Biz haftalardır bekliyoruz!
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum imzasıyla, en riskli alanların 3 ay içerisinde Bakanlığa bildirilmesi gerektiğiyle ilgili Genelge 81 İl’e gönderildi. Buna göre, ‘en riskli alanlar’ üç ay içerisinde Bakanlığa bildirilecek. Peki, ‘Antakya’da olası 7,5 şiddetindeki bir depremde yıkılır’ denen Vakıf İşhanı için beklemenin ve olası riski ‘vatandaşlar’ nezdinde her gün yaşatmanın karşılığı nedir?
İstanbul Kartal’da çöken Yeşilyurt Apartmanı’nın 21 cana mal olmasının ardından, ülke genelinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ‘riskli binalar’ noktasında denetim başlatılıyor. Yapılan çalışma kapsamında, en riskli alanlar üç ay içerisinde Bakanlığa bildirilecek. Buna dair Genelge, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum imzasıyla Hatay Valiliği’ne de ulaştı. Yapılacak çalışma, iller bazında başlatılan ve sürdürülen kentsel dönüşüm süreçleri paralelinde yürütülecek.
-90 GÜN VAR!-
Tüm il ve ilçelerde riskli binaları ortaya çıkaracak ve buna göre kentsel dönüşüm planlamasını yapacak olan Bakanlık, “En riskli alanların 3 ay içerisinde Bakanlığa bildirilmesi gerektiğini” içeren Genelge’de şu ifadelere yer verdi:
“Bakanlığımız 2023 vizyonu kapsamında, kentsel dönüşüm uygulamalarında karşılaşılan sorunların çözümü, dönüşüm sürecinin iyileştirilmesi ile yerleşim ölçeğindeki kentsel dönüşümün bütüncül bir şekilde yönetilmesini sağlamak amacıyla yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmuştur. Bu ihtiyaca binaen kentsel dönüşüme yeni bir çerçeve çizilerek dönüşüm hedefleri belirlenmiş olup, bu hedeflerin hayata geçirilmesi amacıyla dönüşüm uygulamalarını yönlendirecek ‘Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi’nin il ve ilçe bazında hazırlanması gerekmektedir.
Bu kapsamda, ‘Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesinin Hazırlanmasına Yönelik İlke ve Esaslar’ gözetilerek, iliniz sınırları içerisinde bulunan büyükşehir, il ve ilçe belediye başkanlıklarınca kentsel dönüşüm strateji belgesinin hazırlanması ve yetki sınırları dahilinde bulunan en riskli alanların 3 ay içerisinde Bakanlığımıza bildirilmesi gerektiğinin ilgili belediyelere iletilmesi hususunda gereğini rica ederim.”
-AÇIKLAMIŞTI-
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 6 Şubat’ta düzenlediği “Kentsel Dönüşümde Yeni Dönem Tanıtım Toplantısı”nda Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi’ni açıklamıştı. Buna göre, her kent, kendine özgü kentsel dönüşüm planlamasını yapacağı bir Strateji Belgesini hazırlayarak Bakanlığın onayına sunacak. Bu sayede şehirler, “Kentine Özgü Bir Dönüşüm Anayasası”nın sahibi olacak, kentsel dönüşümü de hazırladıkları bu belgeye göre yapacak. Yani iller için, kentsel dönüşümle ilgili bir harita hazırlanacak, bu haritalar, üst ölçekli planlara ve mekânsal stratejik plana uygun olacak. Dönüşüm alanları da kentin bir bölümünde değil, bütününe yönelik yapılan analizler neticesinde belirlenecek. Dönüşüm alanlarının risk durumu ise halkın beklentisi, finansal analizler, konut ve işyeri ihtiyacı ile çevresel etkiler göz önünde bulundurularak, öncelik sırasına konulacak.
-RİSK YÜKSEK!-
İstanbul Kartal’da, 21 kişinin hayatını kaybettiği ve 14 kişinin yaralandığı Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesinin ardından, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı-Tapu Kadastro Çağrı Merkezi ALO 181” hattının görevlileri, riskli binalarla ilgili olarak şu ana kadar 2 bin 87 çağrıya yanıt verdi.
Olay günü ile 1 hafta öncesi, çağrı merkezini Türkiye genelinde 93, İstanbul’da 40, Kartal’da 3 kişi ararken, bu sayı, olayın yaşandığı günden 17 Şubat’a kadar ise Türkiye genelinde 2 bin 87’ye, İstanbul’da 1486’ya, Kartal’da ise 473’e yükseldi. Aramalara eklenen iller arasında Hatay da var.
Vatandaşlar, Türkiye genelinde riskli binalarla ilgili müracaatlarını, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı-Tapu Kadastro Çağrı Merkezi” olan “ALO 181″e yapabiliyor.
