Rus yazını olağanüstüdür. Anlatım, acının dillendirilişi, sonu gelmez step, kış, insanlar, acımak, sevgi, tartışılan değerler… Dünya yazını Rus klasikleriyle var olur, demek çok yanlış olmaz. Tolstoy, Dostoyevski, Çehov, Puşkin, Şçetrin, Gogol, Turgenev, Gorki, Çernişevski, Şolohov, Lermantov, Bulgakov, Pasternak… Batı yazınını, kuşkusuz Türk yazınını da çok etkilemiştir.
Çehov, öyküleri ve oyunlarıyla kısacık ömründe adeta bir okul olmuştur. Şaşırtıcı nitelik ve nicelikte bir yaratım ustalığı. Hekimlik mesleği, öykülerine hekimliğin yansımasını sağladı. Yüzlerce öyküsünde karşılık bulamayan sevda, boşlukta yüzen mülksüz kalmış asiller, toprak sahipleri, rüşvet almaya alışkın memurlar, yoksulluk, hizmetçiler, uşaklar, güzellik, hayvanlar-özellikle atlar-, biricik insanlık acıları…vardır. Ve daha ne duyarlıklar. Kesin iyiler, kesin kötüler olamaz, yoktur. İçki düşkünü babalar, kocalar, onur yoksulu asalaklar…
Bir anda öyle bir bölüm karşılar ki sizi, hayranlıktan şaşırır kalırsınız. Ta o tarihte çevre duyarlığının dillendirilişini okuruz. Şu izlek nasıl çarpmaz okuru: Yüzlerce yıl sonra bizi, acılarımızı, sevgilerimizi anımsayan, bilen olmayacak. Ama varsın öyle olsun. Biz yine de çalışalım…
Evet çalışmak. Emekle yaşamanın değeri sıklıkla vurgulanır Çehov’un sanatında. Çalışalım… O zamana dek birileri hep birileri için çalışmış. Dönüşüyor toplum. Kırılmaz anı…
Çehov’un oyunları geçen zamana karşın değerini hiç yitirmedi. Vanya Dayı, Üç Kızkardeş, Vişne Bahçesi, Ayı, Martı, Bir Evlenme Teklifi… Oyunlarının genelinde hızlı bir sahne akışı bulunmakla birlikte zaman, olay örgüsü dingindir. Kişilikler bir ortak uzamda bir araya gelmişlerdir. Birbirini pek anlayamazlar. Sevdaları karşılık bulmaz. Kösnül duygular baskın değildir. Çıkarcıların yaşamı yok edişleri balta seslerinde duyulur! Anıların vişne bahçesini kesmektedirler; sayfiye yapacaklardır… Zaman hem etkin hem belirsizdir. Çehov zamanı.
Çehov’un silahı ilkesi hiç de dayanaksız değildir. Öyküde duvarda bir tüfek asılıysa mutlaka patlamalıdır! Bu ilkeye uyan insan gereksiz söz yığınları altında yazmaz. Gereksiz, işlevsiz her öğe atılmalıdır. Ya da öyküye sokulmamalıdır.
Trenler, istasyonlar, insanlar, insanlar…
YORUMLAR