir. Istampa çıkartılmasında, öncelikle ayakkabı modeli çizilir ve çizilen model kâğıt ya da karton üzerinde kesilir. Kağıt/karton, patronlar dikkate alınarak, bunlara uygun kesim bıçakları hazırlanır ve üretimin ilk aşaması olan kesim işlemine geçilir. Kesimde, deri ve astarının kesimi gerçekleştirilir. “Saya” ise ayakkabının ayağı saran, yumuşak olan üst bölümüdür. Saya parçaları modele göre değişir, ki her bir saya parçası çok sayıda işlemden geçerek (tıraşlama, markalama v.s.) dikilir. Sayaların dikimi,
uygun hale getiren kişiler tarafından yapılır. Bazı ayakkabıların üzerinde dekoratif amaçlı olarak kalın ipliklerle yapılan dikişler vardır. Bu desen amaçlı dikişlere “saraç” adı verilir. Dikilen sayanın ayakkabı kalıbına tutturulması işlemi ise “montaj” aşamasında gerçekleştirilir. Bu işlem son derece önemli olup, doğrudan ayakkabının dengesini, kullanım rahatlığını, diğer bir ifade ile kalitesini etkiler. Sayaların kalıplara tutturulmasını takip eden aşama ise ayakkabı tabanının birleştirilmesidir. En son aşama mı? Tabanı birleştirilmiş olan ayakkabının temizlenmesi, ipliklerinin yakılması, boyanarak cilalanması ve benzeri işlemlerden oluşan “finisaj” aşamasıdır.
-ANTAKYA’NIN YERİ-
Eldeki üretim hikayesinin küresel tablosu mu? Dünya ayakkabı üretiminde, sırasıyla Hindistan, Brezilya, Vietnam, Endonezya, Pakistan, Bangladeş, Meksika, Tayland, İtalya ve Türkiye gibi söz sahibi ülkeler göze çarparken, Antakya ayakkabısı, ülke coğrafyasının önemli üretim başlıkları arasında yerini alır. Ciddi bir üretim hacmine ve bandına sahip olsa da, üretimini fason çerçevede yapar. Henüz bir marka yaratamamıştır. Çalışma şartlarını ise istenen standarda ve boyuta getirememiştir. Bu durum, onun başka şehirlerle olan rekabetini de etkiler, ki Gaziantep’ten gelen son haber de buna dair!
-FASONDAN MARKAYA-
Geçtiğimiz yıllarda, babadan kalma geleneksel yöntemleri fabrikasyon üretime geçerek geliştiren Gaziantepli ayakkabıcılar, şimdilerde ise fason üretimdeki başarılarını kendi markalarını oluşturarak taçlandırmanın hesabını yapıyor. Bu durum Antakya Ayakkabısı alanında çalışan binlere ve o binleri temsil eden kurumsal kimliklere örnek olur mu bilinmez ama, Türkiye İhracatçılar Meclisi ile koordineli hareket eden Gaziantep Ayakkabıcılar Odası, hedef pazarların belirlenmesinin ardından Gaziantep markasıyla kendi markalarını oluşturmanın hesabını yapıyor.
Antakya’daki üreticiler gibi, büyük çoğunluğu Türkiye’deki firmalara üretim yapan Antep örneği için konuşan Gaziantep Ayakkabıcılar Odası Başkanı Mehmet Emin İnce’nin söyledikleri oldukça net:
“Gaziantep olarak, şu anda iç piyasadaki markalara Türkiye’nin en güzel ayakkabılarını yapıp satıyoruz. Ama Gaziantep olarak bir markamız yok. Bunun için de Türkiye İhracatçılar Birliği ile görüşüp yol haritamızı belirledik. Bu kapsamda yurt dışındaki ticaret merkezinde bir kaç tane hedef ülke belirliyoruz. Bunun ardından da ofis açıp ve Gaziantep markası adıyla dünya markası oluşturmak için gayret edeceğiz.”
Buradan soralım mı? Antakya için de böylesi bir yol haritası var mı? Olası bir markalaşma çabası ya da! -Tamer Yazar-