Bu hikâye Antakya değil!
Bu kente dair anlatıla gelen coşku dolu ‘dün’ hikâyelerinin rüzgârına kapılarak gelenlere mırıldanmak zorunda bırakıldığımız bu son hikâye, paylaşmak istediğimiz mi? Sahi, ne istiyoruz?
Sorular aslında çok değişmiyor, hele ki bahse konu o hikâye başlığında. Peki, eldeki biz miyiz? Bize ait olan mı? Fotoğraflara yansıyan yer, Zenginler Mahallesi’nin Kelebek Sokağı. Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘sağlıklaştırılan’ 40 Asırlık Türk Yurdu Sokağı’nın kavşak noktası. Fotoğraflara yansıyan yapı ise taş bedeni restore edilmiş eski bir Antakya evi. Bu yapının ön cephesinde dikkati çeken şey ise bir çeşme. Aslında bir zamanlar çeşme olandan geriye kalanlar… Öyle ki musluk kısmı iptal olmuş! Ön cephesi ise çöp alanı…
Peki, bu kente henüz gelmemişlere anlattığımız Antakya hikâyesi bu mu? Bu kirlenmişlik mi? Sahipsizlik mi? Bu kent hakkında duydukları onca güzel şeyden sonra gelenleri karşıladığımız hikâyemiz bu mu? Olmamalı! Bu hikâye Antakya’nın hikâyesi olmamalı!
Çünkü bu hikâyede Antakya yok, ama Antakya’yı yok eden her şey var…
-Tamer Yazar-