Dün, bağımsızlığımızın dünyaya bir kez daha duyurulduğu, hâkimiyetin kayıtsız şartsız millette olduğu ilkesinin ilan edildiği en büyük bayramımızın 97. yılını idrak ettik.
Yapılan kısıtlamalar doğrultusunda bu büyük bayram resmi olarak alınan kararlar gereği yurdun dört bir yanında elbette ki kutlandı. Ama asıl kutlama yurttaşların kalplerinde, gönüllerinde olduğu ve tüm ulusça, birlik ve beraberlik anlayışının egemen olduğu bir ortam içerisinde oldu. Bu nedenle bu büyük bayramın 97. yıl dönümünü kutlamanın hazzını, gururunu ve mutluluğunu yaşadık.
Bundan 97 yıl önce, 29 Ekim 1923 tarihinde hâkimiyetin kayıtsız şartsız millette olduğu ilkesinin resmen tüm dünyaya duyurulduğu Cumhuriyet ilan edilmiş ve o günden bu yana Cumhuriyet bayramımız aşama aşama demokrasi ile taçlandırılmak suretiyle bugünlere gelinmiştir.
Cumhuriyetin ilanından bu yana, Genç Türkiye Cumhuriyeti devleti tüm dünyaya kendini kabul ettirmiş ve dünya siyaseti içersinde kendine etkin ve saygın bir yer edinme başarısını göstermiştir.
Gelişmekte olan ülkeler, bağımsızlık mücadelesi veren uluslar, bizi örnek almışlar ve bizim yaptığımızı yapabilmek için aynı yolu izlemeye çalışmışlardır.
Bu nedenle 29 Ekim tüm dünyada gıpta ile karşılanan bir gün ve atılan bir adım olarak kabul görmüş ve devletlerin tarihine bu şekilde tescil edilmek suretiyle örnek olmuştur.
Ancak bu 97 yıl içerisinde, ne yazık ki devamlı ileriye doğru gitme yerine zaman zaman geriye gidişin ayak sesleri duyulmuş ve bu geriye gidişin ayak seslerinin başarılı olmaması içinde gereken mücadele verilmiştir.
Yaşanan birçok sıkıntıdan, Cumhuriyetin kazanımları sayesinde kurtulma imkânı olmuştur. Zaman zaman Cumhuriyetin kazanımlarının elden çıkarıldığı, yanlış siyasi ve ekonomik uygulamalar sonucu Cumhuriyetin kazanımlarından bazı kayıplarımız olmuştur.
Ama hiç bir zaman Atatürk gençliği umutsuzluğa kapılmamış ve kayıpların kısa sürede telafi edilebileceği inancı ile birlik ve beraberliğini koruma yolunda kendine düşeni yapmıştır.
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, sadece siyasi bağımsızlık değil, ekonomik yönden de bağımsızlığın elde edilebilmesi için gereken kararlar alınmış, gereken adımlar atılmak suretiyle alınan kararlar uygulamaya konulmuştur.
Zira Genç Türkiye Cumhuriyetinin temellerini atanlar, sadece siyasi alanda bağımsız olabilmenin yetmeyeceğini, bunun ekonomik alanda da bağımsızlığın elde edilip korunması ile perçinleneceğini gördükleri ve bildikleri için, bu konuda gerekeni yapmışlar ve böylece dünya devletleri içinde hem siyasi hem de ekonomik alanda bağımsızlığını sağlayan ve koruyan ender devletler arasında yer almayı bilmişlerdir.
Her ne kadar zaman içerisinde ekonomik bağımsızlığımızın zayıflamasına, dış sermayeye bağımlı hale gelmemize neden olabilecek tutum ve davranışlarla karşı karşıya kalınmış olsak bile, Cumhuriyetin sağlam temelleri sayesinde yine mutsuzluk ve umutsuzluk bulutlarının kısa sürede dağılacağı ve aydınlık günlerin geleceği inancı Atatürk gençliğinde eksilmemiş aksine giderek artmıştır.
İşte bu anlayış içerisinde bundan 97 yıl önce genç Türkiye Cumhuriyetinin temellerini atan ve Cumhuriyeti ilan etmek suretiyle yaşama geçiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarına teşekkür ve minnet duygularını bir kez daha ifade ediyoruz.
Dün Cumhuriyetimizin, büyük bayramın, 97. yılını bu duygularla idrak ettik. Bu bayramı sonsuza dek kutlayabilmenin beklentisi ile nice 29 Ekimlere diyoruz…
YORUMLAR