Bugünü saymazsak, seçmenler tam dört gün sonra, beşinci günün başında kurulacak olan sandıklara giderek oylarını kullanmak suretiyle yerel yöneticilerini seçecekler.
Elli milyonu aşkın seçmen, demokrasinin kuralları içerisinde sandığa giderek oylarını kullanarak yerel yöneticilerini seçecekleri için, ortada devletin devamlılığının, bir ulusun varlığının devam etmesini sağlayacak olan sonuçların meydana gelmesini gerektirecek hiçbir neden ve gerekçe yoktur.
Durumun böyle olduğu bilindiği halde, ortaya bir “beka” sorunu atılmak suretiyle seçim sonuçlarının başka yönlere çekilmesi gibi bir halin yaratılmaya çalışıldığı gözlemlenmektedir.
Oysaki gerçek anlamda bir “beka” sorunu mevcut değildir.
Ancak “beka”dan anlaşılmak istenen başka hususlar söz konusu ise, bunun değerlendirmesi elbette ki seçmenler tarafından yapılacaktır.
Eğer; koltuğu bırakmamak ya da oturulmakta olan koltuğa bir kez daha yeniden sahip olabilmek “ beka” ise,
Eğer; ülkenin tek adam anlayışı ile ve kararnamelerle yönetilmesine devam etmek istenmesi arzusu “beka” ise,
Eğer; ülkede tarımın, hayvancılığın bitirilmesi politikasının devam ettirilmesi, dışa bağımlığı bir ekonomik düzenin devamının sağlanması, üretim yerine tüketim ekonomisinin sürdürülebilmesi yolunda gerekli adımların atılmasını devam ettirmek “beka” ise,
Eğer; rant esasına dayalı bir imar politikasının sürdürülmesi suretiyle ülkenin en zengin, en verimli alanlarının imara açılmasının devam ettirilmesi “beka” ise,
Eğer; tank- palet fabrikasının özelleştirilme adı ile satılması ya da işletme hakkının belli bir süre için devredilmesi ya da bu işletmenin kiraya verilmesi suretiyle başkaları tarafından, örneğin yabancı bir devlet tarafından kullanmasının sağlanması “beka” ise,
Eğer; liyakat yerine kadrolaşmaya gidilmesine olur verme, medyada tekelleşmenin ve tek sesliliğin oluşmasını sağlamak, düşünce ve görüşleri serbestçe açıklayabilme imkânının kısıtlanması yolunda bir politika üretilmesi “beka” ise
Eğer; açlık sınırı içerisinde olanların hakça, eşit ve insanca bir yaşam koşullarına kavuşturulması yerine, bu sınırda bulunanların aynı koşullarda yaşama devam ettirilmesi “beka” ise.
Eğer; içinde bulunulan tehlikenin farkına varılmaması, bugüne kadar uyutulanların uykuya devam ettirilmesi gibi bir sonucun ortaya çıkmasının sağlanması “beka” ise,
Buna bir diyeceğimiz olamaz.
Elbette ki bu konuda kararı seçmen verecek.
Sandığa giderek amaçlanan “beka” sorunun var olup olmadığını düşünmek, değerlendirmek suretiyle oyunu kullanacaktır.
Eğer devletin devamlılığı, bir ulusun varlığını sürdürmesi ile ilgili olarak bir “beka” sorununun var olmadığı, 31 Mart seçimleri ile böyle bir tehlikenin oluşmasını ortaya çıkaracak bir durumun söz konusu olmadığı konusunda seçmen bir kanaate varırsa oyunu da buna göre kullanacaktır.
Böyle olunca, yani gerçek anlamda bir “beka” sorunu ile karşı karşıya kalınmadığı görülüp buna göre oylar kullanıldığında, Pazar günü yapılacak seçimde yerel yöneticiler seçilecekler, hak edenler, layık olanlar, seçmenin hür iradesi ile kazandıkları koltuğa oturacaklar.
Kimsenin var olmayan bir sorunu varmış gibi göstermek suretiyle seçmen iradesini etkilemeye ve bu iradeye ipotek koymaya hak ve yetkisinin olmadığı bilinmelidir. Zira demokrasinin uygulandığı ülkelerde hiç kimsenin ipotek koyma, seçmen iradesini haksız bir şekilde etkileme hak ve yetkisi söz konusu olamaz.
Gerek yerel yönetim kadrolarına talip olanlar ve gerekse bu kadroların belirlenmesinde oy kullanacak olanlar, bu hususları bildiği ve bu hususlara da yasaların emrettiği doğrultuda riayet ettikleri takdirde, önümüzdeki dönem için sağlıklı bir kadronun oluşacağına inanıyoruz.
Gerçek olmayan haberlerle seçmenin iradesini yönlendirmeye kalkışmak isteyenlerin şu gerçeği görmeleri gerekir: Artık uyku dönemi bitmiştir. Uyanış başlamıştır. Seçmen, gerçekleri görmek suretiyle oyunu ve kararını verme durumunda olduğunu bilme durumundadır.
Bu nedenle Pazar günkü seçimlere huzur içerisinde, demokrasinin kurum ve kuralarının ihlal edilmediği, koltuk sevdası ve aşkı için hareket etme yerine ülke yararı ve geleceği düşünülmek suretiyle sandık başına gidilmesi sağlandığı takdirde, bilinmelidir ki ülkemizi aydınlık, ama çok aydınlık günler bekleyecektir…
Yeter ki; bu bilince varılsın, gerçekler görülsün, tehlikenin farkına varılsın, ülke yararı ve geleceği düşünülerek hareket edilsin…