Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bir Kalem Susar Yerini bir başkası alır

Türkiye basınında araştırmacı gazeteciliğin

Türkiye basınında araştırmacı gazeteciliğin öncü ismi olarak kabul edilen Uğur Mumcu, bombalı bir suikastte hayatını kaybedeli 28 yıl oldu. 28. yıl adına bir yazı kaleme alan, Hataylı Akademisyen / Hukukçu Neval Oğan Balkız’ın sözleri, Uğur Mumcu’nun ‘Eğilmeden Bükülmeden’ adlı kitabından oldu…

Uğur Mumcu suikasti, Türkiye’nin faili meçhullerle özdeşleşen 1990’lı yıllarında gerçekleşen cinayetlerden sadece birisi. Her yıl “Adalet ve Demokrasi Haftası” adı altında 24-31 Ocak tarihlerinde düzenlenen etkinliklerle bu faili meçhul cinayetlere kurban giden aydın ve hukukçular anılıyor. Her yıl evinin önünde, arabasının patladığı yerde ve mezarı başında mumlar ve karanfillerle anılan Uğur Mumcu ise, bu yıl, pandemi koşullarında internet üzerinden anıldı.
Deutsche Welle Türkçe’den Hilal Köylü’ye konuşan Özge Mumcu Aybars, bu yıl herkese “Bir mum da sen yak” çağrısıyla ulaştıklarını ve tüm Uğur Mumcu dostlarından evlerinde bir mum yakmalarını istediklerini söyledi. Babasının gazetecilik ilkelerini yaşatmak için 1994’te kurulan Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nın Yönetim Kurulu üyeliği ve koordinatörlüğü görevlerini yürüten Özge Mumcu Aybars, babası öldürüldüğünde 11 yaşındaydı. Aybars, babasının öldürüldüğü 24 Ocak 1993 günü neler yaşadığını, bugün neler hissettiğini, babasını nasıl hatırladığını ve babasının ilkelerini yaşatmak için neler yaptığını anlattı.
Uğur Mumcu, hayatını kaybettikten sonra, suikaste dair 1999 yılına kadar dava açılmadı. 1999 yılına gelindiğinde, tanıkların ve sanıkların birbirine karıştığını, suikaste dair birçok ipucunun tahrip edildiğini anlatan Özge Mumcu Aybars, suikaste ilişkin soru işaretlerinin, aradan geçen 28 yılda halen var olmasına vurgu yapıyor. “Babam, benim için her zaman bir idol. Doğru bildiğini yazardı. Türkiye’de, herkesin eşit ve özgür yaşamasını isterdi” diyen Özge Mumcu Aybars, sözlerini, “Babam yaşasaydı, Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullardan çok mutsuz olurdu” diye konuştu.
-KORKUTAMAZ!-
Aradan geçen 28 sene adına konuşan isimlerden biri de, Hataylı Akademisyen / Hukukçu Neval Oğan Balkız oldu. Uğur Mumcu’nun “Eğilmeden Bükülmeden” adlı kitabından örnek veren Balkız, “Bir kalem susar, yerini bir başkası alır. Bu kalemler tükenmez. Ne kelepçeler, ne demir kapılar… Ne iddianameler ve hapis cezaları, bu kalemleri korkutamadı, bundan sonra da korkutamaz. Kalemler vardır, sömürünün, vurgunun zırhıdır. Kalemler vardır, özgürlüğün ve barışın silahıdır. Kalemler vardır, gençlerin idam kementlerinden kırılır atılırlar… Kalemler vardır, yılmadan, usanmadan, eğilmeden, bükülmeden yazar…”satırlarını hatırlattı.
Balkız, Türkiye basınında araştırmacı gazeteciliğin öncü ismi olarak kabul edilen Uğur Mumcu için şunları söyledi:
-EĞİLMEDEN!-
“Uğur Mumcu, anlattığı gibi bir kalemdi. ‘Eğilmeden, bükülmeden’ yaşadı ve ‘eğilip bükülmeden’ yazdı. Zekası, bilgisi, yurtsever aydın sorumluluğu ve üstün kavrayış yeteneğiyle bugünleri gördü. ‘Tarikat Siyaset Ticaret’ işbirliğinin, devleti ve sosyal yaşamı nasıl kapladığını, laiklik ilkesinin ortadan kaldırılmasının yaratacağı tehlikenin o günden bugüne varacağı boyutu anlattı. Düzenin ve dönemin ‘Suçlular Güçlüler’inin devletin kurum, kuruluş ve işleyişinde nasıl örgütlendiklerini, hukukun ‘bağımsızlığını ve tarafsızlığını’ yitirmesi durumunda, ‘adaletin, bir ideal durum ve bir özlem adı olarak kaldığında’, toplumsal barışın, eşit ve özgür bireylerden oluşan bir yurttaşlar toplumunun, demokratik bir toplumsal düzenin olmayacağını 12 Eylül Adaleti’ni yazarak anlattı!
Toplumsal vicdanın, bilinç ve hafıza erdemi olduğunu, bunu eyleme geçiren toplumların, ancak, ‘her türlü hak ve özgürlükleri yasal güvenceye alınmış, barış ve güven içinde, özgür, eşit insan onuruna yakışır koşullarda yaşayabileceklerini yılmadan, usanmadan, eğilmeden, bükülmeden anlattı, yazdı. Onun arabasına bombayı koyan Oğuz Demir, hala ve nedense, 28 yıldır yakalanamadı!
‘Kır Çiçekleri’ kitabında demişti ya hani… ‘Bugün, hiç yazı yazmasam diyorum. Gitsem bir dağ başına… Gitsem, kır çiçekleri toplasam… Bunları bir demet yapsam… Desem ki, bu çiçeğin adı Erdem, bunun Onur, bunun İnanç!”
Bugün, tüm kır çiçekleri, ‘eğilmez bükülmez’ korkusuz kalemin! Saygıyla…”
Tamer Yazar