İdlib’de yaşanan son saldırının ardından, Ankara’nın, sığınmacıların Avrupa’ya geçişini adeta teşvik eden ‘sınırlarda denetimsizlik’ kararının ardından başlayan hareketlilik, ülke içinde birçok noktadan İstanbul’a doğru bir hareketlilik başlattı. Bir tarafta Hatay üzerinden Türkiye’ye girmeye çalışanlar, diğer tarafta Türkiye’den Edirne yoluyla çıkma telaşı…
Bugünlerde, Türkiye’nin her iki noktasında da ciddi bir hareketlilik yaşanıyor. Avrupa’da daha iyi bir hayat kurma hayaliyle kalabalığa karışanların bu iki adresinden biri Hatay, diğeri ise Edirne! Bir tarafta, Suriye’de 8 yılını dolduran iç savaşın son çatışma bölgesi İdlib’de sıkışan yüz binlerce sivilden kopanlar, sınır hattında kurulan yüzlerce derme çatma çadır içinde zor şartlarda yaşam savaşı verenler… Her türlü barınma, beslenme, ısınma ve güvenlik imkanından uzakta kalanlar… Diğer tarafta ise bu yaşamların yanı başındaki bir diğer adres, Edirne… Burası, Ankara’nın, sığınmacıların Avrupa’ya geçişini adeta teşvik eden ‘sınırlarda denetimsizlik’ kararının ardından başlayan hareketliliğin son adresi…
“Türkiye’de hayat çok zor abi. Kapıyı açmışlar! Ben de Almanya’ya gideceğim” diyor, 18 yaşındaki Afgan Muhammed. Ufak tefek bir genç. En fazla 15 gösteriyor. Hava soğuk. Üzerinde incecik bir mont var. Elindeyse küçük bir çanta ve bir de poşet. Çantasındaki üç, beş parça kıyafeti gösteriyor. Poşetin içindeyse, onu Yunanistan’a ulaştıracak yolculukta tok tutacağını umduğu birkaç atıştırmalık var. Yolculuğu kolay mı olacak, kaç gün sürecek, sınırı nasıl geçecek, bilmiyor.
Yaşananları izleyen BBC Muhabirinin şu tespiti ise dikkat çekici…
“İki Afgan takılıyor gözüme. Sınıra paralel bir tarlada ekili lahanaların başına oturmuş, çiğ çiğ yiyorlar. Çocukluğumdan beri lahana (kapuska) yemeyi reddedişimi anımsıyor ve kendimden utanıyorum.”
Bu arada, kaçakçıların, sınırda haber yapan gazetecilere verdiği bilgiler dikkat çekici. “Kişi başı 600 dolar veremeyen göçmenler, kıyılara değil, Edirne’ye yöneliyor.”
-GÜNEYDEYİZ!-
Avrupa’ya gitmek isteyen sığınmacılara Edirne’deki sınır kapılarını açan Ankara, ülkeden ayrılan göçmen sayısının 76 bini geçtiğini açıklarken, peki, Hatay’a sınır komşusu İdlib’de neler oluyor?
Suriye sınırının, İdlib merkezli en hareketli bölgesi, Hatay’ın Reyhanlı ilçesi. Buradaki askeri hareketlilik, dün de bugüne de devam ediyor. Günlük hayatın normal seyrinde devam ettiği Reyhanlı’da, artık iyice kanıksanan yoğun askeri hareketlilik ise çok dikkat çekmiyor. Ancak İdlib’deki son kanlı saldırıdan sonra, ilçedeki birçok ev ve işyerine Türk Bayrakları asılmış durumda. Saldırıdan büyük üzüntü duyduklarını söyleyen insanlar, artık bu krizin bir şekilde sona ermesi gerektiğini düşünüyor. Reyhanlı’da yaşayan ve ismini söylemek istemeyen bir vatandaş, ölen askerlerin kendi çocukları olduğunu belirterek, Türkiye’nin bu savaştan olumsuz etkilenmesini istemediklerini, bu nedenle de sorunun bir an önce çözülmesi gerektiğini dile getiriyor.
