Etraflarına sarılı plastikle
Asi Nehri’nin kronikleşen kirlilik sorununa çözüm bulmayı hedefleyen çalışma için nehir yatağına indirilen devasa beton boruların neden üzerlerine sarılı ‘plastikten’ arındırılmadığı merak ediliyor.
Üretimine 1868’de başlanan ve bugün gündelik yaşamın hemen her alanında karşımıza çıkan plastik, petrol rafinerilerinde kullanılan ham petrolün işlenmesi sonucu arta kalan malzemelerden elde ediliyor. Yapılan araştırmalara göre, yeryüzündeki petrolün %4’lük bir kısmı plastik üretimi için kullanılıyor. Ancak kullanıldıktan sonra atılan plastik torbalar, kaplar, paketler doğaya onarılmaz ölçüde zarar verse de, her sene dünyada 300 milyon ton plastik çöp üretilmeye devam ediliyor.
Bu kirlilikten özellikle de denizler çok etkileniyor. Samandağ sahillerine vuran kirin ve çöpün ağırlığını oluşturan plastikler de bundan kaynaklanıyor. Öyle ki, bugün denizlerde tahminen 140 milyon tona ulaşan ve her geçen gün daha da artan bir plastik kirliliğinden söz ediliyor. Ancak mevcut bu çöpün sadece %5’i kıyılara vuruyor, %15 kadarı da su üzerine çıkıyor. Her sene 100 bin civarında deniz canlısı ise bu kirlilik sebebiyle ölüyor.
-ELDEKİ-
14 kilometrelik uzunluğuyla Dünya’nın sayılı sahilleri arasında yer alan Samandağ sahillerinin yaşadığı sıkıntı da bu! Kirlilik… Doğada kaybolmayan ve deniz yaşamını ilk elden tehdit eden plastik noktasında özellikle de! Peki, Hatay’ın da kıyısında olduğu Akdeniz’in buna dair karnesi mi?
Dünyada, 192 kıyı ülkesinden okyanuslara her yıl 4.8 ile 12,7 milyon ton arasında plastik atılıyor. Akdeniz havzasında 4 metrekareye 1 atık düşüyor. Tüm dünyada denizleri ve deniz canlılarını tehdit eden mikroplastik taneciklerin Akdeniz havzasında bulunanlarının oranı yüzde 21 ile 54 arasında. Akdeniz’deki yüzen atıkların yüzde 96’sını plastikler oluşturuyor.
-NE YAPIYORUZ?-
Eldeki hikaye bu şekilde ilerlerken, Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin ‘çevre’ hassasiyeti noktasındaki çalışmasına ekli yanlışın toprağa gömülmeden telafi edilmesi gerektiğini söyleyen bir vatandaş şöyle konuştu:
“Aslında fark edilir bir şey değil. Zaten dikkatli bakmazsan göremiyorsun! Ama bakanların da o plastik kılıflara gözlerinin takıldığını düşünmüyorum. Hatta şöyle düşünüyordur çoğu… ‘Bak görüyor musun! Adamlar, beton kalıpları direk fabrikadan buraya getirmişler. Daha ne yapsınlar…’ Komik değil mi? Daha komik olanı, bu işin çevre adına yapılırken yaşanması aslında. Düşünün ki, bir zamanların Asi Nehri’ni yeniden canlandırmak için bu çalışmalar
hayata geçiriliyor. Bunca masraf, maliyet ve yorgunluk yaşanıyor. Ama gelin görün ki, bir noktada bir çuval inciri berbat ediyoruz. Çevreci belediyecilik yaparken, doğal malzemeyi, ona sarılı plastikle nehir yatağına gömüyoruz. Konuşurken güldüğüme bakmayın siz! Gülüyoruz ağlanacak halimize!
Ama ne olmuştur biliyor musunuz? İşçinin başında bir tane bile yetkili yoktur. Bu kontrolsüzlükle de yaşanan budur. Zaten hep böyle olmuştur. Dün de, bugün de, yarın da… Ama fark edip de değiştirirler inşallah! Fark edip de bu haliyle nehir yatağına gömmeye devam ederler mi peki? Burası Türkiye…”
-FARK ETMEDİK Mİ?-
Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘çevre’ noktasında gösterilen hassasiyetin bilincinde olan vatandaşlar, ufak gibi görünen bu ‘rahatsız’ edici detayın gözden kaçmış olabileceğine işaret ederken, “Düzeltilebilecek bir noktadayız. Beton bloklar toprağa gömülmeden ya da nehrin suları içinde kaybolmadan bu durum iyileştirilebilir” demeyi ihmal etmiyor. -Tamer Yazar-