Kaygısız bir geleceği hayal etmenin yolu var mı?
Günümüz dünyasını, üstesinden gelemediğimiz olayları ötelemenin yolu…
Tanımlayamadığımız yarım kalmışlıkları,
Tutunacak sözcüğü olmayan üstünkörü okumaları…
Hayatın nabzını yoklamanın çok ötesini hatta…
“Belki de gökyüzü, insanlardan uzak olduğu için bu kadar güzeldir.”i diye yazmış Exupéry
Uzaklık, adımlanmamış doğrusal bir çizgi olsaydı belki…
Bunca yaşanmışlığı yoklayan bir çizgi ne kadar uzağımızdaysa o kadar…
Yokluğu konuşmuyoruz bile
Değersizleşmeyi,
Bilgi kirliliğini ve çağın bize unutturduğu hemen her şey…
Küresel sözler, iklime dair konuşulanlar,
İmzası bol yazarlar, kurgusu bol uzmanlar…
“Çünkü acı, gidenin değil kalanın hikayesidir…” diye mırıldanıyor Zweig. “Ve hikayeler kalanlara aittir…”ii
Kavrayamadığımız yozlaşmayı sadece konuşuyoruz…
Bireyin zihnini kurcalayan kolaycı yer işaretlerini…
Çocuk işçiliğini…
İnsanlığın daralttığı patikaları, yok ettiği ormanları, bitip tükenmeyen hırsını…
Küresel şiddeti…
Hiçbir şey yerinden kımıldayamıyor sanki…
Sayfaların arasında gezinen cümleler bile…
İklim Faaliyet Takibi (CAT) adlı kuruluş analizinde, “Dünyanın küresel sıcaklıklarda hedeflenen 1,5 derecelik artışın çok ötesinde, 2,4 derecelik artışa doğru gittiğini” açıklıyor
Kanıksanmış bir yalnızlığı yakalamak mümkün mü?
Günümüz dünyasında üstesinden gelemediğimiz olayları ötelemek…
Kaygısız bir gelecek düşlemek…
Temiz suya erişimin, gıdaya erişimin olduğu bir coğrafyayı
Çocukların renkleri serpiştirdiği bir coğrafya…
Uluslararası Çevre ve Kalkınma Enstitüsü (IIED) ve Anti-Slavery International (Uluslararası Kölelik Karşıtlığı) tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, “iklim krizinin önümüzdeki yıllarda milyonlarca kişiyi modern kölelik ve insan kaçakçılığı riskiyle karşı karşıya bırakacağı belirtildi. Yayımlanan raporda, özellikle gençlerin iklim krizi nedeniyle çalışma alanlarının azaldığına dikkat çekilirken, kişilerin borçlarını ödemek için ise modern bir kölelik yaşadıkları aktarıldı…” iii
Belki hiçbir şey unutulmuyor,
Acı ve sevinç
Kayıplar özellikle
Yaşamın rengi, sesi, deneyimleri hiç unutulmuyor…
Steinbeck’in yazdığı gibi belki ;
“Otlara ve gizli çiçeklere çocukluğumda verdiğim adları hatırlıyorum. Kurbağaların nerelerde yaşayabileceğini, yazın kuşların saat kaçta uyandığını hatırlıyorum, ağaçların ve mevsimlerin kokusunu da; insanların görünüşünü, nasıl yürüdüğünü, hatta kokusunu bile hatırlıyorum…”iv
iKüçük Prens, Antoine de Saint-Exupéry, Çevirmen: Tomris Uyar , Cemal Süreya, Can Çocuk Yayınları
iiBilinmeyen Bir Kadının Mektubu, Stefan Zweig, Çevirmen: Ahmet Cemal, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
iiihttps://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/iklim-krizinin-carpici-etkisi-milyonlarca-kisiyi-kolelige-zorluyor-1870367
ivCennetin Doğusu, John Steinbeck; Çeviri: Roza Hakmen