Çocuk olmak var…
Maryam Mardiryan Silahlı Keskin: “Başka köylerde farklı Ermeni okulları vardı. Hiçbirinin adını hatırlamıyorum. Hıdırbey, Batıayaz, Yoğunoluk Ermeni köyleriydi. Bu köylerde o zamanlar Ermeni okulları vardı.”
Lusyen Kopar’ın haberleştirdiği Samandağ’a bağlı Vakıflı Köy’e dair anlatılanlar, eskiyi, kaybolanı, kaybolmaya yüz tutmuş değerleri hatırlattı. Kopar’ın, “Vakıflı Köyü’nün kadınlarının iğne oyaları, fiskosları, dantel işleri dillere destandır. Köyün genç kızları ailelerinden el alıp tüm çeyizlerini kendi dizer halen” deyişi de buna dair.
Peki, geride kalanlar mı? Onu da, artık İstanbul’da yaşayan Maryam Mardiryan Silahlı Keskin anlatsın…
“Ben, Maryam Mardiryan Silahlı Keskin, 1928’de Vakıflı köyünün Yezur mahallesinde doğdum. Bu Haziran’da 90 yaşımı doldurdum. Köyümüzde Ermeni İlkokulu vardı. Dün gibi hatırlıyorum. Kilisemizin yanında taştan okulumuz, tek katlıydı ve iki derslikten oluşuyordu. Kızlar sınıfının öğretmeni Oriort (genç hanım) Maritsa idi. Oriort Maritsa bizim köyden değildi. Eşi öldükten sonra iki çocuğunu alıp, bizim köye yerleşmişti. Çok güzel bir kadındı. Erkekler sınıfının öğretmeni ise Baron Haçik Maduryan’dı. Her yaştan kız ve erkek bu sınıflarda eğitim alırdık. Ağabeylerim Haçik ve Hagop, Maduryan’nın öğrencileriydi. Her sınıfta 20-25 kişiydik. ”Pariluys ” diye bir kitabımız vardı. Okumayı yazmayı ondan öğrenirdik. Okulumuzda sadece Ermenice konuşurduk. Biz kızlar kırmızı önlük giyer, kırmızı kurdele takardık. Benim ailem Hınçak’tı. Hınçaklar kırmızı, Taşnaklar mavi giyerdi. Ne de olsa onların bayrakları da maviydi. Okullarımız, köylerimiz ayrıydı ama kiliselerimiz birdi. Başka köylerde farklı Ermeni okulları vardı. Hiçbirinin adını hatırlamıyorum. Hıdırbey, Batıayaz, Yoğunoluk Ermeni köyleriydi. Bu köylerde o zamanlar Ermeni okulları vardı. Sadece Hıdırbey’deki Ermeni okulunun kırmızı kiremitleri olduğunu hatırlıyorum. Bizim köyün tepesinden bu okul görünüyordu. Batıayaz ve Yoğunoluk’a gittiğimde kiliseleri gördüm ama okulların bulunduğu yeri bilmiyorum. Daha çok ufaktım, okul yolunda çocuklarla koşup, oynadığımızı, şakalaştığımızı ve hep Ermenice konuştuğumuzu hatırlıyorum. Çocuk olmak var…”
-Tamer Yazar-