Bakanlığa Çağrımız!

Sorumlu Bulamadık! Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2003 yılından bu yana, yurt dışına kaçırılmış 4 bin 311 eser Türkiye’ye getirildi. Bunun son örneklerinden biri, Anadolu kökenli prehistorik devre ait mermer heykelciğin New York’ta Christie’s Müzayede Evi’nde satışa çıkarılması ile başlayan süreç oldu. Peki, Ankara, yurt dışına kaçırılan ve kaçırılmaya da devam edilen Anadolu’nun […]

Sorumlu Bulamadık!

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2003 yılından bu yana, yurt dışına kaçırılmış 4 bin 311 eser Türkiye’ye getirildi. Bunun son örneklerinden biri, Anadolu kökenli prehistorik devre ait mermer heykelciğin New York’ta Christie’s Müzayede Evi’nde satışa çıkarılması ile başlayan süreç oldu. Peki, Ankara, yurt dışına kaçırılan ve kaçırılmaya da devam edilen Anadolu’nun peşindeyken, Antakya’daki Anadolu’ya kim sahip çıkacak?

Binlerce yıllık geçmişi ve ‘kadim’ diye tabir edilen tarihi-kültürel derinliği içinde biriktirdikleri ile dünya kentleri arasında ayrıcalıklı bir yeri olan Antakya, uzun zamandır tartıştığı bir konuda ‘resmi’ bir cevap bekliyor. Beklerken de, Asi Nehri’nin kent merkezinden geçen kısmında kuruyan yatağında bir kez daha beliren ‘eski’ Roma etiketli yapıların sahipsizliğini sorguluyor!
Peki, Hatay’da; İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Müze İdaresi ve Hatay Valiliği başlıklarında yaşanan sessizliğe karşın Ankara’da durum ne, bakalım mı?
-BİNLERCE ESER-
Antakya kent merkezinde yaşananlar için şu ana dek tek bir açıklama yapmayan, ‘sorgulanana’ dair hiçbir çalışma ortaya koymayan Hatay kent idarecilerine karşın, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, 10 bin yıllık tarihe sahip Anadolu topraklarından çeşitli ülkelere kaçırılan tarihi eserleri geri getirmek için ortaya koyduğu mücadelesinde mola vermeden ilerlemeye devam ediyor.
Bakanlık uzmanları, başta Avrupa ülkelerindeki müzeler olmak üzere, farklı coğrafyalardaki müzelerde Anadolu topraklarından kaçırıldığını belirlediği eserleri tek tek topluyor. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Yaşar Kurt’un verdiği bilgiye göre, en son İsviçre’den getirilen ve Perge Antik Kenti’nden 1960’lı yıllarda kaçırıldığı belirlenen Roma dönemine ait Herakles Lahdi ile birlikte, 2003 yılından bugüne kadar 4 bin 311 eser ait olduğu topraklara getirildi. 2017 yılında ise 41 eserin iadesi sağlandı. Türkiye’den kaçırılan eserlerin ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Bulgaristan, Belçika ve Hollanda gibi ülkelerde takibi ise sürüyor.
-BİZDE Mİ?-
Bakanlığın 2017 verilerine göre, Türkiye’den kaçırıldığı tespit edilen ve yurtdışından iade işlemleri için çalışmalar yürütülen tarihi eserlerin bulunduğu ülkeler ve listesi ise şöyle:
Almanya Berlin Pergamon Müzesi’ndeki Konya Seyhekim Camii’nin mihrabı ve pencere kanadı, Akşehir Hacı İbrahim Veli Sandukası, İstanbul Piyale Paşa Camii çini alınlığı. Berlin Altes Müzesi’ndeki Aphrodisias ihtiyar balıkçı heykelinin gövdesi. Duesseldorf Havalimanı’nda ele geçirilen eser, 2015’de bir Türk vatandaşında ele geçirilen eserler, 2014’de Kocaeli Müzesi’nden çalınan renkli kabartma panolar.
