Bir kişi “kendi kendini” işe alamaz!

Hatay’dan Kilis’e, Şanlıurfa’dan İstanbul’a, ekonomik ve sosyal yönden tartışılmaya devam edilen Suriyeli Mülteciler kalabalığına eklenen son sorular ve cevaplar, Mülteciler Derneği’nden geldi. Dernek, Antakya özelinde Hatay’da da gündeme çok sık taşınan ‘işimizi elimizden alıyorlar’ sorgusunda durdu. İçişleri Bakanlığı’nın son açıklamaları ile tartışmalar azalmış olsa da, ‘sığınmacıların sınır dışı’ edilmesiyle ilgili tablo henüz duvardan indirilmedi. Bu […]

Hatay’dan Kilis’e, Şanlıurfa’dan İstanbul’a, ekonomik ve sosyal yönden tartışılmaya devam edilen Suriyeli Mülteciler kalabalığına eklenen son sorular ve cevaplar, Mülteciler Derneği’nden geldi. Dernek, Antakya özelinde Hatay’da da gündeme çok sık taşınan ‘işimizi elimizden alıyorlar’ sorgusunda durdu.

İçişleri Bakanlığı’nın son açıklamaları ile tartışmalar azalmış olsa da, ‘sığınmacıların sınır dışı’ edilmesiyle ilgili tablo henüz duvardan indirilmedi. Bu konudaki eleştiri ise oldukça net…
“Suriye iç savaşı belirli oranda sönümlenmiş görünse de, gerilim ve çatışma potansiyeli yüzünden, ülke, mültecilerin geri dönüşleri için hala güvenli bir noktada değil. Bu bakımdan, şekli ne olursa olsun, küresel güçlerin himayesinde ilan edilen ‘güvenli bölgeler’ mülteciler için henüz güvenli sayılamaz. Temel insan haklarının birinci şartı, can güvenliğidir. Dolayısıyla, zor kullanarak ya da mültecilerden ‘imza’ alarak Suriye’ye toplu geri göndermelerin yapılması, insan haklarına ve hukuka aykırıdır.”
-ÇALIŞMA İZNİ-
Mevcut tartışmanın bir diğer başlığı ise, ‘Sığınmacılar’ ve ekonomik yönden oluşturdukları ‘kayıtdışılık’! Bu durum, sık sık Hatay’ın da gündemine geliyor. Bu konuda oluşan sorulara cevaplar ise İstanbul merkezli olarak çalışmalarını sürdüren Mülteciler Derneği’nden.
“İşsiz birinin bir işte çalışabilmesi için, öncelikle onu işe alacak bir işveren bulması gereklidir. Bir kişinin, bir yerde eleman olarak çalışabilmesi, işverenin inisiyatifinde olan bir durumdur. Kimse, kendi kendini işe alamaz. Suriyeliler de dahil olmak üzere, Türkiye’de çalışmak isteyen yabancıların ‘çalışma izni’ olması zorunludur. Çalışma izni, işe girecek kişi tarafından değil, işveren tarafından alınır. Yabancı kişi nerede çalışacaksa, o kurumun sahibi, yabancı kişi adına çalışma izni çıkartır.
Yani işveren, kendi işyerinde yabancı eleman çalıştırmak istiyorsa, öncelikle Aile Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı internet sitesinden, bu kişi için ‘çalışma izni başvurusu’ yapması gereklidir. Çalışma izni çıkarabilmenin, hem işveren için hem de çalışacak kişi için belli şartları vardır. Kendi işyerinde yabancı bir personel çalıştırmak isteyen her işveren, buna karşılık 5 Türk Vatandaşı çalıştırmak zorundadır. Yani sadece yabancı işçilerin çalıştığı bir işyeri olamaz. 3 yabancı işçi çalıştırmak isteyen, hali hazırda 15 tane Türk Vatandaşını çalıştırıyor olmalıdır.
Çalışma izni başvurusu yapılan her yabancı için izin çıkması ise mümkün değildir. Bir şirketin neden yabancı bir personel çalıştırmak istediğini, izin alırken mantıklı bir şekilde ifade etmesi gerekir. İlgili personelin işle ilgili tecrübeleri ve sertifikaları, izin alma konusunda etkilidir. Ayrıca işverenin talep ettiği işçinin çalışma alanında eleman yetersizliği varsa (tekstil sektörü gibi), bu durumlarda da çalışma izni kabul edilir. Bir yabancı için alınan çalışma izni sadece o işyeri için 1 yıl süreyle geçerlidir. Yabancı kişi farklı bir işyerine geçerse, oradaki işveren tekrar çalışma izni başvurusu yapması gerekir.”
-KAÇAK İŞÇİ!-
Hatay ve diğer kentlerde, sosyal güvencesi olmadan, kaçak olarak çalıştırılan Suriyeli sayısını biliyor muyuz? Peki, bunu bilmek mümkün mü? Mülteciler Derneği’nin buna dair tespiti ise şöyle:
“Bir yabancı, kendi başına çalışma izni alamadığından dolayı, işverenin kendisine çalışma izni almasını talep eder. Çalışma izni almak için 372 lira harç ödemesi ve evrak işleri vardır. Bunu ödemek ve evrak işleriyle uğraşmak istemeyen işverenler, bu talebi geri çevirebilmektedir. Bunun yanında, bazı işverenler; sigorta primi ödemediği, düşük maaş ile çalıştırabildiği, yasal izin hakkı tanımadığı ve uzun mesai yaptırabildiği için kaçak işçileri tercih ediyor.
Eğer Suriyeliler yüzünden işsiz kaldığınızı düşünüyorsanız, bu, kaçak olarak çalışmak zorunda kalan Suriyeliler yüzünden değil, onları kaçak olarak çalıştıran işverenler yüzündendir. Sigortası olmayan ve piyasanın yarı fiyatına çalışmak zorunda kalan kişileri, işverenler istismar etmektedirler. Böyle bir durumla karşılaştığınızda, o işyerini şikayet edebilirsiniz. Çalışma izni alınarak çalıştırılan yabancılar ise yine işverenler tarafından tercih edildikleri için çalışabiliyorlar. Kimi çalıştırıp kimi çalıştırmayacağına işverenler kendileri karar verirler. Bunun sorumlusu, orada çalışan yabancılar olamaz.”
-KALICILAR MI?-
Bu soruya verilen cevap ise oldukça çarpıcı…
“Ülkesine dönmek isteyen mülteci nüfus hiç de az değil. Türkiye’ye sıkışıp kalmış olma hali, ekonomik krizin etkileri ve yükselen yabancı düşmanlığı, bu eğilimi daha da güçlendirdi. Fakat bu, Suriye’ye barış geldiğinde ve ülkede çöken alt yapı inşa edildiğinde mümkün olabilir. Süreç, yıllar alabilir. Bu gerçeği görmeyen her aceleci ve dayatmacı tutum, yeni hak ihlalleri ve yeni travmalar getirir. Öte yandan, Türkiye’de doğan mülteci sayısının 400 bine ulaştığı düşünüldüğünde, her koşulda dönmeyecek kalıcı bir nüfusun olduğunu da öngörmek gerekir. Dolayısıyla, sadece geri dönüşe odaklanmak yerine, ‘bir arada bir yaşama’ odaklanmak gerekir.” -Tamer Yazar-

Exit mobile version