Adalı Konağı ve Hatay Devleti’nin Meclis Binası olan yapıyı kamulaştırarak kent turizmi ve kimliği adına ciddi bir adım atan Hatay Valisi Rahmi Doğan’ı, Samandağ’ın Yoğunoluk adresindeki, altı ‘kilise’ üstü ‘cami’ olan yapısına davet etsek mi? Eldekinin ‘ahırdan bozma’ son haline davetimizde, ‘finalimiz bu mu olmalıydı” diye de sorsak mı?
Bir gezgin başlasın bugüne ve anlatsın, bize, bizdekini…
–
Burası Yoğunoluk. Duygularınız burada şaşkına dönüyor. Eski bir kilise. Bir taş üzerinde 1896 yazısı göze çarpıyor. Kilisenin üzerinde yeni yapılmış bir cami. Kilise, bir zamanlar burada yaşayan Ermeniler tarafından yapılmış. 1940’lı yıllarda Ermeniler köyden göç edince, kilisenin bir bölümü cami olarak kullanılmış. Böylece bina yıkılmadan korunmuş. Sonra, üç-beş kuruşu olan köylüler demişler ki, “Yahu bu iş böyle olmuyor, gelin şuraya bir cami yapalım.” Köyde yer yok. Tutmuşlar, kilisenin üzerine briketten bir cami yapmışlar, yanına da bir minare. Altı kilise, üstü cami…
–
-SORUMLU KİM?-
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Anıtlar Yüksek Kurulu, Samandağ Kaymakamlığı, Hatay Valiliği…
Yaşananların sorumluluğunda hangi kurum durur bilinmez ama, 2011 yılının Ekim ayında benzer sorunlar noktasında paylaşılan bir haber içeriğinde söylenenler oldukça net…
–
Vakıfların, yeni cami yaptırmadığını ancak destek verebildiğini aktaran Kaya: “Tarihi kilisenin restorasyonu için caminin yıkılması gündemde. Çünkü cami, şu anda kiliseye baskı yapıyor. Köy muhtarımız, yeni cami için arsa bakıyor. Arsa bulunduğu takdirde; Vakıflar, Hatay Valiliği, İl Müftülüğü ve cami için kurulacak derneğin de katkıları ile cami yaptırılabilecek.”
–
Aradan geçen 8 senede değişen mi? Sanırım bunun cevabını, sayfaya eklediğimiz fotoğraflar oldukça net bir şekilde veriyor! Hafta sonunu Yoğunoluk’ta geçiren ve kullanım dışı Kilise için oldukça duygu yüklü ifadeler kullanan bir okurumuz devam etsin, söylenmesi gerekenlere…
“Kendi kendimizi anlatırken, 3 semavi dinin şehri diye övünüyoruz ya, ki o kadar hikaye ki bu! Bunu görmek için buraya gelsinler. Hatay’ın anlatıla gelen hikâyesi içinde çokça yer edinmiş ‘üstü cami altı kilise’ yapısının halini görmek için gelsinler. Bir zamanlar ahır olarak da kullanılmış bir ibadethanenin insanı kendisine hayran bırakacak duvarlarına, yazılarına, resimlerine bakıp, düşünsünler. Düşündükçe utansınlar. Utandıkça da
Kilise’nin içerisini gezdiğimizde, büyük bir titizlikle taşlara yapılmış el oymacılığını görüyor, ‘bunlar nasıl olup da korunamamış’ diyorsunuz kendi kendinize. Ama asıl olanı da şu ki… Kilisenin içi de, dışı da tam anlamıyla mezbelelik halde! Öylesine bakımsız bir hal var ki burada, ‘belki üstünde cami olmasa, bu kadarı da kalmazdı’ diyorsunuz sessizce!”
-ENVANTERDE Mİ?-
Bu soruyu, halen Antakya üzerine güncel şehir haritası sunamayan İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne sormak ve olması gerekenler noktasında da, Hatay Valisi Rahmi Doğan’ı, turizm başlığına eklediği son dönem ‘resmi-kurumsal’ hassasiyeti adına buraya davet etmek gerekiyor.-Tamer Yazar-