Yersiz, zamansız ve inandırıcı hiçbir gerekçesinin bulunmadığı açıkça belli olan bir ortam içerisinde anayasa değişiklik paketi ile ilgili halk oylamasının yapılacağı gün giderek yaklaşmaktadır.
Demokrasi ile yöneltilen ülkelerde değişmez bir kural vardır. Bu kural, sıkıyönetimin veya OHAL’in yürürlükte olduğu ortamlarda anayasa yapılmaz veya anayasa değişikliği gündeme getirilmez. Bu bir değişmez ve vazgeçilmez kural olduğu halde bizde ne yazık ki toplumsal uzlaşı metni olan anayasa ile ilgili değişikliğin gerek gündeme getirilmesi ve gerekse oylamasının yapılması OHAL dönemine rastladı.
Bu nedenledir ki referandumda sandık başına gidilerek kullanılacak oyların tercihinde eşitlik ilkesinin varlığından söz etmek oldukça zor ve güçtür.
Kamuoyunun yaptığı değerlendirmelere göre de EVET yönünde oy kullanılmasını isteyenler bu yarışmaya peşinen önde başlamaktadırlar.
Durumun bu merkezde olması karşısında HAYIR yönünde oy kullanılmasını isteyenlerin, daha çok çalışması, daha çok çaba sarf etmesi ve seçmenleri uyarıcı, aydınlatıcı, onlara kullanacakları oy konusunda yön verici bir yol izlemelerini sağlayacak bilgileri verebilmeleri için gece- gündüz demeden kendilerine düşen yurttaşlık görevini yerine getirmeleri zorunluluğunun bilincine varmaları gerekir.
Yapılacak olan referandum EVET veya HAYIR yolunda oy kullanılması suretiyle ülkenin geleceğinin şekillenmesini sağlayacaktır.
HAYIR doğrultusunda oy kullanılmasını isteyenlerin gerekçeleri, EVET doğrultusunda oy kullanılmasını isteyenlerin gerekçelerinden daha kuvvetlidir.
Ancak bu gerekçelerin seçmene anlatılması, seçmenin ortaya konulan gerekçelerin doğruluğuna inandırılması zorunludur. Zira yapılacak olan referandum bir partiye ya da bir kişiye güven oyu verme yada vermeme amacına yönelik değildir.
Referandum bazılarına göre sistem, bazılarına göre ise rejim değişikliği sonucunu doğuracak ve böylece ülkenin yeniden şekillenmesinin yolunu açacak niteliktedir.
Parlamenter rejimin devamını, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ödünsüz uygulanmasını, bağımsız yargının her türlü müdahaleden uzak bir şekilde görevini hukukun üstünlüğü ilkesi doğrultusunda yerine getirmesini, tarafsız bir Cumhurbaşkanının var olmasını, partili bir Cumhurbaşkanın uygun görülmemesini, tüm yetkilerin tek elde toplanmasının ülkenin geleceği açısından büyük sakıncalar doğuracağını kabul edenler ,bu referandumda HAYIR oyu verilmesini sağlamak suretiyle oluşacak sakıncaların önüne set çekilmesi için üstün bir gayret sarf etmelidirler…
Bunun içinde sadece kendileri değil, sözlerinin ve nazlarının geçtiği kişileri de sandık başına götürmek ve oy kullanmalarını sağlamak için ellerinden geleni yapmalıdırlar.
Referandumda sandık başına gitmek, oy kullanmak bir yurttaşlık görevi ve aynı zamanda hakkıdır. Bu görevi yerine getirmeyenlerin, bu hakkı kullanmayanların, ülke geleceğinin şekillenmesinde söz sahibi olamamaları, olumsuzluklardan şikâyet edememeleri gerekir.
Sadece kendilerinin değil, ülkenin, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği ile ilgili konulara duyarsız kalanların, kendilerine düşen yurttaşlık görevini yerine getirmeyenlerin, banane, mühim değil, bir şey olmaz anlayışı ile hareket edenlerin, gelecekte oluşabilecek tüm sorunların ve olumsuzlukların ağır yükünün altında kalacakları, taşıyacakları vebalin ağırlığı ile ezilecekleri bilinmelidir.
Bir oydan bir şey çıkmaz, benim bir oyum ile mi ülkenin geleceği belirlenecek yolundaki anlayış, zaman içerisinde o ülkenin karanlığa gömülmesine neden olabilir.
Bu nedenle atı alan Üsküdar’ı geçmeden, ne yaptım, ne ettim diye feryat figan etmeden, yurttaşlık görevini yerine getirmek suretiyle, 16 Nisan’da sandık başına gitmek ve eşimizin, dostumuzun, komşularımızın sandık başına gitmesini sağlamak suretiyle başımızı yastığa huzur içerisinde koyabilmenin gereğini yerine getirmeli, gelecek kuşaklara karşı görevimizi yapmanın huzuru içerisinde olduğumuzu göstermeliyiz.
“Bir kez daha hatırlatıyoruz ,bir oydan ne çıkar denilmemelidir. Bir oydan çok şey çıkar. Bir oy ile ülke şekillenir, bir oy ile ülke karanlığa gömülür, yada aydınlığa erişir….”
nabiinal@hotmail.com