Özel sektörde çalışan eğitim emekçileri seslerini yükseltti:
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Hatay Temsilcisi İsmail Bozoğlan, yaptığı basın toplantısında, taleplerini sıraladı ve “Artık Yeter” dedi.
Asgari ücret ya da asgari ücretin altında maaşlara çalıştırıldıklarını hatırlatan Bozoğlan, özel öğretim kurumlarında patronların kâr hırsı sebebiyle yıllardır düşük olan öğretmen maaşlarının, yükselen enflasyon karşısında tamamen eridiğini bildirdi. Bozoğlan, binlerce öğretmenin asgari ücretin altında maaşlarla yasa dışı şekilde çalıştırılırken yüz binlerce öğretmenin maaşının asgari ücret düzeyinde kaldığını bildirdi.
Her yıl sözleşme gerginliği yaşamak istemiyoruz …
Taban maaş haklarını geri alacaklarını söyleyen Bozoğlan, açıklamasında şunlara yer verdi: “5580 sayılı Kanunun 9. madde 2. fıkrasında geçen ve 2014’te kaldırılan “Özel öğretim kurumlarında yöneticilik ve öğretim hizmeti yapanlara kıdemlerine göre dengi resmi okullarda ödenen aylık ve sosyal yardım kapsamındaki ek ödeme tutarından az ücret verilemez.” hükmünü yasaya yeniden getirtecek ve bu anayasal ve en meşru hakkımızı mutlaka geri alacağız! Ülkenin herhangi bir eğitimcisinin asgari ücret altında ya da düzeyinde maaş alması kabul edilemez. Kaldı ki asgari ücret altında maaş vermek, anayasal suçtur. Bu nedenle liyakatli denetimciler (müfettişler) eliyle nitelikli denetimler yapılarak öğretmen maaşlarının patronların insafsızlığından kurtarılması MEB’in asli görevidir. Belirli Süreli Sözleşme Emek Hırsızlığıdır, Belirli Süreli Sözleşmeyi Kabul Etmiyoruz! Güvencesizliğin önünü açan, kıdem tazminatı hakkımızı elimizden alan sözleşme biçimiyle çalışmayı reddediyoruz! Yarınımızdan kuşku duyarak her yıl sözleşme telaşı ve gerginliği ile çalışmak istemiyoruz.
Yabancılaşmanın, tükenmenin temeli …
Özel öğretim kurumlarında çalışan emekçilerin ‘sözde’ 10 aylık sözleşmelerle çalıştırılması kanuna aykırıdır. “Sözde” 10 aylık sözleşmeler, büyük bir hak gaspı örneği ve düzenbazlıktır. Bu düzenbazlık, öğretmene dönem başında önceden istifa imzalatılarak ya da öğretmene yıl boyu mobbing uygulanıp haziran ayında öğretmenin işten ayrılmasına zorlanarak yapılmaktadır. Özel Öğretim Kurumları Kanunu madde 9 ‘Kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi, en az bir takvim yılı süreli olmak üzere yönetmelikle belirtilen esaslara göre yazılı olarak yapılır.’ hükmünü barındırmaktadır. Patronlar, 2 ay maaş ve sigorta primi ödemeyip sermayelerini katlarken biz eğitim emekçileri ise iki ay işsizlikle boğuşup dönem boyu biriken yorgunluğumuz üstüne bir de geçim kaygısı ve stresine mahkûm ediliyoruz. Hiçbir öğretmen 10 aylık sözleşmeyle çalıştırılamaz! Uzun Mesailer ve Çalınan İzin Günleri Kaderimiz Değil! Haftada 50-60 saat derse girmek, resmi tatil günlerinde çalışmak yıllar içinde normalleştirilmiştir. İnsani olmaktan uzak mesai koşullarında çalışmak, öğretmenler için mesleğe yabancılaşmanın ve tükenmenin temelidir.
Güvencesizliği Durduracağız …
Az sayıda öğretmenle çok öğrenciye eğitim vermeyi hedefleyen kurumlar, denetimsizliği fırsat bilerek öğretmenlere yoğun ders programlarını ve iş yeriyle sınırlı kalmayan çalışma sürelerini dayatmaktadır. Güvencesizliği Durduracağız! Patronlar, on yıllardır emeğimiz üzerinden zengin olurken biz özel sektördeki eğitim emekçileri yoksulluğa ve güvencesizliğe mahkûm edildik. Bakanlığın yüz binlerce öğretmeni görmezden gelen tavrı, bu sömürü düzeninin palazlanmasındaki temel sebeptir. Haklarımız için, yok sayılan emeğimize sahip çıkmak için Sendikamızın çağrısıyla 30 Ağustos’ta Ankara’da gerçekleştireceğimiz ‘Ankara Buluşması’na tüm öğretmenleri ve dostları bekliyoruz. Bu kölelik koşullarını birlikte değiştireceğiz!
Mehmet ÖZGÜN