Yürünecek yol uzun!
Ankara’ya yürüyen ‘savunma’ adına yola çıkan Baro Başkanları ile karşı karşıya kalan Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun yarattığı son tabloya bakanlar, ‘hukuk’ ve ‘adalet’ adımlarındaki finali merak ediyor. Konu, Hataylı Akademiysen / Hukukçu Neval Oğan Balkız’ın da gündeminde…
Baroların, Hükümet nezdinde gündeme taşınan ‘çoklu baro’ sistemine karşı Ankara’ya yönelik olaylı ve çok tartışılan “savunma” yürüyüşü tamamlanırken, tablodan geriye, hala cevaplanamamış sorular kaldı. Bundan sonrası için ‘ne olacak’ sorusunu soranlara yanıt verenlerden biri, Hataylı Akdemiysen / Hukukçu Neval Oğan Balkız oldu.
Yaşananları değerlendiren Neval Oğan Balkız’ın tespitleri şöyle:
“Biz, çocuklarımıza, gerçekten yaşamak istedikleri bir ülke bırakacağız, terk etmek istedikleri değil! Trabzon Baro Başkanı’nın bu sözleri, Baroların başlattığı savunma yürüyüşünün amacını özetliyor.
Kişi, grup ve toplum kesimlerinin her türlü hakkını, bireylerin onurunu oluşturan insansal olanaklarını (insan haklarını) ve temel özgürlüklerini koruyan ve etkin güvence oluşturan, toplumsal yaşamda farklı ve çeşitli çıkarların çatışmasının ölçülülük ve adalet temelinde çözümlenmesini /uzlaşmasını, dolayısıyla toplumun varlıksal ve özdeksel devamlılığını sağlayan tarafsız ve bağımsız adil bir yargı ve onun temel unsuru özgür savunma, itaatsiz olana ihtiyaç duyar. Tıpkı bilim gibi.
AKP ise, iktidara geldiği 2003 yılından bu yana, yargıyı, ‘ele alınacak sorunları olan bir alan’ değil, ‘kendileri için sorun yaratacak bir alan’ olarak gördü. Bağımsız, adil, tarafsız ve hızlı bir yargının oluşturulması ve kurumsallaştırılması için eksiklikleri gidermek, sorunları çözmek yerine, kendi amaç ve icraatları açısından, bütünüyle sorunsuz ve ‘itaatli’ (!) hale getirmek ve giderek de iktidar açısından sorun olarak gördüğü alanlara ‘şekil ve düzen vermek’ için sürekli müdahalede bulundu.
Şimdi de sıra Barolara geldi. Baroların seçim şeklinin, yapısal ve işlevsel özelliklerinin değiştirilmesini, özerk bütünsel yapısını bölmeyi, ‘itaat eden’ Baro oluşturulmasını amaçlayan bir girişim başlatıldı. Bu amaçla yasa teklifi hazırlanıyor.
Kimsenin, fiilen ya da hukuken kendini güvende ve güvencede hissetmediği bu koşullarda, Avukatlar (savunma); yaşanan tüm hukuksuzluklara karşı ses olmak için, demokratik anayasal bir düzen için, hukukun üstünlüğü ilkesine dayalı hukuk devleti için, herkesin sınırsız ve etkin bir şekilde hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı için, hakların ve özgürlüklerin koruyucusu olacak, idarenin her türlü eylem ve işlemini denetleyecek, bağımsız ve tarafsız bir yargı için, kendi bağımsız, özerk ve bütünsel yapısını, kamusal görev alanlarını ve yetkilerini korumak için, tecavüze uğrayan çocukları, şiddet gören kadınları, madencileri, işçileri, işsizleri, gençleri, emeklileri, toprağı zehirlenen köylüleri, KHK’lı Akademisyenleri, haksız yere tutuklananları, adil olmayan şekilde yargılananları savunma hakkı için, dağları, ormanları, ırmakları, gölleri, hayvanları, börtü, böceği, bir bütün olarak yaşamı sermayenin her türlü yağma ve talanına karşı koruyabilmek için, mesleğin var olma amacını ve tarihsel mirasını onurla sürdürmek için, gerçekten yaşamak istediğimiz bir ülke bırakabilmek için yürüdü.
Yürüyüşleri, Ankara’da engellendi. Tartaklandılar. Güneşte, yağmurda, barikatlar ardında bekletildiler. Yılmadılar. Bu daha başlangıç. Yürünecek yol uzun.
Metin Feyzioğlu’ da, Turgut Kazan’ın 16.11.2017 tarihinde kendisine sorduğu, ‘O başka âlemlerde yaşarken, Avukatların özgürlüğü kalmıyor. Hukuki duruş istiyoruz! Var mı buna cevap?’ sorusuna ‘durduğu yerden’ yanıt bulmaya çabalasın!”
-Tamer Yazar-