Bugün 1 Mayıs. Çalışanların, emekçilerin bayramı olarak kutlanan gün. Dünya genelinde 1 Mayıs’ın işçi bayramı olarak kutlanma hakkının elde edilmesi kolay olmamıştır.
Esasen bu tür hakların mücadele edilmeksizin, tepeden inme bir buyrukla verilmesi ya da elde edilmesi ya da kazanılması kalıcı olamaz. Zira bu şekilde elde edilen haklar istendiği zaman aynı yolla geri alınabilir.
Ülkemizde de işçi hakları, çalışanların hakları büyük mücadeleler sonunda elde edilmemiştir. Bu haklar buyrukla olmasa bile, işçi haklarına saygılı bir yönetimin iktidarda olması sırasında verilmiş, kazanılmış haklardır. Bu nedenle de zaman içerisinde bu anlayışa ters görüş sahiplerinin iktidar olması sonucu, işçi hakları kısıtlanmış, kesintiye uğratılmış veya çeşitli engellemeler sonucu etkisiz bir konuma getirilebilmiştir.
Bunu böylece belirtmemizde ve hatırlatmamızda yarar olduğu kanısındayız.
Nasıl ki; saygı verilmez, kazanılır özdeyişi var ise, haklarda verilmez, kazanılır kuralı geçerlidir. Mücadele etmeksizin, uğrunda çaba sarf edilmeden elde edilen hakların değeri ne yazık ki, bu haklara sahip olanlar tarafından yeterince bilinemez. Bilinemediği içinde haklardan kısıntıya gidilmesi ve ya bazı engellemelere tabi tutulması halinde de yeterli mücadele sergilenemez, tepki gösterilemez.
***
Bilindiği gibi son yıllarda Cumhuriyetin kazanımlarının teker teker elden çıkartılması kapsamında 14 şeker fabrikasının satışı da gündeme gelmişti.
Ülke genelinde bu satışa tepki konulduğu, yapılan açıklamalardan, toplantılardan, bu konu ile irtibatlı olan kurum ve kuruluşların tutumlarından görülüp anlaşılmıştır.
Ama buna rağmen hiçbir olumlu sonuç alınamamış, şeker fabrikaları da teker teker satılmaya başlanmıştır.
Durumun bu şekilde olduğunu gören ve izleyen Türk-iş Başkanı Ergün Atalay bir özeleştiride bulunma gereğini duymuştur.
Türk- iş başkanı Atalay yaptığı özeleştiride şunları dile getirmiştir: Gücümüzü birleştirirsek, Cumhurbaşkanı mecliste öyle konuşamaz. Tük –iş olarak 1 milyon üyemiz var. Aileler ile birlikte 4 milyon eder, Türkiye’de kayıtlı 14 milyon çalışan var. 14 milyon çalışan ve aileleri neredeyse Türkiye’nin yarısı eder.
Ya bizde noksanlık var ya da gücümüzü kullanamıyoruz…
1 Mayıs işçi bayramının kutlandığı bugünün arifesinde Türk –iş Başkanının yaptığı özeleştiri oldukça dikkat çekicidir.
Boş sözlerle, etkisi olmayacak çıkışlarla yanlışların düzeltilmesi, doğrunun bulunması elbette ki mümkün olamaz.
Eğer yanlışlara dikkat çekilmek, doğruya yönelmek, verilen yasal ve anayasal hakların korunması, kullanılması isteniyorsa birlik içerisinde hareket etmek zorunludur.
Birlikten güç doğar. Güçten de sahip olunan hakların korunması ve kullanılması imkânı ortaya çıkar.
Bu sadece işçi hakları ile ilgili bir kural değildir. Tüm hakların korunması ve kullanılması içinde geçerlidir. Eğer ortada bir yanlış varsa. Eğer ortada bir yasal ya da anayasal hakkın kullanılmasını engelleyecek olan bir takım girişimler söz konusu ise. Bunu tespit ettikten sonra, bu yanlıştan dönülmesi yolunda birlik olunarak yasal tepkiyi göstermek ve böylece yanlıştan dönülmesini sağlamak gerekir.
Ülkemizde son yıllarda giderek etkisini arttıran yanlış uygulamaların devam etmesinin kökeninde birlik olamamak ve birlik olunamadığı içinde etkin bir tepki gösterememenin yattığını bilmek gerekir.
Eğer işçi hakları, çalışanların hakları diyerekten bu hakların adım adım geri alınmasına ve etkisiz hale getirilmesine tanık olunabiliyorsa, Türk- iş genel başkanı Ergün Atalay’ın dediği gibi ortada bir yanlış vardır. Bu yanlışı tespit edip, varılacak sonuca göre birlik olarak gereken mücadeleyi vermek zorunludur. Bu yapılmazsa, yanlış yanlışla düzeltilmeye çalışılır ve sonuç hiçte olumlu olmaz.
İşçilerin, emekçilerin, çalışanların ve tüm insanlığın 1 Mayıs bayramını kutlarken, birlik ve beraberlik içerisinde hareket edildiği takdirde aydınlık günlerin bizimle olacağının, çağdaşlığa hızla ulaşılacağının hatırdan uzak tutulmamasını vurgulamak suretiyle, nice 1 Mayıslara diyoruz…