Antakya Felsefe Akademisi
Antakya’nın tanınan kanaat önderlerinden, bir dönem Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanlığı görevinde bulunan Arkeolog Jozef Naseh, Antakya’ya “Felsefe Akademisi” kazandırma adına ilk adımı attı. Naseh, bu girişime katılmak isteyenler için kapıların açık olduğunu bildirdi.
Jozef Naseh’in “Antakya Felsefe Akademisi” oluşumu ile ilgili kendi sosyal medya hesabındaki görüşleri şöyle:
“Akademimizin müdürü yok! Mütevellisi yok! Çalışanı yok! Öğretmeni ve Öğretim Görevlisi yok! Kayıt parası yok! Devam zorunluluğu yok! Var oluş ve yok oluş! Kayalar toprağa dönüşüyor! İlkbahar, yaz, sonbahar, kış… Doğa değişiyor! Su, hava, toprak ve ateş sürekli dönüşüme uğruyor! Sonsuzluk içinde değişmeyen tek şey, ışığın doğudan yükseldiğidir.
Bir zamanlar, bünyesinde bilimi, sanatı, kültürü ve insanlaşma erdemi ile birlikte felsefe okullarıyla yoğuran Antakya’ya boşuna ‘DOĞUNUN KRALİÇESİ’ denmemiştir.
‘DOĞUNUN KRALI’ deselerdi; yalnızca kaba güçten, görkemden ve teklikten söz edileceklerdi. Oysa Antakya’yı tanımlayanlar, hep ‘doğunun kraliçesi’ kimliğini kullanmışlardır. Çünkü kraliçelik; Üretkenliği, bereketi, bilimin saklandığı yeri, hikmeti, üremeyi, merhameti ve yaşamın döngüsünü simgeler. Bunun için insanlaşma sürecimize yön veren birçok uygarlık doğunun kraliçesi ile ilişkiye girmiş ve onun sütünü emzirmiştir.
Emzirdikleri süt, kraliçemizin ak sütü kadar onlara helal olsun!
Ama kraliçemizin dizi dibinde yaşayan bizler; ondan emzirmeyi neden kesip analık duygusundan yoksun kaldık? İçimizdeki egemen gücün duyguları mı kabardı? Tekliği ve yalnızlığı seçip kral mı olmak istedik? Bir çok kralın olduğu bir yerde sanattan, felsefeden, bilimden, paylaşımdan ve toplumsal uzlaşıdan söz edilebilir mi? Tabi edilemez!
Onun için, doğunun kraliçesini yeniden uyandırıp, ondan emzirmeye karar verdik! Yolu kim mi gösterdi? Ortak egemen akıl! Her şey, Sayın Yazarlar Sendikası Başkanı Mehmet Karasu Hocam ve Tarsus’ta yayın yapan Aratos Felsefe, Sanat, Tarih ve Kültür Dergisi’nin yayıncısı Sayın Uğur Pişmanlık’ın organize ettiği, Ankara Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Erdem Hoca’nın ‘ANA DOLUDA FELSEFENİN İZLERİ’ konulu sunusuyla başladı. Sunuyu sorduk, sorguladık, yeni bilgiler edindik. Baktık ki Antakya ve Anadolu felsefe açısından derya deniz… O halde ‘bundan niye yararlanmayalım’ sorusu ortaya atıldı. Bizler de bu sorunun yanıtını bulmak için ‘ANTAKYA FELSEFE AKADEMİSİ’ni kurmaya karar verdik!
Akademimizin müdürü yok! Mütevellisi yok! Çalışanı yok! Öğretmeni ve Öğretim Görevlisi yok! Kayıt parası yok! Devam zorunluluğu yok! Kahve, çay ve ikramlar imece usulü… Şimdilik, kovulana kadar, Hatay Tabipler Odası konferans salonunu kullanıyoruz. Daha ne olsun? Böyle bir akademiye kim kayıt yapmak istemez! İlk öğrenciler olarak sizleri de bekliyoruz.” -Cemil Yıldız-