Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Birikenleri toplayacak mıyız?

Denize karışmasını mı izleyeceğiz?

Denize karışmasını mı izleyeceğiz?

Her yıl 12 milyon ton plastik denizlerimize karışıyor ve bu plastiklerin doğada çözünmeleri yüzlerce yıl alıyor. Her yıl binlerce deniz kaplumbağası ve başka deniz canlıları, plastik parçalarını yutarak veya bu parçalara dolanarak hayatlarını kaybediyor. Peki, Antakya kent merkezinde, Asi’de biriken bu plastik kalabalığı, anlatıla gelen bu hikâyenin neresinde?

Belki biliyoruz ya da bilmiyoruz! Belki biliyor, ama umursamıyoruz ama… Greenpeace Akdeniz kaynaklarına göre, son yarım yüzyılda plastik kullanımı 20 kat arttı. Önümüzdeki yıllarda da bunun iki katına çıkacağı tahmin ediliyor. Sadece beş dakika kullanıp attığımız plastik şişeler ve plastik torbalar, yüzlerce yıl doğada kalıyor. Üstelik bu plastiklerin karada başlayan yolculuğu mutlaka denizde son buluyor.
Araştırmalar, büyük plastik parçalarının deniz yaşamını boğduğunu gösteriyor. Deniz kuşlarının yüzde 90’ının, deniz kaplumbağalarının üçte birinin midesinde plastik var. Birleşmiş Milletler Çevre Programı, yüzbinlerce deniz canlısının her yıl plastik kirliliği nedeniyle öldüğünü söylüyor. Bu büyük plastik parçaları mikro plastiklere bölünerek deniz canlılarının besin zincirine karışıyor. Hatta deniz mahsulleri aracılığıyla tabaklarımıza kadar giriyor.
-SORUMLULUK!-
Peki, çözüm nerede, sorumluluk kimde? Bu soruları sorarken, konunun Antakya kısmında durup, Asi Nehri’nin Antakya kent merkezinde biriktirdiği plastiklerin tepecikler halinde biriktiği alanı işaret etsek mi? İşaret ederken de, su sümbüllerinin olduğu noktada biriken plastiklerin nehir yoluyla denize ulaşma yolculuğunda ‘onlara ne zaman dur diyeceğimizi’ de soralım mı? Sorarken de, bu konuda sorumlu belediyecilik başlığında durması gerekenlerin ‘temizliğe ne zaman başlayacaklarını’ sorgulayalım mı?
-HATAY’IN GURURU!-
“Asi Nehri’ni Hatay’ın gururu yaptık” diyen yerel idarecilerin, Asi’deki bu son görüntüde biriken plastik çöp dağını akıntıya kapılmadan ve denize nehir yoluyla ulaşmadan toplayıp toplamayacağını merak eden bir vatandaşın söylemi buna dair:
“Bunca plastiğin nehirde birikmesini sağlayanlar bizleriz. Utanç verici bir görüntü. Ama bu utanç verici görüntüyü uzun zamandır burada tutanları da anlamaya çalışıyorum! Ne yapmaya çalışıyorlar? Bununla göz göze gelmemizi sağlayarak ‘utanın’ mı demeye getiriyorlar? Yoksa daha basit düşünürsek… Tembellik yapıp, ‘nasılsa toplarız’ mı diyorlar?
İyi düşünmeye çalışıyorum ve ‘dilerim ilkidir’ diyorum! Ama bu durumu günlerdir izleyenlerden biri olarak, burada biriken su sümbüllerinin, oluşan akıntıya birer ikişer eklendiğini izliyorum. Yani onlar bu şekilde azalıyor! Ama onlar azalırken, ara ara bu akıntıya bu plastikler de katılıyor. Ve bir şeyin farkında değiliz galiba… Bu plastik yığınlar, denizlerimizi kirletiyor. Hayatlarımızı da! Yani, ya bir an önce bu plastik tepeciği buradan kaldırırız ya da onların denize karışmasını izleriz! Sanırım bu da nasıl bir kent kültürü yarattığımızı da anlatacak bizlere ya da nasıl bir gezegen inşa ettiğimizi!
-NE OLUYOR?-
Greenpeace kaynakları, bu soruya oldukça net bir cevap veriyor. Okuyalım mı?
“Şirketlere maliyeti çok az olan tek kullanımlık plastiklerin gerçek bedelini gezegenimiz ve insanlar ödüyor.
Yıllarca, büyük şirketler, bize başka seçenek bırakmadan ve plastik ambalajları hayatımıza zorla sokarak büyük paralar kazandı. Şirketler, bu plastiklere sonrasında ne olduğuna dair çok az şey bildiklerini söylüyorlar. Önerdikleri tek çözüm ise geri dönüşüm. Ancak geri dönüşüm çözüm değil. Bugüne kadar üretilen plastiklerin %90’ı geri dönüşmedi. Çöplüklerde biriken bu plastikler en sonunda ya doğaya karışıyor ya da yakılarak toksik kirliliğine neden oluyor. Plastik kirliliği krizinden geri dönüşüm ile kurtulamayız. Şirketlerin tek kullanımlık plastiklerden vazgeçme zamanı geldi.
Tek kullanımlık plastikler yalnızca birkaç dakika kullanılıp atılmak üzere tasarlandı. Ama doğada yüzyıllarca kalarak denizlerimizi, akarsularımızı ve toprağımızı kirletip, hayvanlara ve insanlara zarar veriyorlar. 1950’den bu yana, 8 milyar tondan fazla plastik üretildi. Bu gidişatı değiştirmezsek plastik üretimi 2050 yılında dörde katlanacak. Gezegenimiz daha fazlasını kaldıramaz. Plastik kirliliğini durdurmak için şirketlerin tek kullanımlık plastiklerden vazgeçmesini istiyoruz.”
-CEZA SİSTEMİ!-
Asi Nehri’nde yaşanan kirliliğin dünden bugüne değişmeyen tablosunda ‘yerel idarelerin olası ceza uygulamasının’ olmazsa olmaz bir gereklilik olduğunu düşünenler, gerek Antakya Belediyesi’nden gerekse Hatay Büyükşehir Belediyesi’nden bu konuda artık daha sert tedbirler almasını istiyor ve bekliyor. Bunu beklerken de, kurumlara yönelik uygulanan ‘çevre cezalarının’ bireysel anlamda da uygulanmasının, eldeki görüntünün son hikâyesinde eksik kalan ‘çözüm’ parçası için ‘zorunluluk’ olduğu konusunda birleşiyor. -Tamer Yazar-