2024 yılında da ekonomik kriz ve sıkıntı ilk sıralarda yerini almaktadır.
Çarşıya, pazara, alışveriş merkezlerine giden vatandaşın yüz şeklini gördükçe şaşkınlığımız daha da artıyor.
Evet; dünyada bir kriz yaşanıyor. Fiyatlarda yukarı doğru bir çıkış var.
Ama buna karşı tedbirler alınıyor. Asgari ücretlinin, dar gelirlinin, emeklinin durumu göz önünde tutularak ona göre bir yol haritası çiziliyor.
Bu yol haritası doğrultusunda da ekonomik krizin etkileri azaltılmaya çalışılıyor.
Geçtiğimiz günlerde basına düşen haberleri okudukça, gözlerimiz yerinden çıkacak gibi oldu.
Narenciye, yerinde 3-5 liraya satılıyor ama iş çarşıya, pazara gelince 30 liraya ulaşan bir fiyatla karşı karşıya kalınıyor.
Simit, yaklaşık 10 liraya satılıyor.
Bir zamanlar kuşlara verilen simit, şimdilerde öğün olarak yenilir oldu.
Bu örnekleri elbette ki çoğaltmak mümkün ama bu iki örnek bile ne hallere düştüğümüzü anlamamız için yeter de artar bile.
Ekonomideki krizi en az zararla atlatabilmemiz için çağdaş ülkelerin aldığı tedbirleri almamız gerekir.
Şu hususu hatırdan çıkarmamalıyız.
Artık küçük bir azınlık ekonomik sıkıntıyı çok az hissediyor ya da hemen hemen hiç hissetmiyor.
Geriye kalanlar ise günü kurtarmaya çalışıyor.
Medyaya yansıyan haberlere şöyle bir bakınız.
İcra takipleri son hızla yükseliyor.
Artık kredi kartları ile işlem yapmak bir gelenek haline gelmiş.
Dar gelirli, emekli, asgari ücretli; günü kurtarmaktan öteye geçecek bir hesap yapamıyor.
Bunun için de hesap yapıyor, yapıyor, yapıyor…
Durum böyle olunca da işler daha da karmaşık bir hal alıyor.
Şimdi durum biraz iyicedir diyebiliriz.
Başka bir deyişle; kötünün iyisidir.
Nisan ayı ile birlikte, zam yağmurunun sel gibi geleceğini görmemek için kör, duymamak için sağır olmak gerekir.
Bunları göz önünde bulundurarak şimdiden gereken önlemleri almak zorunda olduğumuzu görmeli ve anlamalıyız.
İş işten geçti diyerek gerekenleri yapmazsak, önümüzdeki günler daha da kötü olacaktır.
Bizden söylemesi ve hatırlatması.