25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı mücadele ve uluslararası dayanışma günü nedeniyle, bugünün önemini bilenler, kavrayanlar kadına yönelik şiddete karşı mücadele edebilmek ve bu şiddeti sonlandırmak için ellerinden geleni yapmaktan geri kalmayanlar tarafından yurdun çeşitli yerlerinde etkinlikler düzenlendi.
Yapılan etkinliklerde kadına yönelik şiddetin sonlandırılması için yapılması gerekenler anlatıldı. Bu konuda yurttaşların bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi yolunda atılması gereken adımlar yüksek sesle dile getirildi, kadına yönelik şiddete biran evvel son verilmesi istendi.
Tabii ki bu konuda sonuç alabilmek için yılın 365 gününde konu gündemde tutulmalı, canlılığını muhafaza etmeli ve kadına yönelik şiddetin sona erdirilmesi için gereken adımlar inandırıcı bir şekilde atılmalıdır.
Bakınız Türkiye’nin bu konudaki yerine?
Türkiye kadın-erkek eşitliğinde dünyadaki 134 ülke arasında ne yazık ki 126. sırada yer almaktadır.
Eğer kadın-erkek eşitliğine içtenlikle inanmaz, bu eşitliğin sağlanması yolunda inandırıcı adımlar atılmaz ise, bilinmelidir ki dünya sıralamasındaki yerimiz hiçbir zaman ilk sıralara çıkamayacaktır.
Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ile birlikte kadına yönelik şiddet hareketlerinin de hızla sonlanmaya doğru yöneleceği bilinmelidir.
Zira kadına yönelik şiddetin kökeninde eğitimsizlik ilk sırada yer almaktadır.
Çağdaş bir eğitim sistem içerisinde yetişen nesillerde, kadına yönelik şiddet hareketlerinin hızla azaldığı, hele hele kadın-erkek eşitliğinin tüm kurum ve kuralları ile uygulanmaya başladığı eğitimli bir toplumda, bu tür olayların yok denecek kadar az bir sayıya indiği görülüp izlenmektedir.
Cumhuriyetin ilanının üzerinden geçen 95 yıla rağmen kadına şiddet eylemlerinin tüm hızıyla devam etmesinin nedenlerinin başında çağdaş bir eğitimin yaşama geçirilmemiş ve bunun yanında da kadın-erkek eşitliğinin tüm kurum ve kuralları ile uygulamaya konulmamış olmasının olduğunu bilmek ve beyinlere nakş etmek gerekir.
Şu rakam bile bu konuda ne denli geride kaldığımızın açık bir göstergesi olarak kabul edilmek gerekir: 2018 yılının 10 ayında kadına yönelik şiddet sonucu 363 kadın yaşamını yitirmiştir. Bu ürkütücü bir rakamdır. Daha da ürkütücü olan 10 yıl içerisinde 2337 kadının aynı nedenlerle öldürülmüş olmasıdır.
Görülüyor ki kadına şiddete yönelik eylem ve davranışlar azalmak bilmeden artarak devam ediyor.
Bu durum bir gerçeği ortaya koymaktadır: Bu konuda yeterli mücadele yapılmamakta, gereken olumlu adımlar atılmamakta, toplum yeterince bilinçlendirilmemekte, çağdaş bir eğitim uygulaması gerçekleştirilmemektedir.
Kadın-erkek eşitliğini, her iki cinsin birlikte 100 metre koşusu yapmasına indirgediğimiz zaman konu bu andan itibaren çözümsüzlüğe itilmiş olur.
Bu nedenle kadına yönelik şiddete karşı mücadele edebilmek ve uluslararası arenalarda kendimize etkin ve saygın bir yer edinebilmek için konunun önemini kavramak, yeterince mücadele edilmediği ve gereken önlemler alınmadığı takdirde durumun giderek daha vahim bir hale geleceğini idrak etmek gerekir.
İşte bunun içindir ki genç Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk eğitime büyük önem vermiş ve Cumhuriyet daha 5 ayını bile doldurmamış iken, eğitim-öğretim birliği yasasının yaşama geçirilmesini sağlamış, öğretmenlerimizin bu konudaki önemli görevlerinin olduğunu dile getirmiş, çağdaş bir eğitim için çağdaş beyinler taşıyan öğretmenlere gereksinim olduğunu vurgulamıştır.
Aradan nerdeyse bir asra yakın süre geçti. Biz hala O’nun gösterdiği hedefe ulaşmış değiliz. Bu nedenlerle dünya sıralamasında 134 ülke arasında 126. sırada yer alıyoruz. Bu nedenle 10 yılda 2337 kadını uygulanan şiddet nedeniyle kaybetmiş bulunuyoruz.
Diliyoruz ki 25 Kasım’da yapılan etkinlikler uyuyanların uyanmasına neden olmuştur. Ve diliyoruz ki bu konudaki mücadele yılın 365 günü aynı anlayış doğrultusunda gündemde canlı tutulmak suretiyle sorunun kısa sürede çözüme ulaşması sağlanır….
nabiinal@hotmail.com