Yunan mitolojisi 1980’li yıllarda ilgimi çekmişti. 1989 yılında Harbiye’de bir süreliğine politikaya atılmıştım. Harbiye’nin tarihiyle ilgili araştırmalara başladım ve Defne Apollon Söylencesi’ni bulup bir sayfalık bir tanıtım broşüründe kullanmıştım. O günden bu yana çalışmalarım devam etti. Bu çalışmalarım sonucunda Doğa ve Tarih Beldesi Harbiye, Pembe Yapraklı Utanç Şafak: Daphne adlı iki amatör kitap da yayımladım.
Yunan mitolojisinden gerçekten çok etkilenmiştim. Bugün bile örneğin Tanrıların Masalları’nı okuyor ve inanç sistemimizle ilgili bazı kıyaslamalar yapıyorum.
2012 yılında Felsefe Edebiyat İlişkileri adlı bir sempozyum gerçekleştirmiştik. Felsefe meraklılarının ilgisi beni fazlasıyla cesaretlendirdi ve M.S 4. Yüzyılda, Süryanilerin kurduğu, ülkemizin birkaç felsefe okulundan biri olan Antakya Felsefe Okulu’nu canlandırma düşüncesine kapıldım. Son beş yılda onlarca felsefeciyi ağırladık. Felsefe toplantılarına ilgi azalmadan devam ediyor. Tabii ki bu da bize cesaret veriyor.
Geçtiğimiz günlerde Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. H. Haluk Erdem ile Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cemal Güzel, felsefe okulumuzda bu yılın ilk dersini verdiler. Hatay Tabip Odası ile ortaklaşa yaptığımız bu etkinliğe ilgi yine fazlaydı. Her ayın ikinci Cumartesi günü toplantılarımız devam edecek.
Geçtiğimiz hafta H. Haluk Erdem Hocamı Fakültesi’nde ziyaret ettim. Ardından, birlikte Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampusu’nda Prof. Dr. Cemal Güzel hocamızı ziyaret ettik. Söyleşimiz Antakya ve felsefe ağırlıklıydı.
Haluk Hocam bana iki kitap hediye etti. Birisi Shakspeare’in Pericles adlı bir tiyatro oyunu. Oyunda mekan Antakya, kahramanı da Antakya Kralı Antiochos. Henüz okumadım. Ama kısa zamanda okuyup tiyatro topluluğumuza sahneletmeye çalışacağım.
İkinci kitap Suriye’nin Tanrıçası. Samsatlı Lukainos’un eseri.
Lukanios çok farklı bir filozof. Onun Seçme Yazılar adlı yapıtı Milli Eğitim Bakanlığı’nın ünlü beyaz kaplı Klasikler Dizisi içinde Nurullah Ataç’ın çevirisi olarak yerini almıştı.
Yapıtta Lukainos Yunan tanrılarına dayalı olan inancın saçmalıklarını ortaya koyuyordu. Özellikle, Tanrılar Tanrısı Zeus ile kader Tanrıçaları arasındaki güç çelişkisine vurgu yapıyordu.
Samsatlı Lukianos Süryani asıllıdır. Aynı zamanda hiciv yazarıdır.
“Nüktesi ve alaycı doğası ile tanınır. Ona ait olduğu düşünülen günümüze kadar gelmiş seksen kadar eser bulunur. Aya yaρılan bir yolculuğu anlattığı ‘Gerçek Bir Hikaye’ adlı eseri, dünyadaki ilk bilim kurgu eseri kabul edilir.
Komagene İmparatorluğu sınırlarında kalan, sonraları ise Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilerek Suriye eyaletinin bir parçası yaρılan, bugün Adıyaman ili sınırlarında kalan Samosata’da yaklaşık olarak milattan sonra 125 yılında, orta halli işςi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Köklü bir Süryani yerleşimi olan Samosata’nın yerlisi idi, anadili Süryanice idi. Bir süre heykeltıraş dayısının yanında çalıştıktan sonra İyonya’da Yunan dili ve kültürünü öğrendi, özellikle Homeros ve Platon’un eserleri üzerine çalıştı.
Gençliğinde Antakya’ya gidip avukatlık yaρan Lukianos, daha sonra Atina’ya gitmiş ve sofist olmuştur. Kent kent gezip görüşlerini izleyicilere anlatan Lukianos, İtalya ve Galya’ya gitti. Bir göz hastalığı iςin gittiği Roma’da Platoncu filozof Nigrinos ile tanıştı. 2. yüzyılın ikinci yarısında Atina’ya yerleşti. Sofistliği bırakarak Helen entelektüel yaşamı hakkında eleştirel, nükteli eserler yazdı. Bütün filozofları ve mitolojik paganizmi eleştirdi.” ( www.sozkimin.com)
Halikarnas Balıkçısı’nın Anadolu Efsaneleri ve Anadolu Tanrıları adlı yapıtlarını defalarca okumuşum. Balıkçı, Yunan mitolojisinin Anadolu’dan kaynaklandığını öne sürer ve Yunan Tanrılarının aslında Anadolu Tanrıları olduğuna vurgu yapar.
Uygarlık Anadolu’da doğdu. Ve Antakya kadim bir Anadolu kentidir.
YORUMLAR