-ANLATILAN!-
Deutsche Welle Türkçe’den Felat Bozarslan haberine göre, Türkiye’de yaşayan ve Valilik’ten izin kâğıdı alan Suriyeliler, Cilvegözü’nü kullanarak Suriye’ye gidip gelebiliyor. Günlük ticaret yapmak için Suriye’ye gidip, gelen sivillerden biri, Ahmed Mustafa. Mustafa, İdlib’den çıktıktan sonra, yaklaşık 50 kilometrelik yolu kat ederek Bab El Hava Sınır Kapısı’na geliyor. Muhaliflerin kontrolündeki gümrükten geçen Mustafa, burada taksiye binerek, 2 kilometrelik tampon bölgeden geçip Cilvegözü Sınır Kapısı’na ulaşıyor. Cilvegözü sınırından, elinde valizlerle ve yürüyerek Türkiye’ye giren Mustafa, İdlib’den getirdiği çay ve sigara gibi malzemeleri Reyhanlı ve Hatay’da satarak geçimini sağlıyor. Suriye’de durumun gün geçtikçe kötüleştiğini söyleyen Mustafa, İdlib’de insanlık dramı yaşandığını belirtiyor. Sınırın öbür tarafında hayatın çok zor olduğunu söyleyen Mustafa, “Halk, rejim güçlerinin yeniden geri geleceği korkusunu yaşıyor. Şu anda çatışmalar devam ediyor. İmkanı olanlar, Türkiye sınırına doğru kaçıyor. Ancak Türkiye sınırındaki Atme Kampı da dolduğu için, nereye gideceklerini bilmiyorlar. İnsanlar çok huzursuz ve korkuyorlar. Bu nedenle, sınırın öbür tarafından boş bir ağaç bulup, onun altında yaşayanlar bile var” diyor.
-ADIM ADIM!-
Hatay’ın da gündeminden hiç düşmeyen, Suriye’nin 14 eyaletinden biri olan İdlib, ülkenin kuzeybatısında, Türkiye sınırında yer alıyor. İdlib; Harem, Cisr eş-Şuğur, eyaletle aynı adı taşıyan İdlib, Ariha ve Maarat El Numan şehirlerinden oluşuyor. 2011 yılında savaş öncesinde yapılan sayımda, eyaletin nüfusu 1,5 milyon çıkmıştı. Ancak savaş döneminde, gerek buradan kaçanlar gerekse de buraya başka yerlerden yerleştirilenler olması nedeniyle, nüfus ve demografik yapısında değişiklikler olduğu tahmin ediliyor.
-NELER OLDU?
İdlib, 2011 yılında hükümet karşıtı protestolarla başlayan, ancak birkaç aylık bir süre içerisinde silahlı mücadeleyle iç savaşa dönüşen karışıklıkta en önemli yerlerden birisi. İlk etapta Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) kontrolüne geçen İdlib eyaletinin büyük bir bölümü, daha sonra hükümet tarafından geri alındı.
2015 yılında ise El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’nin kontrolüne giren İdlib, bu tarihten sonra, özellikle cihatçı örgütlerin en güçlü olduğu yerler arasında yer aldı.
Suriye ordusunun kontrolünü tamamen kaybetmesi ve ülkenin diğer yerlerindeki çatışmalara odaklanmasıyla birlikte, o tarihten bu yana da eyaletin önemli kısmı cihatçı grupların kontrolü altında bulunuyor. Cihatçı gruplar, bir dönem kendi aralarında da güç mücadelesi nedeniyle çatışmaya girdi. 2019 başından bu yana ise eyaletin önemli bir bölümüne El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) hakimiyet kurdu. Eyaletin sınıra yakın kısımları ise Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu tarafından kontrol ediliyor.
İdlib, son birkaç yıldır; Halep, Doğu Guta, Duma ve Hama gibi yerlerde silahlı grupların kontrolü hükümete geri vermek için yaptıkları anlaşmalar kapsamında, silahlarıyla birlikte ayrılmalarına izin verilen savaşçıların da getirildiği bir yer oldu.
ABD Savunma Bakanlığı, Temmuz 2019’da yaptığı bir açıklamada, İdlib’de “20-30 bin civarında terörist” bulunduğunu belirtti. ABD’nin Orta Doğu’dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Michael Mulroy da, İdlib’i, “dünyada el Kaide müttefiklerinin en büyük toplanma alanı” olarak nitelendirdi.
Rusya da, İdlib’deki El Kaide bağlantılı savaşçıların sayısının 25 bin civarında veriyor.
-ŞU AN!-
Suriye’deki iç savaşın başından bu yana zıt grupları destekleyen Rusya ve Türkiye arasında 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından yoğunlaşan görüşmeler, Suriye açısından da önemli sonuçlar doğurdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Mayıs 2017’de Soçi’de yaptıkları görüşmede, harita üzerinde, Suriye’deki dört noktada çatışmasızlık bölgelerinin kurulmasına karar verildi. Bu bölgelerden birisi de İdlib’di.
Diğer bölgeler; Dera, Doğu Guta ve Hama, Suriye hükümetinin kontrolü altına geçti. Bu bölgelerden çıkarılan savaşçıların yerleştirildiği İdlib, halen büyük oranda Suriye hükümetinin kontrolü dışında kalan tek çatışmasızlık bölgesi.
