Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Volkan İcil
Volkan İcil

Bekleyerek çürümek mi, direnerek ayağa kalkmak mı?

İstanbul İl Başkanlığı’na dönük müdahale, iktidarın yıllardır adım adım ördüğü baskı düzeninin en çıplak halidir. Bugün olan biten, “tesadüfi bir saldırı” diye geçiştirilemeyecek kadar açıktır. Siyasetin alanı daraltılmakta, yurttaşın iradesi gasp edilmekte, ülke adım adım otoriter bir çemberin içine hapsedilmektedir.

AKP’nin 23 yılda ülkeye bıraktığı miras, yasaklar, tutuklamalar, baskılar ve korkudur.

Basına getirilen sansürler, gazetecilerin ve öğrencilerin hapislere doldurulması, muhaliflerin susturulması ve her türlü siyasal katılım kanalının kapatılması… Bütün bunlar ortadayken, hala bu iktidardan özgürlük, insan hakları ya da kardeşlik bekleyenler derhal bu hayalden uyanmalıdır. Çünkü ortada bir hayal değil, çıplak bir kabus vardır.

Burada mesele yalnızca bir partiye yönelmiş bir saldırı değildir. Saldırı, doğrudan halkın seçme ve seçilme hakkınadır. Siyasi alanı tırpanlayan her hamle, yalnızca Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi için değil, bütün bir halkın siyasetten dışlanması içindir. Bu, yalnızca bir seçim manevrası değil, toplumu susturma, örgütlenmeyi gayrimeşru ilan etme ve yurttaşı köleleştirme girişimidir.

Artık çıplak gerçeği görmek zorundayız. Türkiye bu tabloyla yol alamaz. Demokrasi, yalnızca sandığa gidip oy atmak değildir.

Örgütlenmek, söz söylemek, eleştirmek, meydanlarda olmak demektir. Eğer bunlar yasaklanıyor, şiddetle bastırılıyor, mahkeme salonlarında cezalandırılıyorsa, ortada ne demokrasi kalır ne de özgürlük.

Bugün “sessiz kalma” seçeneği diye bir şey yoktur. Sessiz kalan, bu düzenin ortağıdır. Türkiye ya korkunun karanlığında boğulacak ya da halkın mücadelesiyle aydınlığa çıkacaktır. Bekleyerek çürümek mi, direnerek ayağa kalkmak mı? İşte bugün önümüzde duran gerçek tercih budur.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER