Her birimde meslekten yetişmiş olanların göreve getirilmeleri büyük bir önem taşır. Özellikle bunlar arasında dışişleri ilk sırada yer alır.
Hariciyede, meslekten yetişmiş olanların belli yerlere getirilmeleri ve bilhassa dünyanın çeşitli ülkelerindeki büyükelçilik görevlerine atanmaları, çok büyük bir önem taşır.
Zira büyükelçiler, meslekten yetişmiş oldukları için ne konuşacaklarını, bulundukları ülkede hangi yöne adımlar atacaklarını, oluşan veya oluşabilecek sorunların hangi diplomatik adımlar atıldığı takdirde ülkesi lehine sonuçlanacağını veya ülkesine zarar vermeyecek duruma indirgeneceğini bilirler ve buna göre de hareket ederler.
Bu nedenlerle özellikle büyükelçilerin, meslekten gelmiş olmaları, mesleki deneyimlerinin üst düzeyde olması gerekliliği göz önünde tutulur ve buna göre de atamaları yapılır.
Eğer bu kurallara uyulmaz, şu veya bu neden ve gerekçe ile meslekten olmayan deneyimsiz kişilerin, dışişlerinde önemli yerlere getirilmeleri yoluna gidilirse, zaman içerisinde bu tutum ve davranışın büyük zararlara neden olduğu görülür ve anlaşılır. Ama olan olmuş, iş işten geçmiş, zarar gerçekleşmiş olduğu içinde bunun düzeltilmesi yolunda çok büyük çabaların sarf edilmesi gerekir.
İşte bu gerçekleri bilen ve gözden uzak tutmayan ülkeler, meslekten yetişmiş, tecrübeli, liyakatli ve atılacak adımları en hassas bir terazide tarttıktan sonra atmasını bilen, söylenecek sözleri ise yine en hassas bir terazide tarttıktan sonra söylemesini bilen kişileri, hariciyenin temel birimlerine getirmek suretiyle sorunları başından çözmek ve ülkelerinin yararına durumların oluşmasını sağlama yoluna gitmek suretiyle ilerde zor durumlarla karşı karşıya kalınmasının önüne set çekerler.
Bu yolun izlenmemesi halinde ise, belki geçici bir süre oluşan ve oluşacak zararlar ilk bakışta görünmeyebilir. Görünmediği için de yapılan yanlışların, atılan hatalı adımların, söylenen gereksiz sözlerin farkına varılmaz. Farkına varıldığında da sorunun çözülebilmesi için yollar aranması, kararlar alınması yerine, yanlışı yanlışla düzeltmeye çalışma yoluna gidilir. Böyle yapıldıkça da yanlış daha da büyük zararların oluşmasına neden olur. Atılan yanlış adımlar daha sık atılmaya, söylenen yanlış söylemler ise daha rahat söylenmeye başlar.
Bu nedenledir ki her ülke, böyle sorunlarla karşı karşıya kalmamak için, gereken doğru kararları alma ve doğru adımları atma yolunda çok hassas davranma zorunluluğunu duyar.
Dışişlerindeki bu özel durumun varlığı nedeniyle de, kilit noktalara ve büyükelçiliklere, meslekten yetişmiş olanların getirilmesi yolunda büyük bir dikkat ve özen sarf edilir.
Elbette ki meslekten yetişmemiş olup ta diğer dallarda kendini kabul ettirmiş, beyni ilim ve bilim dallarında edindiği deneyimlerle ve bilgilerle dolu olan çok değerli insanlardan hariciyeye hizmet edeceği kanıtlananların dışişlerindeki kilit noktalara ve özellikle büyükelçiliklere getirilmeleri söz konusu olabilir.
Ancak bu tür atamalar çok istisnai bir halde yapılabilir.
Eğer bu tür atamalar istisnai olmaktan çıkar, rutin hale getirilir ise, ileriki zaman dilimi içerisinde bu durum o ülke için büyük zararların oluşmasına, büyük kayıpların yaşanmasına neden olabilir.
Son zamanlarda yapılan büyükelçi atamaları nedeniyle bu hususu gündeme getirmekte ve hatırlatmakta yarar görüyoruz.
Meslekten gelmemiş olan kişilerin, büyükelçi olarak atanabilmeleri için çok önemli özelliklerinin bulunması gerekir.
Böyle bir özelliği olmayanların, dışişlerinde önemli yerlere atanmaları olağan bir hale getirilmemelidir.
Eğer bu tür atamalar olağan bir hale getirilirse, gün gelir dışişlerinde meslekten yetişmiş deneyimli diplomatların bulunması zor ve hatta imkânsız hale gelir.
Bu nedenlerle, özellikle dışişlerinde meslekten yetişmiş ve dışişlerinin çeşitli kademelerinde görev yapmak suretiyle kendilerini geliştirmiş olan kişileri kaybetmemek, onların değerini bilmek ve onlara kucak açarak hak ettikleri görevlere getirilmelerini sağlamak için gereken yapılmalıdır. Aksi halde bu gerekliliğe uymamanın büyük zararların oluşmasına neden olabileceği unutulmamalıdır…
YORUMLAR