Göç Riski Var
“İdlib’deki saldırılar, Avrupa’ya yeni bir göç dalgası başlatabilir” uyarısında bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, olabileceklere işaret ederken, Hatay’ın Suriye sınırında gösteri yapan Suriyeli siviller, Şam ve Moskova yanı sıra Ankara’ya da tepki gösterdi, “İdlib’i kurtarın” ve “Bizi koruyun” gibi ifadelerle çağrıda bulundu.
Geçtiğimiz günlerde, Suriye topraklarında bulunan sivillerin, Hatay’ın Cilvegözü sınır noktasına doğru gerçekleştirdikleri öfkeli yürüyüş sırasında attıkları, “İdlib’i kurtarın”, “Bizi koruyun” şeklindeki sloganlar, yüz binlerin biriktiği bölgeye dair endişeli senaryoları bir kez daha gündeme taşıdı.
-NE OLDU?-
Rusya ve Suriye savaş uçaklarının İdlib’e yönelik hava saldırılarını yoğunlaştırmasının ardından Türkiye sınırına doğru yürüyen bir grup gösterici, Şam ve Moskova yanı sıra Ankara’ya da tepki gösterdi. Türkiye’den, ya sınır kapılarını açmasını ya da garantör ülke sıfatıyla Beşşar Esad yönetiminin saldırılarını durdurmasını isteyen protestocular, Hatay’ın Cilvegözü sınır kapısı karşısındaki Babülhava Sınır Kapısı, Cisir Şuğur ve sınıra yakın diğer noktalarda gösteriler düzenledi.
Şam yönetimi ve Rusya’nın yanı sıra, zaman zaman Türkiye karşıtı sloganlar atan protestocular, Türk güvenlik güçlerince sınırdan uzaklaştırıldı. Öfkeli kalabalık, dünya kamuoyuna, “İdlib’i kurtarın” ve “Bizi koruyun” gibi ifadelerle çağrıda bulundu. Sınır güvenlik güçleri, yaşananlar nedeniyle önce havaya ateş açtı, ardından göstericilerin uzaklaşması için göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullanmak zorunda kaldı.
Sınıra gelen ve evsiz olduklarını belirten Muhammed el Amouri isimli şahıs, “Türkiye’nin bir şeyler yapacağı konusunda hala bir umudumuz var. Önceki vaatlerine rağmen, sahada hiçbir şey yapmamıştı, ama umarız bu defa yapar. Bu (gösteri) bir uyarı. Eğer bizim için bir şey yapmazlarsa, önce Türkiye’ye, ardından da Avrupa’ya geleceğiz” diye konuştu. Ancak göstericilerin büyük bir kısmı, amaçlarının Türkiye’ye girmek olmadığını sadece seslerinin duyulmasını istediklerini dile getirdi. Bazı protestocular ise Türkiye’nin Rusya ile yaptığı anlaşmalara tepki gösterdi. Göstericiler, Türkiye’nin Rusya ile anlaşıp kendilerini yalnız bıraktığı iddiasında bulundu. Bu kapsamda özellikle sosyal medyada çok sayıda ileti paylaşıldı. “Sessizce ölmeyeceğiz, molozların arasından yeniden doğacağız”
-BÖLGEDE DURUM-
Rusya, İran ve Suriye Ordusu, muhaliflerin elindeki tek kent olan İdlib’e yönelik saldırılarını arttırırken, sivil kayıp sayısı da saat başı yükseliyor. Nisan sonundan bu yana 750 bin civarında sivilin İdlib’den kaçtığı belirtiliyor. Yine aynı tarihten itibaren, 226’sı çocuk 900’e yakın sivil yaşamını yitirdi.
İdlib’den Türkiye’ye doğru yola çıkan binlerce kişi, sınıra yakın noktalarda bekliyor. Yollarda uzun konvoyların oluştuğu görülürken, Ousama Zahra isimli, Türkiye sınırındaki bir başka gösterici şöyle konuştu:
“Bugün, bu topraklarda barış içinde yaşamak isteyen insanlara karşı işlenen suçları anlatmak için sokağa çıktık. Fakat rejim uzlaşmak istemiyor, ölmemizi istiyorlar. Sessizce ölmeyeceğiz. Molozların arasından yeniden yükseleceğiz. Bu topraklar bize ait ve son nefesimize kadar içinde kalacağız. Amacımız burada kaos yaratmak değil, sadece üzerimizde hissettiğimiz baskıyı anlatmaya çalışıyoruz. Dünyanın bizi duymasını istiyoruz.”
