Oyuncular Sendikası, Antakyalı Oyuncu Barış Atay’ın ‘sansür’ ve ‘yasak’ uygulamasına maruz kalan oyununa sahip çıktı…“Hali hazırda 160 kez oynanmış bir tiyatro oyununun, kamu huzuru ve güvenliği gibi gerekçelerle yasaklanması, başlı başına ‘kamu vicdanını’ yaralayan bir hal almıştır.”
Şu ana kadar 160 kez sahnelediği ‘Sadece Diktatör’ oyununa ‘yasak’ ve ‘sansür’ uygulanan Antakya’lı Oyuncu Barış Atay’ın önceki günkü açıklamasına ‘cevap’ geldi.
Bilindiği gibi, son olarak İstanbul Kadıköy’de sahnesi yasaklanan Atay, üyesi olduğu Oyuncular Sendikası Başkanı Demet Akbağ’a yönelik bir mesaj paylaşmış ve “Bugün, Ankara Valiliği, oynadığım oyunu yasakladı. Onunla yetinmedi, Ankara sınırları içerisinde, benim içinde olduğum, sinema, sinevizyon, sergi, söyleşi ve benzeri her şeyi süresiz yasakladı. Kurucu üyelerinden biri olduğum Sendikanın başkanısınız ya! Haberdar olmak istersiniz…” ifadelerini kullanmıştı.
-OLUMLU, AMA YETERSİZ!-
Sendika’dan konuya ilişkin yapılan ve OHAL nedeniyle ülkede yaşanan ağır şartlara işaret edilen açıklamada, ‘baskı nereden gelirse gelsin, yanınızdayız’ dendi. Sosyal medya üzerinden ‘yetersiz’ ama ‘olumlu’ şeklinde tepki alan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“OHAL dönemlerinde tiyatro oyunlarının yasaklanması, geçmişten günümüze dek maalesef yakından tanıklık ettiğimiz bir durumdur. Çok yakın dönemlerde de festivallerden tiyatrolara uzanan birçok sansür girişimi ile karşı karşıya kaldık. Bunun alanımızdaki son örneği ise üyemiz Barış Atay’ın oynadığı ‘Sadece Diktatör’ isimli tiyatro oyunu. ‘Sadece Diktatör’, önce Artvin Valiliği’nce yasalanmış, akabinde Kadıköy ilçesindeki tiyatro salonlarına ‘oyunun oynatılmaması’ için tebligat çıkartılmış, son olarak bu süreç, Ankara Valiliği’nce 22.01.2018 tarihinde,
İlgili oyun, geçtiğimiz üç sezon boyunca toplam 160 kez oynanmış ve hiçbir oyunda en küçük bir sıkıntı yaşanmamıştır. Valilikler eliyle bu tarz sansür girişimlerine başvurulması; mesleğimiz, üyelerimiz ve seyircimiz adına kabul edilemez bir durumdur. Hali hazırda 160 kez oynanmış bir tiyatro oyununun, kamu huzuru ve güvenliği gibi gerekçelerle yasaklanması, başlı başına ‘kamu vicdanını’ yaralayan bir hal almıştır.
Tarafını belli etmeyen, yahut samimiyetle bir ‘taraf’ı olmayan kimselerin dahi işsizliğe mahkum edilmek istendiği, oyunculara dayatılan sinema-televizyon projeleri sözleşmelerine ‘hiçbir konuda siyasi görüş açıklamayacağım’ yönünde, ifade özgürlüğüne aykırı, apaçık hakaret mahiyetindeki cümlelerin eklendiği günümüzde, meslektaşlarımızın keyfi şekilde tiyatro seyircilerinden de mahrum bırakılmaya çalışılmaları kabul edilemez bir tutumdur.
Üyemiz olsun olmasın, oyuncu meslektaşlarımızın, mesleki yeterlilik kriterleri bir yana konularak, ‘o sizden-bu bizden’ anlayışına dayanan bir kutuplaştırma çabasına alet edilmesini kabul etmiyoruz. Hiç kimse, görüş ve düşünceleri için mahkum edilemeyeceği gibi, yine hiç kimse her hangi bir konuda görüş açıklamayaya da açıklamamaya zorlanamaz. İnsanların, ‘susma’ veya ‘söyleme’ beklentilerine ne denli uygun hareket ettikleri üzerinden değerlendirilmeye başlandığı günümüz koşullarında, kişisel tepki ve/veya tepkisizlik üstünden bireylerin doğrudan hedef alındığı her türlü baskının, kimden gelirse gelsin karşısında olacağımızın bilinmesini isteriz.” -Tamer Yazar-