Kara kara düşündürüyor…
“Mezun olunca atama yapılmayacak ve diploma bir anlam ifade etmeyecekse, fakültelere niye gidilir ki?” diyen, Doç. Dr. Necmettin Çalışkan: “Hayatını kurgulamak ve geleceğini planlamak isteyen başarılı ve zeki gençlerimizi, ‘atanamama korkusu ve gelecekteki hayatın kötü sürprizlerle dolu olduğu fikri’ kara kara düşündürüyor.”
5 Ağustos saat 23.59’a kadar yapılabilecek üniversite tercihlerinde gençleri bekleyen zorlu sürece işaret eden, Saadet Partisi Genel İdare Kurulu üyesi, Partinin Hatay’daki önemli ismi Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, gelecek kaygısı ve iş güvencesizliği noktasında sıkışan gençlere tavsiyelerde bulundu.
Bu konuda dikkati çeken bir tanımlama yapan Çalışkan, “Uzun yıllar, alnının damarı çatlarcasına çalışan, yarış atı gibi bir oraya bir buraya koşuşturan, denemeden denemeye giren, gecesini gündüzüne katan öğrenciler ve ailelerinin çok büyük umutlarla beklediği bir dönem daha geldi. Kuşaklar değişse de heyecanlar, dertler ve endişeler değişmiyor” dedi.
Değerlendirmesinde, “Öğrenci koçluğu yapmaktan ziyade, gözlem ve tecrübeden ibaret, sivil, sosyal ve akademik alandaki yılların bir sonucu olarak, bazı hususları, tecrübe aktarımı kabilinden paylaşmak isteriz” diyen Çalışkan, ara başlıklar halinde şunları söyledi:
-SEÇİLECEK ALAN!-
Seçeceğiniz bölümler, mezuniyet sonrasını düşünerek, “diplomasıyla iş yapacağınız alanlar” olmalıdır. Tabii ki uluslararası statüye sahip üniversite ile sıradan bir üniversitenin diplomasının geçerliliği, belli dallar için önemli. Ama geneli için diplomaların hiçbir farkı yok!
-GENEL TERCİH!-
Bugün ülkemizde, özel sektörde diploma gerektiren işler hariç, lise ve üniversite mezunu iki genç iş başvurusunda bulunduğunda, lise mezunu tercih sebebidir. Çünkü üniversite mezununun beklentileri yüksektir, en verimli yıllarını kaybetmiştir, meslek öğrenme kabiliyeti daha da azalmıştır. Bu arayı mesleki tecrübe artırımı ile geçirmiş diğer elemansa sektörler açısından daha değerli olacaktır.
-İŞSİZLİĞİN ADI!-
Bütün bunlar itibara alınarak bilinmeli ki, üniversite eğitimi, işsizliği beş yıl daha ötelemenin çağdaş adıdır. Bu konuda kamu yöneticileri, çok büyük vebal ve sorumluluk altında. Yüz binlerce mezun boşta beklediği halde, fakülteler her yıl binlerce yeni mezun vermeye devam ediyor, ama mezunların yüzde biri bile atanamıyor. İstihdam üretmek gibi bir çabanın olmadığı da maalesef ortada. Hayatını kurgulamak ve geleceğini planlamak isteyen başarılı ve zeki gençlerimizi ise “atanamama korkusu ve gelecekteki hayatın kötü sürprizlerle dolu olduğu fikri” kara kara düşündürüyor.
-ÜNİVERSİTE SAYISI!-
Avrupa Birliği uyum sürecinde üniversite açmak, ülkenin istatiksel puanlarını yükseltmekten başka hiçbir anlam ifade etmiyor. Bu kadar üniversitenin açılması, eğitimde kalitenin düşmesine de sebep oldu. Hedefin, sadece rakamsal düzlemde şampiyonluk peşinde koşmak olduğu, bundan başka bir hedef olmadığı da ortada.
Tamer Yazar