2 Temmuz 1993. Bu tarih belleklerden asla silinmeyecektir.
Bundan 28 yıl önce Sivas’ın Madımak otelinde 33 can yanarak, dumandan boğularak yaşamını yitirmiş ve bizleri büyük bir acıya gark etmiş idi.
Kimdi bu 33 insan, 33 can, 33 aydın kişi?
Bunlar, kendilerini ülkelerine, demokrasiye, laiklik ilkesine, kardeşçe birlik ve beraberlik içinde yaşamaya, hukuk devletine, hukukun üstünlüğü ilkesine, yargı bağımsızlığına, parlamenter rejime adamış ve bu ilkelerin elde edilmesi, devamlılık kazanabilmesi için her türlü yasal mücadeleyi verme kararlılığında olan aydın kişiler idiler.
Pir Sultan Abdal şenliklerine katılmak üzere Sivas’a gelmişler ve bu nedenle de Madımak oteline yerleşmişlerdi.
Şenliklere katılma hazırlığı yaparken, gözü dönmüş kişilerin saldırısına uğramışlar, saldırganlar tarafından ateşe verilen otelde diri diri yanmak suretiyle kardeşçe birlik ve beraberlik anlayışı için bulundukları Sivas’ta canlarını yitirmişlerdi.
Aradan 28 yıl geçti.
İnsan yaşamı için uzunca bir süre.
Devlet için ise gereken dersin alınabilmesi içinde yeterli bir süre.
Ama aradan geçen 28 yıla rağmen gereken dersin alınmadığı, gerekenlerin yapılmadığı ve bu nedenle de 33 aydın insanın haklarını helal etmediği kanısındayız.
Zira bu süreç içerisinde, Sivas katliamının kökenine inilememiş, nedenleri araştırılamamış ve bir kez daha tekrar etmemesi için yeterli önlemlerin alınması yolunda gerekenler yapılmamıştır.
Böyle olunca da Sivas katliamında yaşamlarını yitirenler elbette ki haklarını helal etmezler.
Aradan geçen 28 yıla rağmen Sivas katliamını kimlerin başlattığı, Madımak otelini yakanları kimlerin harekete geçirdiği ve bunun sonucu olarakta 33 aydının yaşamına hangi anlayışın son verdiği kesin olarak tespit edilememiş, yargı önüne çıkarılamamış ve gerçek sanıklar bulunamamıştır.
Bunlar bulunup yargı önüne çıkarılmadıkları içinde, aradan geçen 28 yıla rağmen Sivas katliamı, Madımak saldırısı ve yangını hala karanlıkta kalmış,hala tam olarak aydınlatılamamıştır.
Şimdi herkesin bu konuyu bir kez daha hatırlayıp kendine düşen yurttaşlık görevini yapması gerektiği kanısındayız.
Kim nerede ve ne şekilde yanlış yaptı?
Kim o günlerin geleceğini tam olarak hesap etmeden, mühim değil bir şey olmaz anlayışı ile hareket etmek suretiyle böyle bir katliamın olmasına bilerek yâda bilmeyerek yardımcı oldu?
Kim yâda kimler ufukta görülen olası tehlikeleri, birlik ve beraberliğimizi bozacak anlayışı, kardeşlik havasını ortadan kaldıracak adımları önemsemeyerek görmezden geldi?
İşte bütün bunları düşünmek suretiyle gerekenler yapılır, yasalar çerçevesinde hareket etmek suretiyle uyarı görevi yerine getirilirse, belki o zaman yitirdiğimiz 33 aydın haklarını helal ederler.
Sivas katliamının 28. yılında bunları görmek, düşünmek ve ülkesini seven, ülkesinin birlik ve bütünlüğünü isteyen, kardeşçe yaşamayı ilke edinen herkese, bunun gereğinin yerine getirilmesi zorunluluğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
Nur içinde, ışıklar içinde yatın 33 aydınımız.
İnanın ve bizi duyun ki; bu ülkede hiç kimse ve hiçbir güç, birlik ve beraberliğimizi bozamayacak, ülke geriye götürülemeyecek, daima aydınlığa doğru yol alınacaktır…
YORUMLAR