Ortadoğu’yu yeniden şekillendirebilmek için emperyalist devletlerin hazırladığı proje doğrultusunda Irak’ta Saddam rejimi sonlandırılmış ve Irak parçalara bölünmek suretiyle, hedefin birinci aşaması tamamlanmış idi.
İşte bu bağlamda Kuzey Irak’ta kürtlerin yönetiminde bir “ Kuzey ırak özerk ” bölgesinin yaratılması için adımlar atılmaya başlanmıştı..
Hatırlanacağı üzere bunun gerçekleşebilmesi için öncelikle “uçuşa yasak bölge” ihtas edilmiş ve bunu izleyen günlerde de “çekiç güç” oluşturulmuş idi.
Temeli atmak ve binayı inşa etmekle de sorunun çözülmesi tamamlanmayacağından bunu hayatta tutacak olan ekonomik desteğe de büyük ihtiyaç olduğu bilinen bir gerçektir.
Bu ekonomik destekte ne yazık ki önemli ölçüde tarafımızdan sağlandı.
Başlangıçta hiçbir maddi gücü olmayan Barzani ve aşiretine yaşamları için gereken ekonomik desteğin sağlanmasından, Barzaniye kırmızı pasaport verilmesinden sonra, adım adım Kuzey Irak’taki oluşum, Irak yönetiminden ödünler almaya ,zaman zamanda kendilerinin de kabul ettiği anayasanın dışına çıkarak bazı hakları elde etmeye yada gasp etmeye başladı.
Sonunda öyle bir duruma gelindi ki; Kuzey Irak yönetimi ile ülkemiz arasındaki ticari alışverişler ve ilişkiler çok önemli boyuta ulaştı.
Bu ilişkiler zaman içerisinde bir Arap saçına dönüşecek biçimde girdili, çıktılı oldu. Ekonomistlerin açıkladığına göre, şuanda bu ilişkileri çözmek ve kimin elinin kimin cebinde olduğunu anlamak zor ve hatta imkânsız imiş.
Böylece Kuzey Irak’taki aşiret lideri Barzani tamamen güçlenmiş, basit bir anlatımla palazlanmış, kendine bir güven gelmiş olduğundan geçtiğimiz aylarda “referandum” kararını açıklama yoluna gitti.
Barzani’nin bu “referandum kararı” birçok ülkede tepki ile karşılandı. Açıktan destek veren tek ülke İsrail oldu. ABD ise bir yandan karşı çıktığını açıkça ifade ederken, gizliden referanduma destek verdiği izlenimi uyandıran tutum ve davranış içerisine girdi.
Türkiye’de referandum kararına karşı olduğunu yetkililerin ağızlarından tüm dünyaya duyurdu. Barzani uyarıldı, ama buna rağmen 25 Eylül’de referandum geçekleştirildi.
Şimdi bu referandum geçekleştiğine göre, “eğer Barzani referandum kararından dönmez ise her türlü tepkiyi göstereceğiz, her türlü yaptırım kararını alacağız. Barzani’nin tüm para musluklarını kapatmak suretiyle onu nefes alamaz durumda bırakacağız” anlamına gelen sözlerin ve açıklamaların uygulanması gerekmektedir.
Ancak aradan geçen günlere rağmen yapılacağı açıklanan yaptırımların söylemden ibaret kaldığı ve uygulamaya konulmadığı görülmektedir.
“Habur sınır kapısının ve akaryakıt vanasının kapatılması yolundaki söylemler bugüne kadar hayata geçirilememiştir. Yine ticari ilişkiler sonlandırılmamış, Barzani ve yönetiminin Türkiye’de bulunan şirketlerine bir şey yapılmamış, mal varlıklarının dondurulması yoluna gidilmemiş, uçak seferleri ve giriş çıkışlar durdurulmamıştır…”
Görünen o ki Barzani’ye karşı söylenen sözlerin yaşama geçirilmesi için zaman gerekecektir. Bu zaman dilimi içerisinde yaptırımların ne ölçüde gerçekleşeceğini hep birlikte göreceğiz.
Barzani’nin referandum kararı sonrası gerek ülkemizin ve gerekse Irak yönetimi ile komşu İran’ın atacağı adımlar, alacağı kararlar, uygulamaya geçireceği yaptırımlar büyük bir önem taşıyacaktır.
Bize göre Barzani yönetimi kısa sürede bağımsızlık ilanı yoluna gidemeyecek, Barzani’ye karşı uygulamaya konulacağı söylenen yaptırımlarda tam anlamıyla yaşama geçirilemeyecektir.
Merak ediyoruz daha kaç kere “yanılmışız denilecek ve bu yanılmaların bedeli kim tarafından ödenecek?..”
[email protected]
YORUMLAR