Siyaset dünyası karma karışık. İktidar koltuğunda oturanlar bu koltuğu bırakmamak için her yola ve tedbire başvurmaktan çekinmediklerini, aldıkları kararlar ve yaptıkları uygulamalarla gösteriyorlar.
Buna karşılık gidişattan hoşnut olmayan, bu anlayışın ülkenin yararına değil zararına sonuç doğuracağı ve tek adam yönetiminin kalıcı hale geleceği kanısında olanlar ise, bu siyasi gidişata dur diyebilmenin, oluşacak zararları önleyebilmenin arayışı içinde.
İşte böylesi bir karmaşa ortamında 2019 yılına adım adım yaklaşılıyor.
Siyaset kulislerine yansıyan bazı haberler ise, 2019 yılının dahi beklenmeyeceği, bir erken seçimin kapıdan hemen görülebileceği doğrultusunda.
AKP-MHP ittifakının Cumhurbaşkanı seçilebilmek için gerekli olan % 50+1’i sağlamayacağı endişesi giderek arttığından, seçimin öne alınması arayışları yüksek sesle dillendirilmeye başlanmıştır. Bu ittifak içinde olanlar % 50’nin üzerine çıkabileceklerini anladıkları an derhal erken seçim çağrıları yapmaya başlayacaklardır. Bunun içinde strateji bile belirlenmiştir.
Medyaya yansıyan haberlere göre, belirlenen stratejinin şöyle olması vurgulanıyor: AKP erken seçim çağrısı yapmayacak. Bu çağrıyı MHP kanadı yapacak. Tıpkı 2002 milletvekili seçiminde olduğu gibi….
Bu aşamada muhalefet kanadına önemli bir görev düşmektedir.
Hatırlanacağı üzere 2002 seçimleri de MHP ile Anavatan partisi genel başkanlarının karşılıklı erken seçim restleşmeleri sonucu yaşama geçirilmiş ve böylece AKP’nin tek başına iktidar olmasının yolu açılmış idi.
İşte bugünde aynı yolun yeniden açılması için hazırlıklar yapılıyor. Çağrıyı da MHP’nin yapması isteniyor.
Muhalefetin bu tuzağa düşmemesi, iktidar yanında yer alan MHP’nin vereceği gaza gelmemesi gerekir.
Erken seçimden kaçıyor musunuz, siz milletin iradesine saygılı değil misiniz, kendinize güvenmiyor musunuz gibi sözlerle yapılacak tahriklere kanmamak ve 2002 yılında olduğu gibi hodri meydan diyerekten iktidar ittifakının tuzağına düşmemek gerekir.
Zira bilinmelidir ki zaman ittifakın aleyhine işliyor. İttifakın oy oranı giderek düşüyor. Bu nedenle bu tuzağa düşmemek gerekliliğini hatırlatmakta yarar görüyoruz.
Tuzağa düşülmemeli. Ama hemen erken seçim olacakmış gibi de hazırlıklı olunmalıdır. Muhalefet kanadının hemen seçim yapılacakmış gibi hazır olması, tıpkı 16 Nisan referandumunda olduğu gibi ,tıpkı Ankara’dan İstanbul’a başlatılan yürüyüşte olduğu gibi. Muhalefet kanadında yer alanların, birlik ve beraberlik içerisinde hareket edebilmelerinin yol ve yöntemlerinin bir an evvel yaşama geçirilmesi, gidişattan endişeli olan ezici çoğunluğa güven ve umut verecek tutum ve davranış içine girilmesi gerekir.
Bunlar yapıldığı ve ülke geleceği açısından parlamenter rejimin yeniden yaşama geçirileceği, sistem değişikliğine yol açacak tüm düzenlemelerin eski haline dönüştürüleceği, başkanlık sistemi yerine parlamenter sistemin ve rejimin tekrar ihya olunacağı yolunda somut açıklamalar yapılmalı, adımlar atılmalıdır.
Bunlar vakit geçirilmeden yapıldığı takdirde bilinmelidir ki, AKP –MHP seçim ittifakı başarıya ulaşamayacak, buna karşılık parlamenter sistemi ve rejimi savunanlar her şeye rağmen başarıya ulaşacaklardır.
***
Her geçen gün geriye gidişin adımları daha sert bir biçimde duyulmaktadır. Büyük çoğunluk bundan rahatsızlık duymaktadır. Ancak iktidar koltuğunu bırakmak istemeyenlerde bunu devam ettirebilmek için her türlü yasal düzenlemeyi yapmak, her türlü adımları atmak yoluna başvurmaktan geri kalmamaktadırlar.
Öyle ki, kendilerine oy getirebileceğini sandıkları her kararı almayı, her yola başvurmayı normal sayıyorlar.
Örneğin bir kısım sanatçı denilen kişilerle yapılan son hareket gibi.
Daha şehitlerin kanı kurumadan, yüreklerdeki acı unutulmadan, yapılan hareketler, söylenen şarkılar, türküler, genelkurmay başkanının da bulunduğu ortamda selfie çekmeleri gibi…
Eğer bu tür hareketler yurttaşlarımızı üzüyor ve tepkilere neden oluyorsa bunun önüne geçilmesinin tek yolu buna karşı olanların birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi, yaklaşan seçimlerde bu gidişi önleyecek olan kadroları iş başına getirmek için sandık başına gitmesi, sandıkları bırakmaması ve seçimin güven içinde yapılması yolunda kendilerine düşen vatandaşlık görevini yerine getirmesi olmalıdır.
Şimdi herkesin başlarını elleri arasına alıp uzun uzun düşünmesi, yapılması gerekenleri tespit edip ona göre ülke yararına olan doğru adımların atılması için vakit geçirmeden gerekeni yapması zorunluluğunun ayırdına varması gerekir…
Bunlar yapılırsa, önümüzün aydınlık olacağından kimsenin şüphe etmemesi gerekir.
YORUMLAR