Nota, devletler arasında önemli konularda karşı tarafın dikkatini çekmek ve ondan dikkatini çektiği hususlarla ilgili olarak bilgi almak için uygulanan bir yoldur.
Zaman zaman devletler önemli gördükleri konularla ilgili olarak, bunu yapan devletin hem dikkatini çekmek, hem de kendisinden bu eylem ve davranışı neden yaptığını açıklaması, bilgi vermesi için, bu yola başvururlar.
Bizde de dışişlerimiz bu yolu izler ve nota vermek suretiyle hem karşı devletin dikkatini çeker hem de ondan bilgi edinir.
Ancak bir süredir bu kuralın tam olarak uygulanmadığını, ya da amacından saptırılarak uygulama yoluna gidildiğini görmekteyiz.
Dış politikada bu yola başvuran ülke, nota vermeden önce bunun artısını ve eksisini hesaplar, getirisi ile götürüsüne bakar, iç ve dış kamuoyunda ne gibi etki ve tepkiler yaratacağını hesaplar, ondan sonra da gereğini yapar.
Aradan geçen uzun yıllara rağmen kamuoyunun hala unutmadığı, hatırına geldiğinde büyük bir üzüntü içine girdiği bir olay, belleğimiz bizi yanıltmıyorsa, 2003 yılında yaşanmış idi.
Ne idi o olay?..
O tarihlerde Kuzey Irak’ta bulunan askerlerimizin başına ABD’liler tarafından çuval geçirilmişti.
Bu çuval geçirme olayı, Türk kamuoyunu rencide etmiş, kırmış ve ABD’ye karşı büyük bir tepkinin, infialin uyanmasına neden olmuş idi.
Beklenti, bu çuval geçirme olayı üzerine dışişlerinin ABD’ye bir nota vermek suretiyle durumu protesto etmesi, nedenini sorması ve gereken açıklamanın yapılmasını istemesi idi.
Ama böyle bir nota verilmedi. Basın mensuplarının nota verilecek mi sorusuna ise, ne notası, müzik notası mı diye alaycı bir üslupla yanıt verildi.
Aradan yıllar geçti. ABD’nin yaptığı bu saygısız davranış unutulmadı. Çeşitli vesilelerle bu çuval geçirme olayı hatırlandı, gündeme getirildi, tepki infial ve üzüntü gözler önüne bir kez daha serildi.
Elbette ki o tarihten sonra çeşitli konularda devletimiz tarafından birçok yabancı devlete notalar verilmiştir. Bunların bazıları basına yansımış, bazıları da yansımadan dışişlerinin raflarında tarihe ışık tutma açısından saklamaya alınmıştır.
Geçtiğimiz günlerde basında yeni bir nota haberi yer aldı.
Basında yer alan bu nota, İran asıllı olup sonradan Türk vatandaşlığına alınan ve bir süre öncede ABD’de tutuklanan Rıza Sarraf ile ilgili idi.
Dışişlerimiz, Türk vatandaşı olan Rıza Sarraf’tan 5 gündür haber alınamadığının avukatları tarafından ifade edilmesi üzerine, merak ederek Sarraf’ın durumunu sormak gereğini duymuş, bunun için de ABD’ye bir nota vermiş.
Elbette ki devletler kendi vatandaşlarını koruyacak, onun sağlık durumu ile ilgilenecek, o ülkelerde bulunan temsilcilikleri vasıtasıyla gereken bilgileri toplayacak, icap ederse bulunduğu ülke yetkililerine de gerekli müracaatlarda bulunacaktır.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde onbinlerce Türk vatandaşı bulunmaktadır. Bunların bir kısmı da cezaevlerinde tutuklu veya hükümlüdürler.
Yine belleğimiz bizi yanıltmıyorsa, bugüne kadar hiçbiri hakkında bir nota verildiği, basına yansımadı, bizde duymadık.
Ama şimdi cezaevinde tutuklu bulunan Rıza Sarraf için dışişleri nota verme gereğini duyuyor. TBMM inde yapılan konuşma ve açıklamalardan da, bu kişi için 2 defa nota verildiği anlaşılıyor.
Şimdi kamuoyu merak ediyor ve soruyor: Rıza Sarraf için bu özel ilgi ve uygulama neden yapılıyor?. Neden 2 defa nota verme gereği duyuluyor?…
Acaba 27 Kasımda başlayacak olan jürili duruşmadaki olası gelişmeler nedeniyle mi bunlar yapılıyor?. Kamuoyu bu konunun inandırıcı yanıtının 27 Kasım’dan önce verilmesini beklemektedir. Hep birlikte izleyeceğiz….
YORUMLAR