Eylül 2018’de ise İdlib konusundaki diplomatik süreç hızlandı. Suriye ordusunun buraya yönelik bir operasyon başlatmayı planlamasının ardından, Putin ile Erdoğan bir araya gelerek, İdlib’de silahlardan arındırılmış bir bölge kurulması konusunda anlaşmaya vardı ve hükümet de planladığı operasyonu erteledi. Anlaşma kapsamında, silahlı örgütler ile Suriye ordusu arasındaki temas hattında 15-20 kilometre genişliğinde silahtan arındırılmış bir bölge kuruldu ve silahlı örgütler ağır silahlarını çekti. Rusya ayrıca, Türkiye’nin, “ılımlı muhalifler ile teröristleri birbirinden ayrıştırmayı” taahhüt ettiğini açıkladı.
Türkiye, İdlib’de 12 askeri gözlem noktası oluşturdu. Tarafların çatışmaya girmesini engellemek amacıyla, Rusya da buraya askeri noktalar yerleştirdi. Ayrıca, İdlib’in hava sahası da Rus Hava Kuvvetleri tarafından kontrol edilmeye başlandı. Taraflar arasında çatışma yaşanmaması için, Rusya’nın koordine ettiği bir mekanizma da geliştirildi. Buna göre, Suriye ve Türkiye, askerlerinin nerelerde bulunduğunu ve hangi yollardan geçiş yaptıklarını birbirlerine Rusya üzerinden bildirecekti.
2019’un ikinci yarısında, İdlib’deki çatışmalar daha da arttı. Putin, Ağustos ayında Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından, İdlib’deki “teröristlerin ortadan kaldırılması için” anlaşma sağladıklarını söyledi. Ekim ayı sonunda, Suriye ordusu İdlib’e yeni bir operasyon başlattı. Operasyonun kapsamı, Aralık ayında doğuda ve güneyde genişletilerek, adının “İdlib Şafağı” olduğu duyuruldu. Operasyonlara, Rusya da havadan destek verdi.
Putin ve Erdoğan, 8 Ocak’ta, İstanbul’da TürkAkım Projesi’nin açılışı için bir araya geldiğinde, İdlib’de ateşkes için yeni bir uzlaşıya varıldığını açıkladı. Ancak ateşkes, sahada uygulanmadı. Kasım ayından bu yana yüz binlerce kişi, İdlib’deki çatışmalardan, Hatay sınır bölgesine kaçtı. Şu an Türkiye sınırındaki çadır kentlerde 1 milyona yakın Suriyeli kalıyor.
-ELDEKİ!-
Türkiye, İdlib bölgesindeki askeri takviyelerini, Hatay’ın Cilvegözü sınır kapısından geçirip, Sarmada ve İdlib şehri üzerinden ulaştırıyor.
Türkiye, iki hafta önce, sabah saatlerinde, Suriye ordusunun top atışıyla, takviye birlikleri taşıyan konvoyu hedef aldığını açıkladı. Sarakib’in batısında Türkiye’nin kurduğu kontrol noktaları da Suriye ordusu tarafından hedef alındı. Rusya, Türkiye’nin askerlerinin hareketini kendisine bildirmediğini söyledi. Suriye hükümeti, son haftalarda Rusya’nın hava desteğiyle ilerleyişini sürdürdü. Suriye ordusu, kısa bir süre önce İdlib şehrinin güneyinde, Lazkiye-Halep arasındaki M4 karayolu ile Şam-Halep arasındaki M5 karayolunun kesişme noktasındaki kritik Serakib kentini ele geçirdi. Ancak muhalifler, geniş çaplı bir operasyon başlatarak Serakib kentine tekrar girdi.
Bugün itibariyle, Suriye ordusu, M5 karayolunun çok büyük bir bölümünün kontrolünü de yeniden ele almış durumda. Türkiye’nin bu bölgedeki bazı gözlem noktaları ise hükümetin kontrolü altına geçen yerlerde kaldı.
Bu bölgede, Türkiye’nin yanı sıra, İran ve Rusya’nın da gözlem noktaları bulunuyor.
Suriye ordusu açısından bir diğer kritik nokta da, Cisr eş-Şuğur. Türkiye’nin askeri gözlem noktasının bulunduğu bu kente de zaman zaman hava operasyonu düzenleniyor. Bu kent, M4 karayolunun güvenliğinin sağlanması açısından büyük önem taşıyor.
-BİR GÜN!-
Yaşananların yorgunluğunda duran ve yaşanan savaşta birçok akrabasını yitiren, uzun zamandır Hatay’da yaşayan bir Suriyeli bitirsin bugünü…
“Hatay’dan Suriye’ye bakınca, yitip giden ülkemi görüyorum. Suriye’deki çadırlarda kalanlar ise Hatay’a bakınca, umudu ve birkaç adım ötedeki özgürlüğü görüyor. Bir gün, buradaki umudu ve özgürlüğü ülkeme götürmek ve darmadağın olan yaşamımızı toparlamak istiyorum. Duam bu, umudum bu, hayalim de… Korkmasınlar! Kalıcı değilim! Hiç olmadım ki… Hiç olamadım ki…” -Tamer Yazar-