Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Asi’de Su Zamanı!

Peki ya ‘nehir yatağı’ Asi Nehri’ne temiz su deşarj edecek

Peki ya ‘nehir yatağı’

Asi Nehri’ne temiz su deşarj edecek olan Küçükdalyan-Narlıca MBR (Membran Biyoreaktör) Teknolojili Atıksu Arıtma Tesisi ile nehrin kirli akan sularını temiz hale getirecek teknolojiyi sağladık belki ama… Kent merkezinden geçen nehrin yatağında tam bir çalışma yapmadan bırakılacak temiz su ‘ne kadar temiz’ kalacak?

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin, Avrupa Yatırım Bankası’ndan temin ettiği kredi ve öz kaynaklarını birleştirerek oluşturduğu bütçe ile Porsuk Nehri’nin kent geçişini oluşturan 10 km’lik bölümünde gerçekleştirdiği örnek ıslah çalışması bugün birçok belediye için örnek gösterilmeye devam ediliyor, ki bu noktada gündeme gelen Asi Nehri, bu ‘karşılaştırmanın’ en net yaşandığı örneklerin başında geliyor.
-TARTIŞMALI!-
Bilindiği gibi, uzun yıllar koku, sinek, kir ve atıklar nedeniyle kentsel yaşam kalitesini düşüren nehrin durumu için ‘elini taşın altına koymayan’ ve bunun için karşılıklı birbirini ‘suçlamayı’ tercih eden belediyeler, en sonunda tartışmayı bir kenara bıraktı ve bugün gelinen noktaya ulaşıldı. Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından projelendirilen Küçükdalyan-Narlıca MBR (Membran Biyoreaktör) Teknolojili Atıksu Arıtma Tesisi ile hem Asi Nehri’nin kirli akan sularını temiz hale getirecek teknoloji sağlandı, hem de koku ve sineğe ‘dur’ diyecek bir alt yapı sistemi yaratıldı.
Ancak tüm bu yapılanları izleyenler, ‘yeterli mi?’ sorusunu sorarken, Eskişehir örneği vermeyi sürdürüyor. Zira Eskişehir Kentsel Gelişim Projesi kapsamında gündeme alınan ve hayata geçirilen Porsuk Nehri Islahı, salt nehir suları ve görsellik üzerine yoğunlaşmamış; hem taşkın güvenliği, hem köprülerin ve nehir civarı yapıların deprem güvenliğini arttırma, hem nehir içi ulaşım ve hem de peyzaj ihtiyaçlarının karşılanması
amaçlarını ‘proje potasında’ bir araya getirmişti.
Bugün Antakya’da yaşayanların isteği, Porsuk örneği ile aynı! Çünkü Porsuk’un dünü ile Asi’nin dünü benzer hikâyeler paylaşmaları ile dikkat çekiyor. 70’li yılların başına kadar Eskişehir halkının balık tutabildiği ve yüzebildiği Porsuk Çayı’nın bugün geldiği hal o yüzden fazlasıyla önemseniyor. Antakya özelinde bu örneğin sıkça tekrarlanması da, dün-bugün karşılaştırmasındaki bu ciddi benzerlikler!
-NE DEĞİŞTİ?-
Eskişehir Porsuk Nehri Islah Projesi kapsamında Porsuk Çayı’nın temizlenmesine ve afet riskinin azaltılmasına yönelik büyük ölçekli düzenlemeler yapılmış, bu düzenlemelere ek olarak, Dünya’nın içinden akarsu geçen büyük şehirlerinde olduğu gibi, Eskişehir’in de Porsuk Çayı’ndan kent içi ulaşımı kolaylaştırmak adına faydalanması gerektiğine karar verilmiştir. Verilen kararlar paralelinde, nehir ve çay sularında kullanılacak botlar ile Venedik tipi turistik gondolların üretilmiştir. Sonuç olarak Türkiye’de ilk defa turistik amaçlı akarsu yolcu taşımacılığı Porsuk üzerinde başlamıştır. Çalışmalarının tamamlanmasından sonra, Büyükşehir Belediyesi tersanesinde yapılan botlar suya indirilmiştir. Başlangıçta sadece gezi amaçlı turlar için kullanılan botlar, 2009 Temmuz’undan itibaren şehir merkezi ile Kentpark arasında seferlere başlamıştır. Bütün bu gelişmelere ek olarak, şehrin Porsuk’la olan ilişkisini güçlendirmek amacıyla, Porsuk üzerinde kano ve dragon müsabakaları düzenlenmektedir. Her yıl tekrarlanarak geleneksel hale getirilen bu müsabakalar, Porsuk’un yeni fonksiyonlar kazanmasını sağlamıştır.
