Bir tarafta çöp kamyonu!
Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Hatay Büyükşehir Belediyesi arasında ‘yıkım izni’ başlığında yaşandığı iddia edilen ‘anlaşmazlık’ daha ne kadar sürer diye soranların Antakya’sında, trafiğe kapalı Saray Caddesi, kapısına ‘KAPALIYIZ’ tabelası asıp asmama konusunda tereddüt yaşıyor! Yaşarken de, yerel idarecilerin kenti temizleme çabasından damlayan ‘şehircilik kültürünü’ tartışıyor!
Antakya, henüz, Numbeo kirlilik endeksi içinde sıralanan şehirler arasında değil! Peki, nedir bu bahse konu ‘kirlilik’ endeksi? Numbeo; Dünya genelinde, şehirler ve ülkeler hakkında kullanıcılar tarafından sunulan verilerle oluşturulan bir veri tabanı. Hayat pahalılığı, konut fiyatları, sağlık hizmetleri, trafik, suç ve kirlilik gibi yaşam koşulları noktasında ‘şehirler arasında kıyaslama’ yapabilme olanağı sunan Numbeo veri tabanında 442.290 kullanıcı tarafından girilen 6.908 şehir hakkında 4.125.933 veri bulunuyor. Tabi Antakya özelinde bizleri ilgilendiren kısım, şehircilik kültürü ve kirlilik başlıkları!
265 şehrin yer aldığı son kirlilik endeksi listesine; Türkiye’den Ankara (Kirlilik Endeksi: 73,66), İstanbul (Kirlilik Endeksi: 67.11) ve İzmir (Kirlilik Endeksi: 62,75) girmiş. Antakya mı? Henüz, Numbeo kirlilik endeksi içinde sıralanan şehirler arasında değil! Peki, eldeki tablomuz, ‘kir’ ve ‘şehircilik’ kalitesi adına bizi liste dışında tutsa da, ‘idare eder’ mi?
-VAKIFLAR-
Yıkıldı-yıkılacak derken, yürütmeyi durdurma kararının tartışmasında ‘yıkım’ finali ile yoluna devam eden Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait İşhanı için aylar süren bekleyiş, yerini bir başka ‘bekleyişe’ bıraktı. Ancak sürecin sonuna ekli bu ‘bekleyişin’ nedeni henüz kimse tarafından bilinmiyor. İfade edilen ise oldukça net! Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Hatay Büyükşehir Belediyesi arasında ‘yıkım izni’ başlığında yaşandığı iddia edilen bir anlaşmazlık, ki o anlaşmazlık da, ‘yeşil alan olsun mu olmasın mı?’ sorusunda takılı kalmış durumda! Şu ana kadar her iki kurum da, kamuoyuna yansıyan bu ‘bekleyiş’ için her hangi bir açıklama yapmadı ve tarafını netleştirme adına resmi bir duruş sergilemedi. Ancak Antakyalılar, kentin en can alıcı noktasında yer alan bina için durumu netleştirmesi gereken tarafın Vakıflar olduğu konusunda ısrarcı.
-BÖYLE DEĞİL!-
Bir vatandaşın buna dair söyledikleri oldukça net, oldukça çarpıcı: “Geçen gün sokağın girişinde kahve içiyoruz arkadaşlarla. Burası hem meydana, hem şehrin kendisine, hem de nehrin şehirle buluştuğu detaylara hakim bir yer. Dibimizde, otel olacakmış sanırım, bir bina inşaat çalışması… Gürültüler müthiş! Hadi onu geçtik, ki şehre yatırım! Hemen karşısında başka bir bina. Etrafı çepeçevre tentelerle kapatılmış. Sokağın girişi öylesine dar ki, sabah kahvesini yudumlarken, araçlarla insanların o dar arayı kavgasız bir şekilde kullanmalarına tanık olduk. Ama hepsinden öte bir tanesi var ki… Hani, Allah’lık bir durum derler ya, ondan! Çöp kamyonu! Üstü açık bir çöp kamyonu… Oturduğumuz masanın hemen yanı başından teğet geçti bizleri! Hani ‘burası Türkiye’ diyeceğim ama… Böyle de bir ülke olmak istemiyoruz açıkçası! Böylesine bir temizlik çabasına alkış tutmak istemiyoruz! Yakışmıyor burada yaşananlar, bunu söylemek istiyorum. Buradaki karmaşa, bu kent adına berbat kartpostallar yaratıyor. Tamam, işler bir şekilde yürümeli ama… Böyle değil! Hizmet yapmanın daha görsel, daha estetik yolları var. Ne, diye sormasınlar! Bir zahmet bunu da kendileri düşünsünler! Ama bir an önce düşünsünler. Çünkü bu kente misafir gelenlerin karşılaştığı bu kent manzarası hiç hoş değil.” -Tamer Yazar-