Diğer tarafta biriktirdiği sorular!
“İngiltere’nin dünyadaki belirgin vasfı, sömürü düzeninin temelini oluşturmasıdır” diyen Çalışkan, İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in ölümüne işaret ettiği değerlendirmesinde, “Buradaki durum, ölen kişinin şahsından ziyade; bir asır boyu çektirdikleri, ezdiği, üzdüğü, sömürdüğü, kan ve gözyaşına neden olduğu ülkeler, kabarık suç tarihi ve sömürgecilik tarihinin özetidir” dedi.
İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in hayatını kaybetmesinin ardından, hükümdarlık rolü Kraliçe’nin en büyük oğlu Charles’a geçti ama, hem ülkede hem de başka coğrafyalarda, İngiliz sömürgeciliği ile ‘kraliyete ne kadar ihtiyacımız var’ başlıkları ön plana çıktı.
Konuyu, “Kraliçenin cenazesinden Türkiye’ye yansıyanlar” noktasında ele alan isim, Saadet Partisi Genel İdare Kurulu üyesi, Partinin Hatay’daki önemli ve güçlü ismi Doç. Dr. Necmettin Çalışkan oldu. Çalışkan, konuya ilişkin tespitlerini ve yorumlarını ara başlıklar halinde şöyle dile getirdi:
-DEMOKRASİ!-
İngiltere, her ne kadar demokratik bir ülke olsa da kraliçe, yönetimde en etkin kişiydi. Başbakan görevlendirme, hükümeti göreve başlatma, bakanların onayı ve birçok bürokratik atama, kral/kraliçenin onayı ile gerçekleşiyor. Yani piyasaya/kamuoyuna sunmaya çalıştıkları “prestij açısından sembolik görev” imajı verseler de İngiltere’nin krallıkla yönetilmesi fiili bir durumdur.
Yabancı ülke liderlerinin muhatabı, kraliçedir. Görüşmeler, genelde kraliçenin malikanesinde gerçekleşir. Devlet adamlarının kraliçeyle görüşmelerinde verilen fotoğrafta, “bir at ve yanında terbiyecisi” bulunur. “Buradaki fotoğrafta verilen mesaj nedir” sorusu sorulmaz!
-ASIL SORULAR!-
Güneşin batmadığı ülke tanımlamasıyla, İngiltere’nin, dünya siyasetine yön verdiği, ama elini bizzat pis işlere direk sokmadığı biliniyor. İngiltere’nin; kirli siyasi manevralarla, perde arkası gücüyle emri altında tuttuğu Amerika’yla, çıkarına uygun hareket ettiği de bilinen bir gerçektir. Bizler ise yıllarca kraliyet ailesi haberleri ve dedikodularıyla oyalandık. Prenses Diana, Dodi el-Fayed, geçirdiği trafik kazası ve meçhul ölümü… Ardından Prens Charles Müslüman oldu mu, olmadı mı?
-TARTIŞMA!-
İngiliz Milletler Topluluğu’na bağlı 15 ülke bulunmaktadır. Bunlar; Antigua ve Barbuda, Avustralya, Belize, Kanada, Grenada, Jamaika, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine, Saint Kitts ve Nevis, Saint Lucia, Saint Vincent ve Grenadinler, Solomon Adaları, Bahamalar, Tuvalu ve Birleşik Krallık’tır
İngiltere’nin dünya siyasetine etkisi ve manevraları, onu önemli ve güçlü hale getiriyor. Ancak kraliçenin cenazesi daha kaldırılmadan İskoçya, İrlanda gibi yerlerden çatlak sesler çıkmaya başladı bile. Görünen o ki, İngilizler İmparatorluğunda bağımsızlık taleplerinin sesi yükselecek. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden uzaklaşması da bu süreci hızlandırabilir. Evet, yeni kralı büyük problemler bekliyor…
-SÖMÜRGE GEÇMİŞİ!-
İngiltere’nin dünyadaki belirgin vasfı, sömürü düzeninin temelini oluşturmasıdır. Afrika’da açlıktan ölenlerin kaynaklarını sömürmesi, Ortadoğu’da döktüğü kan, Hindistan alt kıtasında yaptıkları kaos, kriz ve işledikleri insanlık suçları hala zihinlerde. Tarih boyu yaptıklarının hesabı bugüne kadar sorulmadı. İşlediği cürüm ve kabarık suç dosyasına ilişkin bir araştırma yapılıp, sağlam bilgiler ortaya konsa bile, uluslararası arenadaki gücü sayesinde ne bunu yayınlayabilecek medya ne hesap sorabilecek güç ne de tazminat talebinde bulunabilecek bir irade yok. İngiltere’nin bu cinayetleri bugün de devam ediyor ve maalesef edecek gibi de görünüyor. Böyle bir durumda bize düşen, kral-kraliçenin saray şatafatlarına, süslü laflarına kanarak bu zulme alkış tutmak değil, mazlumun hamisi olmaktır.
-NEZAKETSİZLİK!-
Kraliçenin cenazesine katılım için zoraki ve bir o kadar da ilginç prosedür oluşturuldu. Devlet adamlarına, cenaze törenine “Tarifeli uçakla gel, özel jetle gelme, korumasız katıl, otobüse bin, zırhlı araca binme gibi talimatlar verildi. Yabancı ülke devlet başkanlarına bu uyarıların yapılması, diplomatik nezakete yakışmayan garip bir durum. Belli ki, yurt dışı seyahatlerinde gövde gösterisi yapıldığı düşünülerek, büyük bir israfla, özel zırhlı araçların uçaklarla taşındığı da dünya aleminin gözünün önünde… Böyle bir görüntüye de baştan mahal verilmemeliydi.
Buradaki durum, ölen kişinin şahsından ziyade, bir asır boyu çektirdikleri, ezdiği, üzdüğü, sömürdüğü, kan ve gözyaşına neden olduğu ülkeler kabarık suç tarihi ve sömürgecilik tarihinin özetidir.”
Tamer Yazar