Eldeki tabloya bakan ve durumu biraz da gülümseten bir örnekle değerlendiren bir turizmci şunları söyledi:
“Bir yerde okumuştum. Hatta oradan aktarayım size birkaç örneği… Mesela ABD Boston Güzel Sanatlar Müzesi’ndeki İstanbul Piyale Paşa Camii’nden çalınan çini alınlığı, J.Paul Getty Müzesi’nde Boubon heykelleri, Kremna heykelleri ve Manisa Bronz Klinesi, Dumbarton Oaks Müzesi’ndeki Kumluca eserleri, Brooklyn Müzesi’ndeki Kelenderis kökenli vazo, Walters Sanat Müzesi’ndeki 2016’da tespit edilen el yazması eserler ve daha fazlası…
Anlayacağınız, Antakya dışında gezdiğiniz kentlerin müzelerinde gördüğünüz yüzlerce, binlerce parça tarihi ve kültürel emanetin önemli bir kısmı yurt dışında, ama buna rağmen görkemli bir ülkede yaşıyoruz, ki kıymetini bilelim diye söylüyorum. Sorun o zaman! Biliyor muyuz? Ne yazık ki, hayır!
Açıkçası, eski Roma mı, binlerce yıllık mı, yüzlerce mi, yoksa başka bir şey mi, bilmiyorum. Ama siz gibi, ben gibi birçok kişi soruyor, yapılan haberlerin ardından. Garip olan, Ankara’da Anadolu hassasiyeti bu kadar yoğun yaşanırken, Antakya, kendi sahip oldukları konusunda fazla rahat! Aslında Antakya demeyelim! Bu kenti yönetenler için diyelim onu… Rahatlıkları nereden geliyor bilmiyorum! Ama inanın, garip, hatta utanç verici. Hiç gidip gördünüz mü bilmiyorum ama, yanı başında plastik şişeler, çöpler, bir de bir araba lastiği var! Yani bu kentin binler yıllık geçmişi üzerine bir bardak su için, turizmi de rafa kaldıran diyen bir görsel oradaki!”
-ÇAĞRIMIZ ANKARA’YA-
2003’ten bugüne, toplam 4 bin 311 tarihi ve kültürel eserin Bakanlık nezdinde yapılan takip ve hukuki süreç neticesinde Türkiye’ye iadesi sağlandığı gerçeğinde duranlar olarak şunu açıkça soralım mı? Madem, ne Müze ve ne de İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ilgilenmiyor eldekilerle, her hangi biri Asi yatağına inip de bu parçaları alırsa, sahiplenirse, her hangi bir hukuksal bir sorumluluğu olur mu? Ya da eski Roma iddiasında bulunulan bu ‘sahipsiz’ parçalar bir şekilde yurt dışına kaçırılırsa, Ankara bunlar için de takip başlatır mı? Peki, Ankara’nın bu takibinde Hatay’ı yönetenler ne yapar? Takibe katılır mı? Hukuksal mücadeleye omuz verir mi? Zamanında ‘ayağa kalkmadıkları’ için pişmanlıklarını paylaşır mı? Yoksa eldekine ‘kader’ etiketi vurup, ‘olacağı varmış’ kısmında durup, hayata kaldığı yerden devam mı eder?
-NADASIN ŞEHRİ-
Bugüne kadar yurt dışına kaçırılıp da Türkiye’ye getirilen çok sayıda eşsiz eser bulunuyor. Perge Antik Kenti’nden kaçırılan Yorgun Herakles’in üst kısmı bunlardan biri… M.Ö. 5’inci yüzyıla ait ve yüzyılın hazinesi olarak da anılan Elmalı Sikkeleri de… Perge’den kaçırılan Herakles Lahdi ile Girlandlı Lahdi de…
Peki, turizmi uzun zamandır nadasa terk edilmiş Antakya’da görkemli bir turizm danışma ofisi yapanlar, buraya kadar anlatılan Türkiye tablosunda sıkışan bu kent adına nasıl bir hikaye fısıldıyor, soralım mı? -Tamer Yazar-

Exit mobile version