Gün geçmiyor ki bir acı olay yaşamayalım. Ve nasıl oluyorsa bu yaşananlar saman alevi gibi unutuluyor. Narin çouğumu dünyanın gözü önünde öldürüldü. Bebeler günışığını göremediler; para için öldürüldüler. Bolu kayak merkezindeki ahşap otelde, sabah üç sularında çıkan yangında, açıklamaya göre 78 kişi öldü. Otel tümüyle ahşap olmasına karşın, ne kullanıma hazır yangın merdiveni, ne yangın söndürme tüpü, su sistemi, ne de yakınında itfaiye ekipleri var. Bu acı olay kaza mı kıyım mı? Vicdanı ölmemiş hiç kimse kazadır diyemez. Kamu birimleri neyi denetler? Görevlerine, işlerine gönlünü, sevgiyi, işe yarama duygusunu katan tek çalışan, tek yetkili yok mu? Can güvenliği kaygısı toplum yaşamımızdan böyle umursamazlıkla kazınıp yok edilemez. Bu noktaya nerelerden, ne yıkımlardan geldik. Bu gerçeği bilmeyen yok. Bolu otel yangınında da ölenler kusurlu çıkarılırlarsa hiç şaşmamak gerekecek öyle mi? Tren “özelleştirme,” “hızlandırma” kıyımları, Soma, Ermenek ve diğer maden kıyımları, büyük kent meydanlarında, yüzlerce insanın öldürüldüğü kıyımlar, imar affı-barışı, aşiret kıyımları, sahte içki, salgın kıyımları…
İnsaf! Ülke yönetiminde istifa diye bir uygulama vardır ve bu kötülükler içindir. Bir öbek sözde yöneticinin yarattıkları kötülüklerin kurbanı tüm ulus olamaz. Demokrasi bu değildir.
YORUMLAR