Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bir Antakya Belgeseli: Depremin Gölgesinde Birlik ve Umut

Selen Karlıkaya’nın hazırladığı “Bir Antakya Belgeseli”, depremzede çocuklara destek olmak

Selen Karlıkaya’nın hazırladığı “Bir Antakya Belgeseli”, depremzede çocuklara destek olmak için çıktığı gönüllülük yolculuğunu ve Antakya’nın çokkültürlü yaşamını gözler önüne seriyor. Belgeselde Antakyalıların dayanışma ruhu ve deprem sonrası yaşanan zorluklar içten röportajlarla aktarılıyor.

Selen Karlıkaya, geçen yaz ablasıyla birlikte Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) desteğiyle Antakya’ya giderek depremzede çocuklara ders verdi. Bu süreçte yaptığı röportajlardan derlediği 7 dakikalık mini belgeseli izleyicilerle buluşturacak. Belgesel, depremle sarsılan Antakya’nın yaralarını sarmaya çalışan gönüllülerin ve yerel halkın hikâyelerini anlatıyor.

Karlıkaya, bu süreçte destek veren herkese teşekkür ederek, gönüllü olmak isteyenleri TEGV’nin internet sitesine davet etti.

“Antakya’m Gibi Yok”
Riyad Haytaoğlu, belgeselde Antakya’ya duyduğu sevgiyi şu sözlerle dile getiriyor:
“Antakya’m gibi yok. Yemin ederim sana yok.”

Sevinç Çelenk ise Antakyalı olmaktan gurur duyduğunu belirterek, şehrin kültürel zenginliklerine dikkat çekti:
“Her yerde Antakyalıyım derim. Havasına mı diyeyim, suyuna mı, yaşam tarzına mı, kültürüne mi? Bak, kaç millet, kaç din bir arada yaşıyoruz.”

Dayanışmanın Şehri Antakya
Antakya’nın farklı kültürleri barındıran zengin yapısı, Esin İyiel’in sözlerinde de kendini buluyor. Eczacı İyiel, şehirdeki hoşgörü ve samimiyetin altını çiziyor:
“Biz onların bayramlarını, onlar bizim bayramlarımızı kutlar. Aynı sofrada yemek yer, aynı apartmanda, aynı iş yerinde çalışırız.”

Bu birlikteliğin Antakya’ya büyük bir güç kattığını söyleyen İyiel, farklı inanç ve kültürlerden gelen insanların yıllardır dostça bir arada yaşadığını vurguladı.

Depremin Zor Anları
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli deprem, Antakya’da derin izler bıraktı. Ömer Eryılmaz, depremde işini kaybettiğini ve ardından TEGV ile yollarının kesiştiğini anlatıyor. Depremin yıkıcılığını şu sözlerle dile getirdi:
“Deprem demek çok iyimser olur. Anlatırken bile insanın gözleri doluyor.”

Gazeteci Sinan Seyfittinoğlu ise Dünya’nın ilk ışıklandırılan Kurtuluş Caddesi’nde doğup büyüdüğünü ve deprem anını ve sonrasında yaşananları çarpıcı bir şekilde aktardı:
“Sabah olmadı, gün aymadı. Yağmur, soğuk, elektrik yok, telefon yok… Arabalar yollarda ilerleyemedi çünkü binalar yollara akmıştı.”

Gazeteci olarak insanlara doğru bilgi vermenin en öncelikli iş olduğunu ve insanların buna ihtiyacı olduğunu belirten Seyfittinoğlu, “Felaket anında bir gazetecinin Bence birinci görevi halkı bilgilendirmek ve bilinçlendirmektir. Depremde bunun önemi 10 kat artıyor. Bir tane bile yanlış bilgiye yer yok. Çünkü insanların doğru bilgiye ihtiyacı var.”

Umut ve Dayanışma Devam Ediyor
Belgesel, depremle sarsılan Antakya’nın umudunu kaybetmeyen insanlarını ve dayanışma ruhunu yansıtarak izleyicilere güçlü bir mesaj veriyor. Selen Karlıkaya’nın belgeseli, yaşanmışlıklarla dolu bu kadim kente yeni bir ışık tutuyor.

Belgeselin tamamını bu linkten https://www.youtube.com/watch?v=AN_jvZuVZSU izleyebilirsiniz.