İdlib’de, diğer şehirlerden göç edenlerle birlikte 4 milyon kişi yaşıyor.
-İSVEÇ RESTİ-
Türkiye’nin Hatay sınırında bunlar olurken, İsveç Göçmen Ajansı, ülkeye gelen Suriyeli mültecilere, artık ölüm tehlikesi riski azaldığı gerekçesiyle doğrudan oturma izni verilmeyeceğini açıkladı. Ajansın Hukuk Direktörü Fredrik Beijer, twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Suriye’de özel bir durum vardı. Bu ülkedeki genel durum yüzünden herkese oturma izni verilmesi öngörülüyordu. Şu anda Suriye’deki durumun biraz daha iyi olduğu değerlendirmesinde bulunduk. Suriye’de ölenlerin sayısı oldukça azaldı ve bu yurt dışına kaçma riskini de azalttı. Bu yüzden daha önceki standart uygulamamıza geri dönmemiz gerekti ve biz buna karar verdik” dedi.
-MİLYONLAR!-
Uzmanlar, rejim güçlerinin, İdlib’in tamamını muhaliflerin elinden almasının bugünden yarına kısa soluklu bir operasyonla gerçekleşemeyeceğinin altını çiziyor. Konuyla ilgili olarak konuşan, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Milli Güvenlik ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi Başkanı ve Emekli Albay Erol Bural, “Kısa ve orta vadede tamamlanması pek de mümkün görülmeyen ‘Rejim güçlerinin İdlib operasyonu’, Türkiye’yi bir başka açıdan da etkileyecek gibi gözüküyor” diyor. Zira henüz başlangıç aşamasında sayılabilecek İdlib operasyonu, şimdiden bölgedeki sivillerin kuzeye, yani Türkiye’nin Hatay sınırına hareketlenmesine neden olmuş durumda. Sayıları 500 bin ila daha fazla miktarda olduğu söylenen sivil göç, İdlib güneyinden Türkiye sınırına yakın noktalara yığılırken, Bural’a göre, Şam merkezli askeri operasyon İdlib merkeze doğru kaydıkça, bu sayının birkaç misli artması ve Türkiye’ye yeni bir sığınmacı akınını tetiklemesi söz konusu. Dolayısıyla yetkililerin şimdiden sınırda göç yönetimi konusunda tedbir alması gerekiyor.
-HATAY UYARISI-
Gündeminde Suriye ve İdlib olan bir diğer isim, İyi Parti Milli Güvenlik Politikalarından Sorumlu Başkan’ı Aytun Çıray oldu. Çıray, Türkiye’nin çok ciddi bir tehditle karşı karşıya olduğunu vurgulayarak, TBMM’nin olağanüstü toplanması için Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’a çağrıda bulundu. “Suriye’deki IŞİD’cilerin son kalesi konumundaki İdlib’den yaşanacak bir göç, Türkiye’de terör olaylarını tırmandıracak” diyen Çıray, “Dillerinden beka söylemini eksik etmeyenler, gerçeklerle uyuşmayan politikalarından bir an önce vazgeçmelidirler” dedi.
Değerlendirmesinde, “5 yılı aşkındır sığınmacı meselesinde ortaya bir çözüm vizyonu dahi koyamamış olan Erdoğan iktidarı, korkarız ki İdlib’den doğması olası göç dalgasına mani olamayacaktır” diyen Çıray, Hatay’ın da içinde olduğu coğrafya adına şu tespiti paylaştı:
“İyi Parti olarak ikinci büyük endişemiz, Fırat’ın doğusundan başlayan bir PKK koridorunun, Hatay’dan denize açılması.”