-BİZDEKİ DURUM!-
Bakanlığın ‘3 ay’ olarak tanımladığı çalışmanın 90 günlük süresi içinde, Antakya özelinde Valilik ve Belediyeler kanalıyla Ankara’ya ne yansır bilinmez ama, vatandaşların tespiti de eleştirisi de benzer noktalarda toplanmaya devam ediyor.
Ş.Ç. > Aslında önemli bir çalışma, ifade ettiğiniz şey gerçekten de ciddi şekilde yapılırsa ama! Tabi o 3 ay içinde neler olur, kimse bilemez! Bilebilir mi? Uzmanlar TV ekranlarından ‘depreme hazır olun’ diyor mesela… Hazır mıyız? Bence değiliz. Geçen gün, yıkılacak denen İşhanı’nın (Vakıf İşhanı) dibinden çiçek alırken, kafamı bir an tepeye kaldırdım ve aklıma bu geldi, korktum. Ama sadece kendim için de değil… Burada, bu binanın dibinde durup da satış yapan insanlar, yaşamla ölüm arasındalar bence. Ani bir sarsıntı ile bu binanın ne olacağı belli mi? Peki ya ne kadar dayanıklı olduğu! Değil! Belli değil! O yüzden o 3 ay ya da 90 gün mesele değil, ama bizlerin ‘ne yapmadığı’ asıl mesele! Size sorayım? Ne yapıyoruz?
T.İ. > Bakanlık çalışması, ‘tüm il ve ilçelerde riskli binaları ortaya çıkaracakmış’ öyle mi? Güzelmiş. Sizi bilmem ama, ben en çok, depremselliği bu kadar yüksek bir şehirde açık alanın azlığı konusunda korkuyorum. Şehirleşme adı altında adeta işgal yaşıyor şu güzelim Antakya. Peki, o 3 ay sonunda bu alanlar ortaya çıkacak mı? Yoksa işimiz rakamlarla bina toplamak ve dosyalamak mı?
O.C. > Her gün şu ‘yıkıldı-yıkılacak’ denen İşhanı’nın dibinden geçenleri izliyorum. Yok, ben geçmiyorum. Aslında geçemiyorum. Aslında kimse geçmemeli, hele ki dibinden! Ama ‘atın ölümü arpadan’ hikâyemiz sanırım hiç değişmiyor. Kartal’da çöken bina gibi! Ölüm yoksa, uyanmıyoruz, uyanmak istemiyoruz! Bizimkilerin hep söylediği gibi…
Allah sonumuzu hayretsin!
-KENT SİLUETİ-
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 6 Şubat’ta Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi’ni açıklaması sırasında, Antakya gibi tarihi kentleri de yakından ilgilendiren bir saptamada bulunmuş, kentsel dönüşümde yeni dönemi 7 temel hedef üzerine inşa ettiklerini aktarmıştı.
Kurum, bu hedefleri şu şekilde sıralamıştı:
“Birincisi, afet risklerinin etkin bir şekilde bertaraf edilmesi, vatandaşların can ve mal güvenliğinin kesin olarak sağlanması. İkincisi, yapıları dönüştürmenin yanında çevresel, tarihi ve kültürel değerlerimizin korunması ve yaşatılması. Üçüncüsü, ülke çapında sürdürülebilir kentsel dönüşümün belirlenmesi. Dördüncüsü, yerinde dönüşümün, yatay mimarinin ve mahalle kültürünün esas alınması. Beşincisi, sosyal ve teknik altyapı yetersizliklerinin giderilmesi, altıncısı, engelli dostu şehirlerin hayata geçirilmesi, yedincisi, yapılaşma sonrası oluşacak değer artışının adil ve dengeli olarak paylaştırılmasıdır.”
Şimdi sormak yerine, tam da bu noktada bir tespit yapan bir başka Antakya’lı koysun noktayı ve günü de bununla bitirelim…
H.K. > Geçen gün bir yerde okudum, ama nerede, hatırlamıyorum. Ama çok doğru bir saptama ve o ana kadar ben de fark etmemiştim. Antakya, batı ve doğu diye ayrılmış ya! Batısından doğusuna bakan birinin gördüğü ‘doğuya ait tek yer’, Ulu Cami ve arkasında uzanan dar alan! O kısım dışında hiçbir şey yok! Kalmamış! Her iki yan, beton binalarla dolmuş. Yani, doğunun Antakya’sının önü de batının binaları ile kapatılmış. Siluet dediniz ya, bakın işte o hiç kalmamış. Bundan sonrası için de çaresi bulunur mu, bilmem. Ama sanmam! Ne yapacaklar? Hepsini yıkıp, Antakya’yı ortaya mı çıkartacaklar? Bir Vakıf İşhanı’nı bile yıkamayan bir kent idaresinden, doğunun Antakya’sını kurtarmasını beklemek fazla iyimserlik olur! Olmaz mı?” -Tamer Yazar-