Bütün İnsanlık İçin Burası Korunmalı

Evvel Temmuz Festivali kapsamında St. Simon Manastırında forum düzenlendi Evvel Temmuz Festival etkinlikleri kapsamında St. Simon Manastırı’nda “Doğa Talanına Karşı Buluşuyoruz” konulu forum düzenlendi. Moderatörlüğü Mert Aslanyürek’in yaptığı; Arkeolog Hasan Aşkan ile Avukat Mehmet Horuş’un konuşmacı olarak yer aldığı forumda, Bütün dünya için, bütün insanlık için St. Simon Manastırının korunmasının önemine vurgu yapıldı. Arkeolog Hasan […]

Evvel Temmuz Festivali kapsamında St. Simon Manastırında forum düzenlendi

Evvel Temmuz Festival etkinlikleri kapsamında St. Simon Manastırı’nda “Doğa Talanına Karşı Buluşuyoruz” konulu forum düzenlendi. Moderatörlüğü Mert Aslanyürek’in yaptığı; Arkeolog Hasan Aşkan ile Avukat Mehmet Horuş’un konuşmacı olarak yer aldığı forumda, Bütün dünya için, bütün insanlık için St. Simon Manastırının korunmasının önemine vurgu yapıldı.
Arkeolog Hasan Aşkar konuşmasında, manastırın Samandağ ile Defne ilçelerinin ortasında yer aldığını ve alanın birinci derece sit alanı olmasına karşın talana açıldığını belirtti. Manastırın Hıristiyanların hac merkezlerinden biri olduğunu ifade eden Aşkar, manastırın tarihi gelişimi üzerine bilgi verdi. Aşkar, St. Simon Manastırının Rüzgar Enerji Sistemi (RES) işgaline maruz kaldığını belirterek “Bu denli büyük komplekslerin olduğu yerlerde yalnızca günümüze ulaşmış olan mimarı kalıntılarla SİT alanları belirlenemez. Rüzgar Türbinleri burayı kuşatmış vaziyette ve bu kuşatmanın neticesinde hem buranın doğal dokusunu bozmakla beraber buranın canlılarına da çok ciddi tahribatları oluyor” dedi.
RES’lerin doğaya verdiği zarara değinen Av. Mehmet Horuş, burada açılan davada Avukat olduğunu, buraya gelen bilirkişi heyetinin de burada RES kurulamayacağını söylediğini hatırlattı. Av. Horuş, kendilerinin biraz geç kaldıklarını, kapasite artışı aşamasında hukuksal süreç başlatabildiklerini ifade etti. Horuş, rüzgar türbinlerinin St. Simon Manastırı ile El-Arabi Türbesi’nin dibine yapıldığını söyleyerek “Hem tarihi alan tahribatı var hem de inanç özgürlüğü ihlali var. Çevre hukukunda çevre hakkı yaşam hakkıyla doğrudan bağlantılıdır” dedi.
Konuşmasında kendimizi de eleştirmemiz gerektiğini söyleyen Horuş, Hataylılar, Samandağlılar olarak buranın kıymetini bilmediğimizi bildirdi ve “Nasıl Ayasofya, Sultan Ahmet olmadan İstanbul olmazsa, Balıklıgöl olmadan Urfa olmazsa, St. Simon olmadan Samandağ olmaz. Bu bölge Halep’e kadar bir bütün. Samandağ için son derece sembolik bir mekan. Çok şey yaşamış birçok saldırıya ve depremlere maruz kalmış ama şu an endüstriyel saldırının yaptığı tahribat kadar hiçbir şey buraya bu kadar zarar vermemiş. Bütün dünya için, bütün insanlık için burayı korumamız gerekir” dedi. -Mehmet ÖZGÜN-

Exit mobile version