Hataylı, Siyasetçi, Müzisyen ve Eğitimci Hilmi Yarayıcı, Antakya Gazetesi’nin Youtube Kanalı Antakya TV’ye konuk oldu. 25. ve 26. dönem Hatay CHP Milletvekilliği yapan, seslendirdiği şarkılarla dinleyenleri mest eden Hilmi Yarayıcı, Antakya Gazetesi muhabirlerinin sorularını içtenlikle yanıtladı.
Röportajın tamamı şu şekilde:
Hem siyaset hem de müzik alanında aktif bir dönem geçirdiniz. Müziği mi siyaseti mi daha çok seviyorsunuz? Hangi alanda kendinizi daha rahat hissediyorsunuz?
Tabii ki de müzik. Müzik, duygu ve düşüncelerimi en iyi ve en rahat şekilde ifade ettiğim bir alan. İlkokul döneminden önce şarkı söylemeye başlayan biri olarak, hayatım hep müzikle geçti. Siyasetin de bunun çok dışında olduğunu düşünmüyorum. Çocuk yaşlarda politik kitaplara çok kafa yoran biriydim. Müziği ve sanatı birbirinden ayıramıyorum.
Yakın gelecekte, Türkiye’de köklü bir değişim öngörüyor musunuz?
Bu hemen olmaz. Bunun için bir sürecin işlemesi ve demokrasi bilincinin oluşması gerekiyor. Z kuşağı, birçok konuda bizim gibi düşünmüyor, meselelere bizim gibi bakmıyorlar. Biz, deneyimlerimizi ve tecrübelerimizi onlara aktaracağız ve belli bir zaman sonra asıl köklü değişimi onlar yapacak.
Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz?
Öncelikle bağımsız bir Türkiye… Özellikle, 1946 yılından sonra Marshall yardımları ile başlayan sömürge ilişkilerinden dolayı ülkemiz ne yazık ki bir türlü bağımsız hale gelemedi. Kendi ekonomisini inşa edebilecek, tarımda, sağlıkta, sanayide ve benzeri yerlerde toplumun her alanına yayılabilmiş bir anlayış, geleceğe umutla bakmamızı sağlayabilir. Özellikle, herkesin düşüncesini özgürce ifade edebileceği bir toplumu görmeyi hayal ediyorum.
1988-1992 yılları arasında Grup Yorum ile bir birlikteliğiniz olmuştu. Grup Yorum ile neden yollarınızı ayırdınız?
Bir aileyi düşünün… Çocuklar olur, çocuklar büyür, üniversiteyi kazanırlar ve şehir dışına giderler. Dolayısıyla, artık kendi yaşamları olur. Elbette o aileye küsmezler, fakat artık o çocuğun istediği şey kendisinin yaşayabileceği bir alan yaratmaktır. Benimki de öyle. Hem sanatsal anlayış hem de siyasi anlamdaki bakış açımdan kaynaklı, kendi yolumu çizdim. Bu, geçmişte yaratılan değerleri sahiplenmediğim ve pişman olduğum anlamına gelmez. O değerleri halen büyük bir onurla sahipleniyorum.
Türkiye’de son zamanlarda artış gösteren konser ve festival yasakları hakkında neler söylemek istersiniz?
Acı. Bu ülkede halen demokrasiden, özgürlükten, yargı bağımsızlığından ve hukuktan bahsedemiyorsak, baskılardan bahsetmeye devam ediyorsak, bu çok acı bir durum. Ben de yaşadım. Yakın bir tarihte, bir televizyon kanalında, 1989 yılında “Cemo” adlı şarkıyı söylediğim için kanala 2 hafta boyunca yayın yasağı getirildi. Biz, bu şarkıları yaptığımızda, Kültür Bakanlığı’nın onayına sunuyoruz. 1989’da izin verilen ve o günden bugüne milyonlarca kez dinlenen “Cemo” şarkısına RTÜK’teki bazı yetkililer tahammül edemedi. Yine yakın zamanda birçok müzisyen arkadaşın konserleri yasaklandı. Birileri uzaya çıkarken, bizim halen müziği susturmaya çalışmamız, korkunç bir durum. -Haber/Ahmet Doruk Alkan-