Bilgi türleri, dijital sınırlar, tartışma programları, diziler, heceler… Sanki herkes bir koridor yumağının etrafında kümelenmiş gibi… Ve sanki yaşananların hemen…
Hangi sözcük kendinden fazlasıyla anılır ki, Hangi hız yaşamın ritmine dokunabilir? Kaygının diğer adı sanrı olmalı… Perdenin diğer ucundaki oyun,…
Zamanı iyileştiren bir geleceği saklamak ya da sıklıkla yinelediğimiz bir sözcüğün alışkanlığında kaybolmak… İçimizde taşıdığımız her neyse, yarım kalmış bir…
Hemen her güne popüler anlamlar yükleyen modern yaşam, hemen her günün gerçekliğini ıskalamaya devam ediyor… Mutluluk barındırmayan bir yerkürenin geçmişiyle…
Hecenin uzayda bir yere ait olması ya da bir rengin, bir imgenin… Belleğin derinliğini daha üst düzeye taşımak gibi…
Zihnimize bastırılmış bir evrenle dolaşıyoruz ve belki karamsar duruşun kökeni bu… Sınırlar, yükseltiler, enlem ve boylam karmaşası… Yeni bir dünya…
Zihnimize bastırılmış bir evrenle dolaşıyoruz ve belki karamsar duruşun kökeni bu… Sınırlar, yükseltiler, enlem ve boylam karmaşası… Yeni bir dünya…
İnsan, her gün yeni bir kutuya açılıyormuş gibi… Bakışı solduran an ve acısına açılan zamana… Şimdi bu kaygılı döngüye…
Kendi adımlarımıza şaşırır olduk… Kendi zihnimize… Kurcalanmak bir yere kadar ancak kendi yaşantımıza şaşırmak nasıl bir kaygıysa… Geleceğe yön vermek…
Hayata daha kolay tutunabilmek için, “yeni bir gün…” diye uyanabileceğimiz bir arayış… Bellek ah o bellek ne vakittir avuç içleriyle…