Burası Antakya, bunlar da Antakya çeşmeleri…

Kentin ‘eski’ denen yakasında o kadar çoklar ki, bir o kadar da bakımsız. Hikayeleri eskimiş, üzerindeki yazıları silinmiş, çoğunun çeşmeleri değişmiş, suyu bitmiş, belki de vazgeçmiş! Peki, sorumluluk kimdeymiş, bildik mi? 2017’de, Antakya’nın çeşmelerine dair yaptığımız haberimiz şu cümlelerle başlamıştı… “Her adımınızda sizi düne taşıyan kaç şehir vardır? Sahip olduklarıyla, binlerce yıllık bir geçmişe sırtını […]

Kentin ‘eski’ denen yakasında o kadar çoklar ki, bir o kadar da bakımsız. Hikayeleri eskimiş, üzerindeki yazıları silinmiş, çoğunun çeşmeleri değişmiş, suyu bitmiş, belki de vazgeçmiş! Peki, sorumluluk kimdeymiş, bildik mi?

2017’de, Antakya’nın çeşmelerine dair yaptığımız haberimiz şu cümlelerle başlamıştı… “Her adımınızda sizi düne taşıyan kaç şehir vardır? Sahip olduklarıyla, binlerce yıllık bir geçmişe sırtını dayayan kaç coğrafya vardır? Antakya, böylesi bir şehir… Eksilen parçalarının kayboluşuna eklediği çığlığına uzun yıllardır cevap alamamış bir şehir. Yine de var olmaya çalışan, vazgeçmeyen, dünden bugüne kalanları yarına taşıma gayretine umut ekleyen bir şehir.”
-SAHİPSİZLİK!-
Buradaki öznemiz eski kentin çeşmeleri olmuştu, ama en çok da sahipsizlikleri! Bugün haberimize konu olan iki çeşme, Zenginler Mahallesi olarak bilinen eski kentin dar sokakları içinde, ‘buradayız’ diyor kent idarecilerine. Bir tanesi, Antakya’nın Ulu Cami arkasında. Sprey boyalarla karalanmış taş bedeni temizlik bekliyor. Diğeri de aynı yolun biraz ötesinde, ‘sahipsizliğini’ bağırıyor.
Turizm başlığında düzenlediği çalıştaylarla büyük projeler ortaya konan kentin çeşmeleri ne zaman gündeme taşınır ve eldeki şehir hikayesinden kopan parçalar yerden ne zaman toplanır bilinmez ama… “Geciktik! Çok geciktik!” diyenler haksız mı?
-UTANÇ VERİCİ!-
Yanı başından geçip gittikleri çeşmelerin hali için konuşan vatandaş da çözüm bekliyor.
Ş.H. >> Kendimi bildim bileli, bu haldeler. Birçoğu çalışmıyor. Muslukları bile yok bazılarının. Olan da zaten, temiz mi değil mi, belli değil. Eskiden, insanlar, ihtiyaçları olan suyu bu çeşmelerden taşırmış evlerine, ama o dönemler bitince bu çeşmelerin de dönemi kapanmış anlaşılan. Yine de üzülüyor insan.
T.Ç. >> Belki sıra gelir! Bir taraftan Antakya Belediyesi, diğer taraftan Büyükşehir, çok çalışıyor. “Eski Antakya kurtulur mu” diye soruyorsunuz ya? O zor! Ama en azından var olanları yaşatırız. Zaten iki belediye de mucize yaratamayacağını biliyor. Kurtarabildiklerinin derdindeler. Ama o derdin içinde bu çeşmeler de var mı, emin değilim!
G.A. >> Bence bu duruma Vali el koymalı. Herkes, “bu kısım bana ait” derdinde çünkü. Yollar ve kaldırımlar bile paylaşılmış! Biri başka yapıyor, diğer bambaşka! Eski Antakya’da bu kavgalı paylaşımın eseri belki de! Çeşmeler kimin sahi?
U.R. >> Biz alıştık da… Gelenlerin, bu şehri bu şekilde fotoğraflaması çok kötü. Bunlar, hepsi, sosyal medya denen hesaplarda elden ele dolaşıyor. “Antakya” diye! Peki, bu mudur Antakya? Utanmıyor muyuz, böyle fotoğraflar vermekten? Bence utanç verici.    -Tamer Yazar-

 

Exit mobile version