BAĞIMSIZ YARGI

20 Temmuz’da başlayan adli tatil dün sona erdi. Bugün yeni adli yıl başladı. Yürürlükte olan yasalarımıza göre, her yıl 20 Temmuz ile 31 Ağustos arasındaki süre içerisinde, adli tatil başlar ve belli işler dışındakiler tatil sonuna bırakılır. Bu nedenle bugün yeni yargı yılı başlıyor. Ancak adli yılın amacına uygun olarak kutlanabilmesi için yargının gerçek anlamda […]

20 Temmuz’da başlayan adli tatil dün sona erdi. Bugün yeni adli yıl başladı.

Yürürlükte olan yasalarımıza göre, her yıl 20 Temmuz ile 31 Ağustos arasındaki süre içerisinde, adli tatil başlar ve belli işler dışındakiler tatil sonuna bırakılır.

Bu nedenle bugün yeni yargı yılı başlıyor.

Ancak adli yılın amacına uygun olarak kutlanabilmesi için yargının gerçek anlamda bağımsız olması gerek.

Anayasamızda kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir.

Buna göre, üç güçler birbirinden ayrı olarak görevini yapar.

Yasama, yürütme ve yargı erkleri, kendi alanlarında çalışırlar.

İşte yargı da; hiç kimsenin etkisi, baskısı, şu veya bu şekilde yön vermesi ile görev yapmaz.

Yargı bağımsızdır.

1961 Anayasası’nda açıkça yerini alan ve halen de yürürlükte olan anayasalarımızda yerini koruyan kuvvetler ayrılığı ilkesi doğrultusunda yargı bağımsızdır. Hakimler, vicdanlarının sesine göre kararlarını verirler.

Kuvvetler ayrılığı ilkesinin karşıtı kuvvetler birliğidir.

Tek adam anlayışının hakim olduğu ülkelerde anayasada kuvvetler ayrılığı ilkesinin varlığı kabul edilmiş olsa bile adım adım bu ilkeden sapmalar başlar ve sonunda güçler birliği ilkesi var olmaya başlar.

İşte bu nedenle, yeni yargı yılının başladığı bugünde hatırlama ve hatırlatma gereğini duyduk.

Kuvvetler ayrılığının kabul edildiği ilkelerde hiçbir güç diğerinin yetki alanına giren kanunlara müdahale edemez.

Yine güçler ayrılığı ilkesi gereği her güç kendi alanında görev yapar.

Yine güçler ayrılığı olan ülkelerde, yargı yasaların izin verdiği doğrultuda yasama ve yürütmenin kararlarını da inceler, gerektiğinde kararlar da verir.

Bunun için de; idare mahkemeleri, danıştay daireleri yaşama geçirilmiştir.

Ayrıca, Anayasa Mahkemesi ile özellikle yasama organının kararları da mercek altına alınmıştır.

Parlamentonun anayasaya aykırı kararlar alması durumunda bu kararları incelemek ve karar vermek görevini de üstlenmiştir.

Yeni yargı yılında bu hususları da gözler önüne getirme gereğini duyuyoruz.

Özetle, yargının bağımsız olması gerektiği ilkesini bir kez daha anımsatıyoruz.

Yargı, kararlarını hiçbir etki ve baskı altında kalmadan verebileceği ortamı bulmalıdır.

Hakimler böylesi bir ortamda vicdanlarının sesine göre karar vermelidir.

Bu duygularla yeni adli yılı kutlar, beklentilerimizin gerçekleşmesini dileriz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Exit mobile version