Söylenceyi duymuşsunuzdur:
“Zeus’un oğlu ışık tanrısı Apollon, Taselya ırmağı (Defne Şelalesi) kenarında dolaşırken genç ve güzel bir kız görür. Babası ırmak tanrı, annesi orman tanrı olan bu güzel su perisinin adı Daphne’dir. Daphne, Apollon’un içinde arzular uyandırır, Daphne ile konuşmak ister. Fakat Daphne, ışık tanrısının içinden geçenleri anlamıştır. Bir tanrı ile konuşmanın hiç de iyi karşılanmayacağını bildiği için kaçmaya başlar. Apollon, Daphne’yi kovalar. Çapkın tanrı bir yandan da “kaçma, seni seviyorum.” diye bağırır. Daphne kaçmaya devam eder. Apollon’a gelince, bu su perisini mutlaka yakalamak istemektedir. Aralarındaki mesafe iyice kısalır ve bir an gelir ki Daphne, Apollon’un sıcak nefesini saçlarının arasında duyar. Artık kurtuluş olanağının kalmadığını anlayan güzel Daphne birden durur ve ayağı ile toprağı kazıyarak şöyle bağırır: “Ey toprak ana!.. Beni ört, beni sakla beni kurtar.” Bu içten yalvarış üzerine Daphne, organlarının ağırlaştığını, odunlaştığını hisseder. Göğsünü gri bir kabuk bağlar, kokulu saçları yapraklara dönüşür, kolları dallar halinde uzar, ayakları kök olup toprağın derinliklerine dalar. Güzel kokulu bir defne ağacı oluverir. Bu manzara karşısında şaşıran Apollon, Daphne’nin ağaç oluşunu üzüntüyle izler, sonra ona sarılır ve sert kabuklar altında hâlâ çarpmakta olan kalbinin sesini duyar. “Daphne!” der. Bundan sonra sen Apollon’un kutsal ağacı olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların başımın çelengi olacak. Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar, hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler, şarkılarda şiirlerde adımız yan yana geçecek.”
Bunun üzerine Daphne dallarını eğerek Apollon’u saygıyla selamlar.
Defne Belediye Başkanımız Sayın Dr. İbrahim Yaman’ın Hidro Tesisleri’nin yan tarafında yaptırdığı güzel düzenlemeyi görünce bu öyküyü anımsadım. Keşke sayın Başkanımız Defne Apollon Söylencesini sembolize eden rölyefin yan tarafına bu öyküyü de yerleştirseydi. Rölyef daha bir anlam kazanır diye düşünüyorum.
Uluslararası heykeltıraşımız Sayın Mehmet Aksoy’a yaptırılan Atatürk silüeti Hidro Atatürk Parkı’na ayrı ayrı bir zenginlik katmıştır. Bazen sosyal medyada, “Atatürk’e benzemiyor, değiştirelim.” benzeri haberler yayılıyor. Bu arkadaşlara diyorum ki, bu bir sanat yapıtıdır ve Mehmet Aksoy gibi büyük bir ustanın yapıtıdır. Başka bir şey söylemeye gerek yok sanırım.
Daha önce de yazmıştım, Defne ilçemizde, kültür- sanat adına güzel şeyler yapılıyor. İlçe adına özgün yazılar yazılıyor, özellikle Belediye Başkanımız Sayın Dr. İbrahim Yaman’ın öncülüğünde güçlü bir ekip, sevgi ile güzel işler kotarmanın yarışında.
Son elli yılda, Defne, çok şey yitirdi. Buna rağmen, Defne, cennet coğrafyasıyla, farklı uygarlıklardan beslenen kültür birikimiyle, dünyanın en eski yerleşim birimlerinden biri olma özelliğini koruyor. Defne’yi Defne yapan, Defne’ye ruhunu veren, Defne’nin kendine özgü kültürüdür, demokrat birikimidir, eşsiz coğrafyasıdır.
Defne, insanların barış kültürü içinde, sevgi ve dostluk ortamlarında bir arada yaşadıkları ender mekânlardan biri.
Karşı çıkanlar olsa da, Defne adının öncelikle kültür-sanat alanında öne çıkması, bence umut verici. Belediyecilik, çok yönlü hizmetlerin toplamı olarak pek çok projenin bütüncül olarak ele alınmasını gerektirir. Bu çerçevede kent kültürünün zenginleştirilmesi, kalıcılaştırılması için kültür ve sanat etkinlikleri yaşamsal bir öneme sahiptir. Bu bakımdan sayın başkanımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.
Antropolog Neval Çizgen “Kent ve Kültür” adlı yapıtında: “Kent imgesinden anlaşılan, o kentin güzel görünümüyle yaşam tarzıdır. Sokakları, caddeleri, parkları, heykelleri, kütüphaneleri, halkın bir arada bulunduğu mekânları, insanların giyim ve davranış biçimleri, kentin mimarisi bize bir görüş ve duyuş verir. Biz böylece bir kenti sever ve onunla bütünleşir veya ondan nefret ederiz. O kentin bizim içimizdeki izdüşümü, çağrışımları bizi aşka davet eder veya etmez. Bir kenti sevmek insanlarıyla, yaşam biçimiyle ilgilidir.” diyor.
Leonardo Renevolo, Avrupa kentlerinin 800-900 yıllık kentler olduğunu anlatıyor. “Kentler, severek yaşandığı için kenttirler, sevildikleri için de yaşarlar.” der.
Defne bizimdir. Defne’mizi seviyoruz. Defne’mizin tarihine, sanatına, kültürüne, eğitimine, çevresine, doğasına, mimarisine hizmet etmek temel görevimiz. Defne, ancak böyle bizim olur.
Dostlukla!
YORUMLAR