Aslen Hatay/İskenderun doğumlu olan, BioNTech CEO’su Prof. Uğur Şahin ve eşi Özlem çifti, milyarder olmalarına rağmen Almanya’da mütevazi bir evde yaşıyor. Arabaları yok. İşe bisikletle gelip gidiyorlar. Uğur Şahin ve Özlem Türeci, insanlık için çok önemli olan ‘aşı’ deneylerinin başarı haberini 8 Kasım Pazar günü aldıklarında, kutlamayı, evde “Türk Çayı” demleyerek yaptı.
Tüm dünya, koronavirüs aşısı müjdesini ilk veren, Türk kökenli Alman araştırmacı Uğur Şahin ve Özlem Türeci çiftini konuşuyor. Çiftle ilgili en farklı yorum ise Fransız haber kanalından geldi. LCI haber kanalı, Amerikan ortakları Pfizer şirketiyle koronavirüs aşısı geliştiren BioNTech firmasının sahibi Türk çifti, bilim tarihinin efsane çifti radyoaktiviteyi bulan Nobel ödüllü Fransız çift Pierre ve Marie Curie’ye benzetti.
Fransa’nın en çok izlenen haber programının sunucusu David Pujadas ve ekibi, Şahin ve Türeci hakkında hazırladıkları biyografi haberine, “Pierre ve Marie Currie çiftini hatırlatıyorlar. Türk göçmenlerin çocukları, start-up kurucuları ve immünoterapi uzmanları” diye başladı.
-AŞI HİKAYESİ-
Şahin-Türeci çiftinin aşıyı herkesten önce nasıl bulduğunun hikayesi ise örnek bir tutku hikayesi… Aslen Hatay/İskenderun doğumlu olan, BioNTech CEO’su Prof. Uğur Şahin, geçtiğimiz Ocak ayında koronavirüs Çin’de ilk görülmeye başladığında, Cuma günü The Lancet bilim dergisinde “Çin’deki esrarlı koronavirüs” hakkında bir makale okuyor. Şahin, bir Alman televizyonuna, bu anı, “O zaman anladım ki, bu, geçici bir virüs değil ve dünya genelinde bir pandemiye dönüşecek” diyor. Hemen Pazartesi günü ekibini toplayarak, “Işık hızı” projesini başlatıyor. Herkes tatillerini ve diğer işlerini iptal ederek, geceli gündüzlü, aşı için hummalı bir çalışmaya giriyor.
BioNTech bünyesinde 500 kişilik ekip aşı için kolları sıvıyor, ama asıl 40 kişilik dar bir ekip, hafta sonları da dahil hiç ara vermeden 7 gün 24 saat aşı için çalışmaya başlıyor. BioNTech, 20 farklı aşıyı deniyor. Mart ayında, daha dünya “virüs bulaşıcı mı, evlere kapanmalı mı?” sorusunun yanıtını ararken, BioNTech, 20 aşı içinden BNT162B2’yi, yani bugünkü Kovid’e karşı ilk etkili aşıyı buluyor.
-KUTLAMA-
Şahin-Türeci çifti, aşının üretimini de şansa bırakmıyor. Daha Şubat ayında, Pfizer ile üretim için anlaşıyorlar. Sonunda, BioNTech ve Pfizer, geçtiğimiz Pazartesi günü aşının Kovid ile mücadelede yüzde 90 başarılı olduğunu açıklıyor.
LCI televizyonu, Türk çiftin bu inanılmaz başarı hikayesini, “Şimdi artık onlar milyarder. Ama son derece alçakgönüllü kalmaya devam ediyorlar. Henüz bu başarıları konusunda bir açıklama yapmadılar. Ama Pfizer’ın Yunan kökenli patronu Albert Bourla’ya, başarılarını, her iki ülkenin geleneksel içkisi, anasondan yapılan rakı ile kutlama konusunda söz verdiler” cümlesiyle bitiriyor.
LCI kanalının, Nobel ödüllü Pierre ve Marie Curie çiftine benzettiği Uğur Şahin-Özlem Türeci çifti bu yolculuklarını başarıyla tamamlarsa, Nobel ödülünü almalarına kesin gözüyle bakılıyor.
-DÜNYA MEDYASI-
Şu ana kadar 1 milyon 200 binden fazla kişinin ölümüne neden olan Kovid-19’a karşı geliştirilen aşının arkasındaki Uğur Şahin ve Özlem Türeci, dünya medyasının da ilk sayfalarında. Avrupa medyası, çifti, ‘umut’ başlığında ilk sayfalarına taşırken, süreç içinde değer kazanan şirketlerinin borsa değerine eklenen milyarlarca Euro’nun altı da özenle çiziliyor.
-ORTAK KADER-
İki şirketi bir araya getiren hikaye mi? BioNTech ve Pfizer, 2018’den beri grip aşısı üzerinde zaten birlikte çalışıyorlardı ve Mart’ta, koronavirüs aşısı üzerinde işbirliği yapmayı kabul ettiler. O zamandan beri, Uğur Şahin ile Pfizer’in Yunan tepe yöneticisi Albert Bourla arasında bir dostluk doğdu. İkili, New York Times’a verdikleri son röportajlarında, bilim insanı ve göçmen olmalarından dolayı aralarında sıkı bir bağ oluştuğunu söylüyor.
