Solğun, kamu çalışanlarının kayıplarının telafi edilmesinin önemine değindi
Türk eğitim-Sen Hatay 1 Nolu Şube Başkanı Ömer Solğun, ekonomik olarak zor bir dönemden geçtiğimizi söyledi, iki yıldır içinde bulunduğumuz salgın döneminin bu zorlukları daha da artırdıklarını ifade etti.
TÜİK rakamlarına göre; yıllık enflasyonun 21,35, değerleme oranının 36.2 olduğunu belirten Solğun, kamu çalışanlarına verilen zammın ise yüzde 5+7 olduğunu ifade etti. Toplu sözleşme sistemine geçildiği 2012 yılından beri hedeflenen enflasyon rakamına hiçbir yılsonunda ulaşılamadığının görüldüğünü söyleyen Solğun, “Buna karşın memur ve emekli maaşlarına yapılacak artışlarda hep hedeflenen enflasyon temel alınmıştır. Bu yıl da aynısı oldu. Memurun aldığı zam kuş oldu. Bu toplu sözleşmede imza atılmadan önce yetkili konfederasyona bas bas bağırdık, direttik. Yüzde 6,7,8’lik zam oranlarına imza atmayın dedik. Gelinen süreçte, enflasyon rakamlarına bakıldığında ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı. Kamu çalışanlarını mutlu edecek olan refah payının verilmesi olacaktı. Maalesef Hükümet bu konuda da imtina etti. Ama artık bıçak sırta dayandı. Enflasyon yüzde 20’leri aştı. Kamu çalışanlarının kayıplarının telafi edilmesi, insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürebilmesi için memur ve memur emeklilerine bin lira ek zam zaruridir” dedi.
4/B sınıfı kadroya alınmalı …
3600 ek gösterge oranlarının tüm kamu çalışanlarını kapsayacak şekilde hazırlanması gerektiğini anlatan Solğun, “Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 2018 yılında dört meslek grubunun ek gösterge oranlarının 3600’e çıkarılacağı vaadiyle siyasetin gündemine girmiş olan düzenleme, ek göstergeden yararlanamayan YHS personelini de kapsama dahil ederek, bütün kamu çalışanlarının ek gösterge oranlarını da artıracak şekilde hayata geçirilmelidir. Bu yönde Türkiye ‘Kamu-Sen olarak hazırladığımız kanun tasarısı Mecliste bekliyor. 2022 yılı sonu beklenmeden tasarının bir an önce yasalaşması hususunda bütün siyasi partilerin sorumluluk almasını bekliyoruz” dedi.
Solğun, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü: “20. Milli Eğitim Şurası’nda sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Sözleşmeli kadrolu ayrımı kalkacak açıklaması olumlu bir adımdır. Ancak asıl olması gereken 4/B sınıfında çalışanların kadroya alınmasıdır.
Öğretmenlik meslek kanunu gündeme alınmalı …
Öte yandan bilindiği gibi 10 yıl öğretmenlik yapan ‘Uzman öğretmen’, 20 yıl öğretmenlik yapanlara ise ‘Başöğretmen’ unvanı verilmesi Türk Eğitim-Sen’in önerisi idi. Ama bu uygulamanın sınavla yapılmasını doğru bulmuyoruz. Öğretmenlik Meslek Kanunu TBMM gündemine geldiğinde bu hususta yeniden düzenlemeye gidilmesi gerektiğini düşüyoruz. Ayrıca, 657 sayılı DMK’dan kaynaklı hakların baki kalması ile öğretmenlerin her türlü istihdam, özlük, ödeme, disiplin, terfi, atama iş ve işlemleri bu kanunla yapılmalıdır. Zorunlu hizmet bölgelerinde çalışan öğretmenlerin bu bölgelerde kalmalarını sağlamak amacıyla bölgesine göre bir brüt asgari ücret ile iki brüt asgari ücret olarak düzenlenmelidir. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddete karşı yasalarda önleyici tedbirler olmalıdır. Başarı, üstün başarı belgeleri objektif kriterler göre belirlenmelidir. Türk Eğitim-Sen olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bütçe görüşmelerinin hemen ardından TBMM Genel Kurul gündemine alınmasını istiyoruz. Tüm gelişmelerin yakından takipçisi olacağız.”
Mehmet ÖZGÜN