Yargıtay, Anayasa Mahkemesi’nin ikinci başvurusu üzerine verdiği ihlal kararını yine tanımadı.
Oysaki; anayasamızın 153. maddesi, herkesin bu karara uyması gerektiğini öngörmektedir.
153. maddeye göre, Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyma zorunluluğu vardır.
Anayasa Mahkemesi, Can Atalay’ın ikinci başvurusuna da ihlal yönünden karar verdi.
Şimdi şapkamızı önümüze koyup ona göre bir karar vermeliyiz.
Can Atalay, Hatay’dan milletvekili seçilmiştir, yeri meclistir. Buna rağmen, tutuklu kalması düşünülemez. Tutukluluğunun devamı yolunda verilecek karar açıkça bir hak ihlalidir.
Bunu bilmeyen, hukuku da tanımıyor demektir.
Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin ikinci kez verdiği hak ihlali kararında, ilk karara muhalif kalanlar da katılmışlardır.
Tüm bunları göz önünde tutarak, ortadaki hak ihlalini tanımayan siyasi partiler de, resmen anayasayı ihlal etme durumuna dahil olacaklardır.
Bu görüş doğrultusunda hareket eden CHP de, 14 Ocak 2024 tarihinde Tandoğan’da bir miting düzenleme kararı almıştır.
CHP miting ile yetinmemiş, tüm muhalefet partilerinin ortak çağrısı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni 9 Ocak’ta olağanüstü toplantıya çağırmıştır.
Bu arada Can Atalay’ın avukatları, üçüncü kez Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulundular.
Görünen o ki; olay Can Atalay davası olmaktan öte bir boyuta yöneliyor.
Hatay milletvekili Can Atalay cezaevinde yatarken, muhalefet de çeşitli yönlerden harekete geçerek sorunu çözmeye çalışıyor.
Anayasa Mahkemesi, kararına sahip çıkarken; anayasaya da sahip çıktığını açıkça ortaya koymuş oluyor.
Önümüzdeki günler oldukça gergin geçeceğe benziyor.
Bir yanda Anayasa Mahkemesi, öte yanda Yargıtay…
Bu mücadelede bakalım kim galip çıkacak.
Demokrasinin var olduğu ülkelerde anayasa da var olacağına göre, Anayasa Mahkemesi de varlığını sürdürecektir.
Bekleyeceğiz ve göreceğiz…