Peki, bizdeki final de bu mu, yoksa tasarlanan ya da projelendirilen detaylar farklı mı?
-NEHRİN TABANI!-
Bugün en fazla merak edilen kısım, nehre temiz su verme çalışmalarına başlaması beklenen yerel idarenin, nehrin Antakya merkezi ile buluştuğu kısımda yaşanan ciddi ‘taban’ kirliliği için ne yapacağı! Her ne kadar, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, bundan sonra Asi Nehri’ne bakanların hayıflanarak Porsuk Çayı’nı örnek gösteremeyeceklerini söylese de, bizler aynı örnekle ilerleyelim mi? Çünkü benzer bir süreçten geçen ve adeta bir mucize yaratan Eskişehir’de Porsuk Nehri yatağının temizliği ‘öncelikli’ çalışmalardan biri olmuş, zeminde yosunlaşmayı önlemek için iki yol izlenmişti.
Dönemin Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mimar Doç. Dr. Erkan Uçkan, o dönem yapılanı 2 madde ile özetlemişti:
-Zemin doğal malzeme ile sıkıştırılarak stabilize edilecek ve kesinlikle zemine beton dökülmeyecek.
-Böylece hem yosunlaşmanın önüne geçilecek, hem de iş makinelerinin zaman zaman Porsuk Çayı içine girerek çalışma yapabilmelerine imkân verilecek.
Peki, ciddi bir taban kirliliği yaşayan Asi Nehri için Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin nasıl bir çözüm yolu izleyeceği ve bu konuda ne yapacağı net mi?
-VATANDAŞ BEKLENTİSİ-
Geçmişteki AGİT raporlarına göre, yaklaşık 25 yıldır zararlı bakterilerin dışında hiçbir canlının yaşamadığı bir akarsuyu, Avrupa’daki ‘yaşayan’ nehir örneklerinden biri haline getiren Eskişehir örneğinden bugün de çok sıyrılamadık, ama vatandaşın beklentisi de çözüm önerisi de oldukça net! Bir okurumuzun bize ilettiği mesajında geçen cümleler de buna dair…
“Temiz yatakta uyumak ne hoş… Temiz uyumak, temiz uyanmak, doğan güneşi güzel bir kokuyla karşılamak… Bir kaç gün öncesine kadar güzel kokular alamadığımız Antakya’da oksijenin varlığını fark ettik. Bitmeyen Asi projesinin sonuna gelindi ve yaklaşık 52 milyon TL harcanan dev proje ile bu memlekette sonunda rahat bir nefes alabildik. Emeği geçen herkesin eline sağlık… Ama! Yine bir şeyleri yarım bırakmadık mı sizce de? Bizi rahatsız eden Asi’nin sadece kokusu muydu? Ya görüntüsünden Hatay halkı olarak memnun muyduk? 52 Milyon TL harcanan bu dev bütçe ile daha güzel şeyler yapılamaz mıydı?
Belki bu yazıyı okuyan yetkililer, ‘bu projenin tamamlanmadığını ve daha arıtılan suyun çok az bir kısmının nehir yatağına döküldüğünü, nehrin kenarına ışıklandırmalar, peyzaj çalışmaları gibi estetik bir görünümün henüz verilmediğini düşünerek…’ biraz bekleyin diyecekler! Yok, düşünmeyin! Lütfen düşünmeyin!
Kirli yatakta uyutmayın. Kirli bardakta su içirtmeyin ve her ne olursa olsun, temeli olmayan binanın üstünü çıkartmayın. Ne mi diyorum? Asi diyorum… Asi’ce diyorum. Asi Nehri’nin yatağını çamur deryası içinde bırakıp, bu yatağın temiz suyla dolmasını beklemeyin diyorum. Yüzyıllarca asi’ye akan kanalizasyon suyunun kalıntılarını örtmeden Asi’den medet ummayın diyorum. Nehir yatağını temizlemeden, düzeltmeden, o arıtılan suyu boşa akıtmayın diyorum. Peki, siz ne diyorsunuz? Temiz yatakta uyumak hoş olmaz mıydı? Bilemeyiz… Göreceğiz!” -Tamer Yazar-