Gücü ellerinde bulunduranlar, bu gücün yavaş yavaş ellerinden gitmekte olduğunu gördüklerinde çırpınmaya başlarlar. Tıpkı bataklığa düşen bir insanın çırpınışı gibi çırpınırlar, çırpındıkça da daha çok batarlar. Battıkça da çırpınışlar hızlanır ve bu süreç böylece bir süre devam ettikten sonra çırpınan kişi o bataklığın içinde yok olur gider.
İşte tıpkı bataklığa düşen insanın çırpınışı gibi, gücü elinde bulunduran kişilerde, zaman içinde yanlış kararlar aldıkları, yıprandıkları, kendisini destekleyenlerin adım adım uzaklaşmaya başladığını gördüklerinde, eğer kendilerinde iktidar hırsı oluşmamış, koltuk ihtirası belleklerine yer etmemiş ise, bu durumu anlayışla karşılarlar ve köşelerine çekilmek suretiyle iktidar gücünü seçmenlerin belirlediği oluşum ve anlayış doğrultusunda devrederler.
Demokrasilerde bu durum, seçmenlerin sandığa giderek oylarını ve görüşlerini belli etmesiyle ortaya çıkar.
Bizde de demokratik sistem var olduğu için, bu yola gidilmesi gerekir.
Ancak zaman zaman gücün ellerinden gittiğini görenlerin, bunu yeniden kazanabilmek için çeşitli yol ve yöntemlere başvurdukları görülmektedir.
Bunların son örneğini de, meslek kuruluşlarının ve bunlar içerisinde önemli bir yer alan baroların yapısı üzerinde değişikliğe gidilmeye kalkışılması hazırlıklarında görüyoruz.
Uzun yıllardır var olan ve demokratik ülkelerin ezici bir çoğunluğunda uygulanan sistemin değiştirilmesi suretiyle, baroların bölünerek yandaş barolar oluşturulması çabalarını medyaya yansıyan haberlerden hayret içinde izlemekteyiz.
Demokratik ülkelerde senin baron benim barom diye bir ayrımın olmadığı bilinmelidir.
Barolar yargının ayrılmaz bir parçasıdır.
Yargı bağımsızlığından söz edilebilmesi için, barolarında bağımsız olması zorunludur.
Eğer baroları, senin ya da benim barom diye bölmeye kalkışırsak, ya da şu görüşü destekleyen veya şu görüşe karşı olan barolar diye bölme yoluna gidersek, sonuç hiçte olumlu olmaz ve özelikle bağımsız yargının var olduğu yolundaki söylemlere büyük zararlar verir.
Baroların ve barolar birliğinin oluşumunda yapılmak istendiği medyaya yansıyan haberlerden öğrenilen çoklu baro sistemi, bu meslek kuruluşunu güçlendirmeyecek, aksine bu kuruluşa ve dolayısıyla hukuk sistemine büyük zararların oluşmasına sebebiyet verebilecektir.
Bu nedenle yol yakınken yanlıştan dönmek için sağduyunun devreye girmesi ve yanlışı yanlışla düzletme yerine yanlışı görür, doğruya doğru yol alınması gerektiği kanısındayız.
Eğer bu yapılır ve sağduyu egemen olursa, çoklu baro diye özetlenen baroların yapısındaki değişiklik ile ilgili yasal hazırlıktan vazgeçilir ve bu suretle doğruya yönelik adımlar atılmaya başlanırsa, bilinmelidir ki bu yolda emeği geçenler tarih sayfalarında önemli yer alacaklar ve isimleri unutulmayacaktır.
Gücün yeniden kazanılması için yanlış adımlar atılacağına, gücün neden kaybedilmekte olduğunun aranarak varılacak sonuca göre doğru adımlar atılması suretiyle hareket edildiği takdirde başarılı sonuçlar alınabilir.
Aksi halde bataklığa düşen, paniğe kapılan insanın durumu gibi çırpınılır, çırpındıkça da daha çok batılır.
Bu gerçek hatırdan uzak tutulmamalı, yanlıştan hızla dönülmek suretiyle doğruya yönelik adımlar atılmalıdır…
YORUMLAR