Dr. Şahin, “Anladık ki, o Yunanistan’dan ve ben Türkiye’den geliyoruz” derken, başından beri durumun “çok kişisel” olduğunun altını çiziyor.
-ÇOK ÖZEL-
New York Times’a geçen ay röportaj veren Pfizer’ın tepe yöneticisi Burla, Uğur’u, “Çok, çok özel bir şahıs” olarak tanımlıyor. Ticaret, onu ilgilendirmiyor, hiç de sevmiyor. Yoğunlaştığı tek şey bilim” diyor Burla, Dr. Uğur için. “O, prensipleri olan bir bilim insanı. Ona güvenim tam” diye de ekliyor.
-AİLE ŞİRKETİ-
‘Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır ‘sözü, BioNTech ile tekrar teyit ediliyor. Bu başarının arkasındaki diğer bir isim de, BioNTech’in diğer kurucusu Özlem Türeci. 53 yaşındaki Türeci, Almanya’da, Türkiye’den göçmüş bir fizikçi babanın kızı. Uğur Şahin kadar “işkolik” olan Türeci, evlendikleri gün, merasimin hemen ardından soluğu eşiyle birlikte laboratuarda almış.
Türeci-Şahin çiftinin kurduğu BioNTech, Kovid-19 sayesinde yükseliş yakalayan bir firma değil. Berlin dahil birçok Alman şehri, Cambridge ve Mass’ta ofisi bulunan şirkette, şu anda bin 800 araştırmacı çalışıyor.
-TÜRÜNÜN İLKİ-
Pfizer’ın aşısı, bağışıklık sistemini koronavirüsle mücadeleye hazırlamada yeni bir yaklaşım ve teknolojiden yararlanıyor. Diğer aşıların çoğu, virüsün zayıflatılmış ya da ölü halinin tamamını ya da bir kısmını insan bedenine zerk ediyor. Bu aşılama sayesinde, bağışıklık sistemi, gerçek virüsü hedef alıyor. Pfizer’ın aşısı ise koronavirüsün bir parçasının genetik verilerini taşıyor. Aşı, kişinin koluna enjekte edildiğinde kas hücreleri, virüsü imal etmeye başlıyor.
-HATAY’IN HİKAYESİ-
Aslen Hatay/İskenderun doğumlu olan, BioNTech CEO’su Prof. Uğur Şahin’in Hatay’dan Almanya’ya uzanan ‘başarı’ ve ‘göçmen’ hikayesinde duranlar ise, hem Ankara hem de Hatay bağlamında böylesi bir gelişmenin neden yeterince heyecan yaratmadığını sorguluyor.
Bu konudaki düşüncelerini Antakya Gazetesi ile paylaşan okurlarımızın tespiti ve değerlendirmesi şöyle:
G.V. >> Ankara’yı bir kenara koydum ama… Hatay’daki yöneticilerin sessizliği de bir garip. Burada en ufak bir açılışta bile konfeti patlatanlar, Hataylı bir bilim adamının liderliğinde ilerleyen bir aşı çalışmasının küresel umut hikayesini es geçiyor. Şu ana kadar tek bir destek açıklaması okumadım. Yokmuş gibi davranınca, ne oluyor peki?
O.B. >> Sağlık Bakanı her gün ölenleri açıklıyor, yoğun bakımdakilerin rakamlarını veriyor, uyarıyor, ‘ölüyoruz’ diyor. Diğer tarafta ise, bizden, Hatay’dan, Türkiye’den biri ‘mucize’ yaratıyor. Şu ana kadar Almanya’dan İngiltere’ye, herkes ‘aşıdan şu kadar alacağız’ diye konuşurken, bizden tek bir kişi bile ayağa kalkıp da ‘biz de…’ demiyor! Ben anlamadım. Hem de hiç!
P.N. >> Almanya’daki bir Türk’ün, Hatay’dan giden göçmen bir ailenin başarısını izlerken, gözlerim doluyor. Ama bizdekilerin, bu önemli insanı ve başarısını sahipsiz bırakan hallerini izledikçe de üzülüyorum. İskenderun doğumluymuş… Belediyesinden sivil toplum örgütlerine, iş adamlarına, siyasilerine… Oradakiler konuşsun bari! Bu kenti yönetenler konuşsun! Sahip çıkalım; hem Şahin’e, hem başarısına, hem birbirimize!
T.M. >> Geçen, dündü sanırım, bir şey okudum… Dışişleri Bakanlığı, Meksika’da meydana gelen sel felaketi için, orada hayatını kaybedenlerin yakınlarına taziyelerini iletmiş. Bu da olsun tabi ama… Meksika’ya kadar ulaşan ilgimizin, Almanya’daki bir Hataylı için ilgisizliğe dönüşmesini anlamak mümkün değil. Tamer Yazar