-GÖÇ TEHDİDİ-
Suriye’nin kuzeyinde Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı’yla terörden arındırılan yerleşim yerlerinden biri olan Azez’in Yerel Meclis Başkanı Muhammed Hamdan Yusuf, İdlib’den göç ihtimalini değerlendirirken, olabilecekler konusunda şunları söyledi:
“Azez’de, savaştan önce 50 bin insan yaşıyordu. Savaş sonrası aldığı göçler sonucunda bu rakam 150 bine ulaştı. Biz, İdlib’den bir göç olması durumunda, onları kampta ancak bir ya da iki ay boyunca ağırlayabiliriz. Daha sonra başka kamplara aktarabiliriz. Azez ve çevresi, yoğun olarak göç almış bir bölge. Zeytin ağaçlarının altında bile insanlar yaşıyor. Büyük bir göç dalgasıyla karşılaşırsak, bunu aşamayız.”
–İDLİB NEREDE?-
İdlib, Suriye’nin kuzeybatısında, Türkiye’nin Hatay ilinin karşısındaki Suriye topraklarında yer alıyor. Türkiye ile 130 kilometrelik sınır komşuluğu olan İdlib’in doğusunda Halep, kuzeyinde Halep’in Afrin ilçesi, güneyinde Hama, batısında Lazkiye illeri bulunuyor.
Astana sürecinin garantörleri; Türkiye, Rusya ve İran, 4-5 Mayıs 2017’deki toplantıda, yoğun çatışmalara sahne olan İdlib ili ve çevresindeki batı Halep kırsalı, kuzey Hama kırsalı ve Lazkiye kırsalını da içine alan bölgeyi “Gerginliği Azaltma Bölgesi” ilan etmişti. Bu nedenle “İdlib” denildiğinde, söz konusu kırsal bölgeleri de içeren alan kast ediliyor.
-DURUMU NE?-
Son dönemde şiddeti artan saldırılar neticesinde, halkın önemli kısmı evlerini terk etmek zorunda kaldı. Yerinden edilenler, Türkiye sınırı hattındaki kampların dolu olması nedeniyle tarım arazilerinde, taşlık alanlarda ve zeytin ağaçlarının altında yaşam mücadelesi veriyor. Sivillerin çoğu ya çadır bulamıyor ya da bir çadırı birden fazla aile paylaşıyor. Temel yaşam malzemeleri, tuvalet, banyo, içme suyu ve tıbbi desteğe muhtaç siviller; yüksek hava sıcaklıkları, altyapı eksikliği ve foseptik çukurlarının kamp alanlarının yakınında olması nedeniyle de çeşitli hastalıklarla boğuşuyor. Tüm bunlara rağmen, saldırılar sürdüğü için nüfus sürekli olarak Türkiye sınırına doğru yığılıyor. Bu ise, Hatay sınırına yakın bölgelerde giderek artan ve biriken siviller anlamına geliyor.
-1.5 MİLYON!-
Türkiye ve Rusya’nın 17 Eylül 2018’de vardığı mutabakata rağmen, bu tarihten itibaren süren saldırılarda, Suriye ordusunun İdlib’in güneyi ile Hama’nın kuzeyinde ele geçirdiği onlarca yerleşimde yaklaşık 1 milyon sivil yerinden oldu. Sivillerin çoğu Türkiye sınırına, bir kısmı da Türkiye’nin terörden arındırdığı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerine yöneldi. Şam rejiminin Eriha, Serakib ve Maaretinuman ilçelerine doğru ilerlemesi halinde bu sayının 1,5 milyonu bulabileceğinden endişe ediliyor.
-NEDEN ÖNEMLİ?-
İdlib’in, Türkiye’yle yaklaşık 130 kilometre sınırı bulunuyor. Rejimin İdlib’de ilerlemesi durumunda, Hatay sınırında yeni bir göç dalgasıyla karşılaşma ihtimali, Türkiye’yi endişelendiren konuların başında geliyor. Bölgede sükûnetin korunması, sivillere güvenli barınma alanı sağlıyor. Öte yandan, TSK’nın İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi sınırları içerisinde 12 gözlem noktasının bulunması, İdlib’i daha da önemli bir yer haline getiriyor. Hâlihazırda, İdlib’de muhaliflerin hakimiyetindeki alanın derinliği, çatışmaların, Türkiye sınırından uzak tutulmasına imkan veriyor. -Tamer Yazar-